Mesajı Okuyun
Old 08-06-2011, 06:49   #8
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Doğru düşünüyorsunuz. Daha önce birçok kez belirttiğim gibi, dil uydurmadır. Sözcüklerin ya da dili (yazılı ya da sözlü) kullanım biçimlerinin kimin tarafından uydurulduğunun bir önemi yok; yaygınlaşmışsa, artık o dile aittir. Dilbilimciler, geçmişi ve bugünü ile varolan, değişmiş ve değişmekte olan bir yapıyı anlamaya, kurallarını belirlemeye çalışırlar. Kural koyamazlar.

Sn. Aladağ'ın bu ifadesi bana açıklamamın eksik olduğunu farkettirdi.

Sn. Aladağ'ın da işaret ettiğigibi kelimeler sadece anlamsız bir harfler bütünüdür. Bu harfle bütününe biz bir anlam yükleriz.

Şöyle açıklayayım:

Türkçe bilmeyen bir insan için "elma" kelimesi anlamsızdır. Ya da siz İngilizce bilmeyen bir insanla tartışırken cam yerine "glass" kelimesini kullanırsanız; "o da ne ki" diye bir soru ile karşılaşırsınız.

Harfler bütünü dediğimiz bu kelimeler kendilerine yüklenen anlamlarla birlikte vardır. Bu; harf bütününe bir anlam yüklenmişse artık bu harf bütünün kelime olmaktan çıkıp "kavram" niteliğini kazandığını gösterir.

İnsanlar kelimelerle değil, kavramlarla tartışırlar.

Bu nedenle insanlar bazen bir kelime ile neyin/hangi kavramın ifade edildiğini birbirlerine açıklamak zorunda kalırlar.

Diyelim ki bir arkadaşıma "aşinol" demek istedim.

A- Ne dedin?
B-İyi arkadaşım dedim.
A-Hiç duymamıştım?
B-İçimden geldi, ben uydurdum.

Bir ay sonra bir masada " Ne haber aşinol" tanımlamasını duyarsanız böyle bir kavramı yok sayabilir misiniz? Bu kelime (harfler bilieşkesi) kendisine yüklenen anlamla kavram niteliğini kazanmıştır. Dil açısından bunun önemi; iki kişinin arasında kalması ile duyanların kabullenip kullanması kadar bir farktır. Bu önemli bir fark değildir: Kelime anlamsız bir harfler bütünü olmaktan çıkıp, bir kavram niteliği kazanmıştır. Bunun toplum tarafından kabul edilmiş olması da önemli değildir. Tıpkı şifreler gibi. Şifre toplum tarafından bilinmez ve kabul görmez; ama vardır. İki insanın anlaşmasını sağlar.

Aşinol artık o iki kişi veya bu iki kişinin anlattığı insanlar tarafından kabul edilmiş bir kavramdır.

Dilbilimcisi; Türkçe'ye uygun değildir, kullanılamaz diyemez.

Türkçe kurallarına uygun değildir: envantere dahil edilemez; diyebilir.

Türkçe kurallarına uygun olmamasının en büyük koşulu "hançere"dir.

Toplum; kavramı kabul ettikten sonra kendi hançeresine göre biçimlendirir.

Hiçbir (bu da garip bir kavram: Hiç ve bir birleştirilmiş) dilbilimcinin üretilen bu yeni tanımlamayı Türkçe'ye dahil edip etmemek konusunda karar vermek değildir. Dilbilimcinin görevi üretilen yeni kavramın; hançereye/gelişmiş olan gırtlak yapısına uygun dil kurallarına uyup uymadığı konusunu denetlemek yetkisi ile sınırlıdır.

O kavramın dile kabul edilip edilmemesi hakkında karar verme yetkisi yoktur. Eğer öyle bir gücü olsa idi "televizyon" tanımlamasının kullanılmasını engellemesi gerekirdi. Hiç bir Türkçe kuralına uymuyor.

Karar toplumundur. "Cam"a "cam mı, glass mı" diyeceğin toplum, dili kullananlar karar verir.

Saygılar.