Mesajı Okuyun
Old 14-07-2009, 11:33   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan m_argun
Neden olmasın


Evet. Zira "2918 sk Madde 73 - (Değişik fıkra: 17/10/1996 - 4199/27 md.) Karayolunda araçların kamunun rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde saygısızca sürülmesi, araçlardan bir şey atılması veya dökülmesi, seyir halinde sürücülerin cep ve araç telefonu ile benzer haberleşme cihazlarını kullanması yasaktır."net hükmü bize bunu gösteriyor.



Umulan hukuk sisteminde ve yasanın açık anlatımına göre suçu işleyen kişi gidip cezasını ödemeli. Ancak şu durumda sadece tespit edilenler ödüyor.



5326 Sayılı kabahatler kanunun 17. maddesinde yer alan "Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idari para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir." hükmü uyarınca trafik para cezaları genel bütçeye gelir kaydediliyor. Sonra bu paralarla Mehmetçiğin silahına mermi, sabiinin sırtına kazak, hastaya ilaç vs alınıyor. Sen para cezasını ödemezsen bunlar eksik alınıyor.



Sayın meslektaşımız da zaten

sözleriyle suçun işlendiğini ikrar etmiş. Bu durumda itiraz dilekçesi nasıl yazılacaktı. Evet suçu işledik ama tarihi yanlış haydin iptal edelim mi denilecekti. İkrardan başka da trafik polislerinin arabasında zaten denetleme esnasında yolu kaydeden kameralar mevcut. Bununla da ispat edilebilir.

Suçun işlendiği ortada, kaldıki vekili de kabul ediyor. Gerçekten anlama güçlüğü yaşıyorum

Sadece hukukçuların yorum yazabildiği bir sitede adeta yeldeğirmenlerine karşı savaştığımı görmek gerçekten ürpertici..

Sonuç olarak; ceza bana kesilse ben öderdim. Müvekkilime kesilse öde derdim. Bu benim görüşüm. Görüşlerimi de zaten buraya fazlasıyla yazdım. Bu konuya daha fazla yazmayayım artık keyifli bir çalışma oldu
Teşekkürler Saygılar


Sayın m_argun,

Savunduğunuz görüş, falsefe temellidir. Özünde erdem ve ahlak yatar. Bu görüşlerinize "toplum önünde" katılmıyorum demek çok büyük bir cesaret ister. Özetle bu argümanla siz tartışmaya 1-0 önde başlıyorsunuz.

"Sabiinin hakkı, tüyü yetmemiş yetimin hakkı, fakir fukara-garip gurebanın hakkı" sihirli kelime ve cümlelerdir. Bu sözlerle savunulan tüm konularda halkımızın %90'ı yanınızda olur.

Ancak; hukukun temelinde ve özünde ahlak yatsa bile, hukuk uygulamasında yüzde yüz ahlak beklenemeyeceği gibi, bu beklentiye dayanarak avukatlık yapmaktan ise her zaman için sonuç almak mümkün olmayabilir. Yani bir anda işsiz güçsüz kalabiliriz.

Çünkü, bahsettiğiniz gibi misal, "suç işlediği için, kimse bilmediği halde gidip teslim olan, trafik suçu işlediğini söyleyip, ceza tutanağı da olmadığı halde gidip cezasını ödemek isteyen, varsayalım yolda yürürken kaldırıma ayağı takılan ve bu suretle kaldırımı bozduğu nedeniyle kamunun zararını ödemek isteyen, Ormanda yürürken kopardığı bir çiçeğin ücretini ödeyeceğim diyerek Maliyeye başvuran..." insanların yaşadığı toplumda ne hukuka gerek olur, ne de hukukçuya...

Bu ihtimallerin gerçekleştiğini varsayalım ve sizin maliyeye gidip, "falan tarihte trafikte seyir halindeyken telefonuma cevap verdim, buyrun cezasını ceza tutanağı da olmadığı halde ödemek istiyorum" demeniz halinde bile, bu yasaya aykırı eylemi ikrar eden eyleminiz nedeniyle dahi tutanaksız cezayı ödemeniz inanın ki mümkün olmaz! Maliye, elinizde ceza tutanağı olmadan sizden ceza tahsil edemez. Tutanak tutun deseniz bile sanıyorum alamaz.Memur size tuhaf tuhaf bakar!

Neden? Çünkü her şeyin bir usulü vardır. Bu usullerin doğru dürüst işlemesi ve herkesin görevini düzgün yapması için de hukuk ve hukukçular vardır.

Avukatlar, bildiğiniz üzere müvekkillerine hukuki yardım sunarlar. Bu yardım, ahlaka ve hukuka elbette ki aykırı olamaz.Ancak sizin eleştirdiğiniz trafik tutanağındaki eksiklik ve/veya yanlışlığa itiraz edilmesi, kanaatimce ahlakilikten ziyade, (somut olayda) görevini doğru dürüst yapmayan trafik memurunun hatasına dayalıdır! Trafik Polisi, tarihi doğru yazsaydı başka bir ifade ile, görevini doğru dürüst yapsaydı tarih itirazını dile getirmek de mümkün olmazdı. (Esasen bu itirazın aksi de Sayın Adli Tip'in de belirttiği gibi önceki ve sonraki sair trafik kayıt tarihleriyle ispatlanarak, itiraz çürütülebilir)

Trafik polisi Devleti temsil eder. Trafik polisinin hatası temelde Devletin hatasıdır. Hiç kimse, kendi hatasından istifade edemez. Olaya bu bağlamdan da bakmak doğru olur.

Yoksa,sizin sunduğunuz erdemli davranışa hayran olmamak mümkün değildir.

Daha önce yukarıda yazmıştım, tekrar edeyim: Bu iddianızda sizin yanınızda olmanın çok çok kolay olacağı ortadadır. Yani, yel değirmenleriyle savaşan Donkişot kadar işiniz zor değildir.

Saygılarımla.