Mesajı Okuyun
Old 18-08-2006, 04:28   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Of of of! Nereden başlamalı ki!

Nitelikli dolandırıcılık
MADDE 158. - [1] Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
(8.7.2005 T. 5377 sk değ.) İşlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adlî para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
[2] Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

Olayın anlatılış şeklinden kişinin mimar veya mühendis olduğunu bir proje çizdiğini ve meslek odasına kaydı bulunmadığından kişinin projeyi başka bir mimar veya mühendise imzalatmak zorunda kaldığı ve sırf bu nedenle bu Türk vatandaşı kişiye hatırı sayılır bir parayı tekrar ödemek durumunda kaldığı ve bu şekilde zarara uğradığını varsayım yoluyla çıkardım. Eğer böyle ise yukarıda i) bendindeki hal yani nitelikli dolandırıcılık suçu söz konusudur.

Buna göre;
1- Suçun Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanında olduğunu söylersem herhalde kişinin kimliğinin, telefon numarasının araştırılmasında bir sakınca olmadığı anlaşılır. Zaten Türkiye bu bakımdan öyle bir ülkedir ki, herhangi bir aklı evvel size karşı hafif bir suç dahi isnat ederek şikayette bulunsa hakkınızda her türlü tahkikat yapılır, kimlik bilgilerinize ulaşmak şöyle dursun. Bulunamazsanız hakkınızda yakalama emri çıkartılır. Olmadık bi yerde alınıp karakola götürülüverirsiniz. Burada öyle kişi dokunulmazlığı falan pek geçmez maalesef.
Suçun işlendiğine dair yoğun bir şüphe var ise kişi tutuklanabilir. Zaten Türkiye'de ikametgahı da yok ki üstüne tuz biber ekmiş. Ha diyeceksiniz ki 3 şahit yeter mi? Türkiye'de yeter de artar bile "İki şahit adam astırır sözü boşuna söylenmemiştir." Burada öyle maddi delilmiş, Adli tıpmış bunlar ıvır zıvır savcıya ayak bağı unsurlardır. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz denip, adamı derdest götürüverirler. Sn. Savcıya sormak lazım. Şikayetçi adamın yabancı olduğunu yeni anladım diyor. Bu kişi projeye Türk ismiyle mi imza atmış. Türkçesi Türk'ten ayırt edilemeyecek derecede düzgün ve aksansız mıymış? Bunları araştırdınız mı? Kaldı ki Sn. Savcı şüpheli lehine olan delilleri de araştırmak durumundadır ama kendini savunan biri yok ki karşısında uğraşıp zahmete girsin. Sonra adamlar "Midnight Express" diye film yapar biz de yok ya bu kadar da değil diye filmi yapanlara kızarız.

2- Yabancı olunması değil yukarıda da belirttiğim gibi Türkiyede ikametgahı bulunmaması önemli gerçi sorgusu yapılan sanığın duruşmalardan bağışık tutulacabileceği yasada düzenlenmiştir ama hüküm peşinen az çok belli ise bi de adamı yaban ellerde aramaya uğraşmayalım diye düşünüldüğünden olsa gerek böyle bir karar verilmiştir.

3- Söz konusu suçun takibi şikayete bağlı değildir. 5-20 yıl arası bir ceza sözkonusu olduğundan (2 yıldan 7 yıla) dava zamanaşımı 15 yıldır. Savcı suçu ne şekilde haber alırsa alsın soruşturmak durumundadır.

4- Burada kişinin yurtdışına çıkışının yasaklanmasından ziyade hakkında bir yakalama emrinin bulunduğu ve buna göre hareket edildiği anlaşılıyor. Yurt dışına çıkış yasağı ise bir Adli Kontrol tedbiridir ve mahiyeti farklıdır. Kamu davası sürerken tutuklamaya alternatif olarak uygulanabilir. Hakkında kamu davası süren kişi bu şartla salıverilebilir.

5- Kişinin kimliğinin tespitinin yapılmasını engelleyen bir hüküm yoktur varsa da uygulanmaz. Hatta susma hakkını kullanacak olsa da şüpheli veya sanık kimliği ile ilgili sorulara doğru cevap vermek durumundadır.

6- Suç işlediğne dair şüphe bulunan kişi hakkında, C. Savcısının bu kişiye ulaşmak adına her türlü kurumdan ve kişiden bilgi istemesinde hiçbir yasal engel yoktur. Bilakis bu bilgilerin verilmemesi suç oluşturur. Hatta hakimden karar almak suretiyle iletişimin dinlemeye alınması da mümkündür. Ama şüphenin kuvvetli olması ve maddi delillere dayanması gerekir. İdeali budur ama burası Türkiyedir en olmadık sebeplerle karakola, C. Savcılığına şüpheli olarak ifade vermeye çağırılırsınız. Gitmezseniz de zorla götürülürsünüz. Sonunda beraat ederseniz de sizden bi kuru özürü bile esirgerler. Siz de kaybettiğiniz zaman ve yitirdiğiniz itibarla ortada kalırsınız.