Mesajı Okuyun
Old 09-03-2007, 19:17   #8
Hekimbaşı

 
Varsayılan Sahipsizlikten

Sn.Katılımcılar,

MORTGAGE

Collins Cobuild İng. X İng. sözlüğünde mortgage için iki anlam verilmiş:
1. ev satın almak için banka veya bir inşaat kurumundan alınmış borç
2. eldeki gayrımenkulün borç almak üzere rehine verilmesi (herhalde bizdeki ipotek oluyor)

Collins İng. XX Alm. sözlüğe baktığımızda da ipotekle karşılaşıyoruz. Almancada ipotek veren banka (hypotekarishe bank) dan söz ediliyor.

Bizim aradığımız anlam, (1) deki. Ama fiilen mortgage kullandığınızda borcunuz bitene dek tasarruf hakkı size geçmediği için, başka yolla edinilmiş eviniz var ama ipotekli olmasından hiç bir farkı yok. Dolayısıyla; 'ipotekl-i/e satış' doğru ve şimdiki sözcük dağarcığımız içinde bir isimdi. Tutulu satış daha da iyi olurdu.

Bin yılı aşkın süre mülkiyet kavramı yaşamımızda yer almadığı için ipotek sözcüğünün yerine birşey bulamamışız, mortgage a bulamamamız normal değil mi? Ama dikkatimi çeken bir nokta oldu. İkinci sözlükte bizde de kullanıldığını duyduğum 'geleceğini ipotek altına almak' kalıbı vardı. Bunun Türkçe' si 'geleceğini bağlamak' dır. Dolayısıyla 'bağlı satış' da olabilirdi gibi göründü. 'bağlı konut', 'bağlı ev', 'bağlı yuva', 'bağlı konut kurumu' hiç de fena değil. Belki bu arada ipotek sözcüğünden de kurtuluveririz; kim bilir? 'bağlak' örneğin?

FÜNİKÜLER

Böyle bir saçmalığa ne gerek vardı bilmem. Her ne kadar Türkçe olmasa da, ses uyumuna da oturmuş 'tünel' diye bir sözcük vardı. Hepimiz onunla haşır neşirdik zaten. Buna da 'yeni tünel' diyebilirlerdi pekala. Tünel semtinin adını da eş zamanlı değiştirebilirlerdi.

Öte yandan, San Francisco' da sokaktaki tramvayın adı da sadece 'cable', yani kablo/tel. Funicular' ın bir diğer adı da 'cable railway', yani kablolu/telli trenyolu/ray. Almanca' da ipli tren gibi de değerlendirilebilir (Seilbahn). Bütün mesele ortada bir ray, bir tel ya da ip bulunması ve vagonun tel/iple çekilerek veya bırakılarak ray üzerinde gitmesi. Öte yandan Almanca' da yönlendirilmiş tren anlamında bir başka adı daha var (Kettenbahn). Bunlardan aklına bir ad gelen olursa söylesin. Ama ben TÜNEL taraftarıyım; semtin adını değiştirelim derim.

NEDEN BULUNAMIYOR

1. Öncelikle, işi erbabına bırakmak, onların yetişebileceği, ustalaşacağı bir ortam yaratmak gerek. Yani, her bilim dalından uzmanların yer aldığı, her bir uzmana karşılık da bir Türkçe uzmanının bulunduğu bir ulusal kurul olmalı. Eskiden tam bu yapıda olmasa da, üniversitelerle yakın işbirliği içerisinde çalışan bir kurumumuz vardı: TDK. Etkisizleştirilince, dişe dokunur birşey üretmez oldu. YÖK ise maaşallah, herşeyle olduğu gibi bununla da çok yakından ilgileniyor.

2. Bu bir bilinç işi. Bir kurum olması da yetmez, bütün yurttaşların katılımını sağlamak gerekir. Yalnızca TC içerisinde yüzlerce farklı Türkçe var ve her geçen gün kaybolmaktalar. Herhangi birimizin hepsini bilmemiz olanaksız. Ama bu dilin uzmanlarının ilgili meslek ve bilim alanlarında çalışanlarla birarada çalışabilmelerine uygun bir ortam tasarlansa, herkesin de katılabilmesi kolaylaştırılsa, belki bir yere varılabilir.

3. İlköğretimdeki öğretmenler çok önemli. Türetilen sözcüklerin onlara iletilmesi, kullananların ödüllendirilmesi gerekli.

4. Benzer ödüllerin yazarlar, şairler, şarkı sözü yazarları, köşe yazarları, haberciler, milletvekilleri, bakanlar, toplum önüne çıkıp konuşan her türlü meslek erbabı için de verilmesi düşünülmeli. Her gün haberlerde en az yarım saat başbakan, bakanlar ve milletvekillerini dinliyoruz. Doğru dürüst konuşan kaç tanesi var?

5. Özel radyo (sesyaygaç?) veya televizyon (uzgörgüç?) dur, istediğini yapar deyip geçmemeli; çalışanlara belli bir belgelendirme, mesleki kurallar, önkoşullar getirilmeli. Her önüne gelen, ne dediğini bilmeyenin sunucu olmasına izin verilmemeli. RTÜK' ümüz var, yasaklamak ve cezalandırmaktan başka bir işe yaradığını henüz göremedik. Nerede mesleki denetimler, kurallar?

Kısacası, bence ilgisizlikten ve sahipsizlikten.

Saygılarımla,