Mesajı Okuyun
Old 18-05-2012, 08:16   #4
avismailhdr

 
Varsayılan

peki burdaki yargıtay kararı işimize yaramaz mı?

T.C. YARGITAY

4.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/13500
Karar: 2011/616
Karar Tarihi: 25.01.2011


ÖZET: Davanın açıldığı 05.04.2007 günü ceza mahkemesi kararı henüz kesinleşmemiş olup davacının ceza davasına katılarak tazminat isteme hakkı bulunduğundan, 5 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiş olsa bile zamanaşımından söz edilemez. Kaldı ki, zararın tamamını sürekli iş göremezlik oranının saptanmasına ilişkin Adli Tıp Kurumu'nun 31.12.2007 günlü raporu ile öğrenmiş olan davacı, bu rapor tarihinden önce eldeki davayı açtığından zamanaşımı süresi geçmemiştir.

(818 S. K. m. 60, 126) (765 S. K. m. 102)

Dava ve Karar: Davacı E. B. Ö. vekili Avukat T. Y. tarafından, davalı A. Ş. aleyhine 05/04/2007 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 10/09/2009 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 25/01/2011 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat H. B. K. ile karşı taraftan davalı vekili Avukat H. Ö. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

Davacı, elinde soda şişesi patlayıp parmağı yaralanınca Kayseri Devlet Hastanesi'ne bağlı Belsin Semt Polikliniğine gittiğini, burada görevli olan davalı doktorun gerekli tedaviyi yapmaması nedeniyle sağ elinin bir kısmının sakat kaldığını iddia ederek, uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesini istemiştir.

Davalı ise, davanın zamanaşımından ve esastan reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Yerel mahkemece, taraflar arasında vekalet sözleşmesi bulunduğu, dava tarihinde, tedavi tarihi olan 3.5.2001 gününden itibaren Borçlar Yasası'nın 126. maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle istem reddedilmiştir.

Dava, niteliği itibariyle haksız eylemden kaynaklanmakta olup zamanaşımı süresinin Borçlar Yasası'nın 60/2 ve Türk Ceza Yasası'nın 102. maddelerine göre belirlenmesi gerekir. Davalının ceza mahkemesinde yargılandığı gözetildiğinde, olayda uygulanacak zamanaşımı süresi 5 yıldır. Davalının görevi savsamak suçundan cezalandırılmasına ilişkin ceza mahkemesi kararı 11.10.2006 günü verilmiş olup Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 10.04.2009 günlü kararı ile ceza davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmiştir. Eldeki davanın açıldığı 05.04.2007 günü ceza mahkemesi kararı henüz kesinleşmemiş olup davacının ceza davasına katılarak tazminat isteme hakkı bulunduğundan, 5 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiş olsa bile zamanaşımından söz edilemez. Kaldı ki, zararın tamamını sürekli iş göremezlik oranının saptanmasına ilişkin Adli Tıp Kurumu'nun 31.12.2007 günlü raporu ile öğrenmiş olan davacı, bu rapor tarihinden önce eldeki davayı açtığından zamanaşımı süresi geçmemiştir.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacı yararına takdir olunan 825,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25.01.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.