Mesajı Okuyun
Old 01-10-2010, 10:56   #18
av.knel

 
Varsayılan

Bu kararlar birebir bizim davalarla örtüşmüyor. Fakat SGK ile yapılan sözleşmelerden kaynaklanan davaların genel mahkemelerde görüldüğü anlaşılıyor. Fax numaranızı bildirmeniz halinde sizin davalarınıza benzer yerel mahkeme karar örneği gönderebilirim.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/16141
K. 2005/620
T. 17.1.2005
• SSK İLE ANLAŞMALI ECZANE ARASINDAKİ SÖZLEŞMENİN FESHİNE İLİŞKİN KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ TALEBİ ( Sözleşmeden Kaynaklanan Davalarda Yetkili Mahkemeler )
• YETKİLİ MAHKEME ( Sözleşmeden Kaynaklanan Davalarda - Davacı Eczanesiyle SSK Arasındaki Sözleşmenin SSK Tarafından Haksız Feshedildiği Gerekçesiyle İşlemin İptali Talebi )
• ECZANENİN SSK İLE YAPMIŞ OLDUĞU SÖZLEŞMENİN SSK TARAFINDAN HAKSIZ FESHİ İDDİASI ( İşlemin İptali Talebi - Sözleşmeden Kaynaklanan Davalarda Yetkili Mahkemeler )
• SÖZLEŞMEDEN KAYNAKLANAN DAVALARDA YETKİLİ MAHKEMELER ( SSK'yla Sözleşmesi Kurumca Haksız Feshedilen Eczane Sahibinin İşelmin İptali Talebi )
1086/m.9,10
ÖZET : Dava, taraflar arasında düzenlenen ve davacı eczane tarafından SSK'lı hastaların reçete muhteviyatının karşılanmasına ilişkin sözleşmenin davalı SSK tarafından askıya alınma işleminin iptali isteğine ilişkin olup, uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar HUMK'daki genel kurala göre davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılacağı kabul edilmişse de, HUMK.nun 10. maddesi hükmü uyarınca aynı zamanda sözleşmenin icra olunacağı yer mahkemesinde de açılabileceği kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme Reyhanlı da kurulmuş olup sözleşmenin ifa yeri de Reyhanlıdır. Böylece sözleşmenin icra edileceği yer mahkemesi bulunan Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin de davaya bakmaya yetkili olduğunun kabulü zorunludur. Bu durumda mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esası incelenmeli ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin yetki yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:
KARAR : Davacı, Altay eczanesinin sahibi olduğunu, davalı kuruma bağlı sigortalıların reçete muhteviyatının karşılanması için Türk Eczacılar birliği ile SSK genel Müdürlüğü arasında yapılan protokole uygun olarak sözleşme yapma talebinde bulunduğunu, en son 23.1.2004 tarihinde yaptığı sözleşme yapma talebinin reddedildiğini, davalı kurumun hiçbir neden olmadan sözleşmeyi feshetmesinin kendisini zor durumda bıraktığını ileri sürerek sözleşmenin devamına ve davalının bu işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyanla yetki itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın yetkili ve görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı tarafından askıya alınma işleminin iptali isteğine ilişkin olup uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar HUMK'daki genel kurala göre davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılacağı kabul edilmişse de, HUMK.nun 10. maddesi hükmü uyarınca aynı zamanda sözleşmenin icra olunacağı yer mahkemesinde de açılabileceği kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme Reyhanlı da kurulmuş olup sözleşmenin ifa yeri de Reyhanlıdır. Böylece sözleşmenin icra edileceği yer mahkemesi bulunan Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin de davaya bakmaya yetkili olduğunun kabulü zorunludur. Bu durumda mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esası incelenmeli ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin kanuna aykırı biçimde dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar vermiş olması bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.1.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2003/13-640

K. 2003/627

T. 5.11.2003

• GENEL YETKİLİ MAHKEME ( Aksine Bir Yasa Hükmü Olmadıkça Davalının İkametgahının Bulunduğu Yer Mahkemesi Olacağı )

• DAVALININ İKAMETGAHI ( Aksine Bir Yasa Hükmü Olmadıkça Genel Yetkili Mahkemenin Davalının İkametgahının Bulunduğu Yer Mahkemesi Olacağı )

• SÖZLEŞMENİN İFA YERİ ( Sözleşmenin Aynen İfasını Talep Eden Dava Açılmış İse İfa Yeri Mahkemesinin de Yetkili Olacağı )

• YETKİ ( Sözleşmenin Aynen İfasını Talep Eden Dava Açılmış İse İfa Yeri Mahkemesinin de Yetkili Olacağı )

• İKAMETGAH ( Genel Yetkili Mahkemenin Aksine Bir Yasa Hükmü Olmadıkça Davalının İkametgahının Bulunduğu Yer Mahkemesi Olacağı )

818/m.73

1086/m.9,10,22

ÖZET : Aksine bir yasa hükmü olmadıkça; her dava açıldığı tarihte, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir.
Ayrıca taraflar, yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilir.
Taraflar arasında bir sözleşmeye dayanan hukuki ilişki var ise ve sözleşmenin aynen ifasını talep eden dava açılmış ise; bu davada ifa yeri mahkemesi de yetkilidir.
Somut olayda, sözleşmenin aynen ifası istenildiğinden ve sözleşmenin ifa yeri de Konya olduğundan, davacının HUMK.nun 10. maddesindeki kurala dayanarak eldeki davayı açtığı Konya Asliye Hukuk Mahkemesi, davaya bakma yetkisine sahiptir.
DAVA : Taraflar arasındaki ""feshin iptali ve alacak"" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Konya Asliye Üçüncü Hukuk Mahkemesi )nce dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ( Mahkemenin yetkisizliğine ) dair verilen 26.6.2001 gün ve 2001/366 E-525 K.sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesinin 6.1.2003 gün ve 2002/11867-2003/174 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı, 27 yıllık Eczacı olduğunu davalı Emekli Sandığı ile en son 1.1.2000 tarihli sözleşme düzenlendiğini, sözleşme devam ederken gerçeğe aykırı faturaların sandığa gönderildiği gerekçesiyle sözleşmenin 7 yıl süre ile feshedildiğinin kendisine bildirildiğini yapılan fesih işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davalı kurum tarafından tesis olunan fesih işleminin iptali ile ödenmeyen 1.945.052.112 TL. ilaç bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yetkili mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu beyanla yetki itirazında bulunmuş, esas yönden de davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, istek halinde dosyanın Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen ilaç satış sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi işleminin iptali ve ödenmeyen ilaç bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. Her ne kadar HUMK.daki genel kurala göre davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılacağı kabul edilmiş ise de HUMK.un 10. maddesi uyarınca aynı zamanda sözleşmenin icra olunacağı yer mahkemesinde de açılabileceği kabul edilmiştir. Ayrıca sözleşmede yetki kuralı kararlaştırılması da genel ve özel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmaz. Sözleşmenin icra mahallinin Konya olduğu toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yetki itirazının reddine karar verilerek işin esası incelenmeli ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece dava dilekçesinin yetki yönünden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, taraflar arasındaki ilaç satış sözleşmesinin feshine ilişkin davalı işleminin iptali ve ödenmeyen ilaç bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasında, davalı Kurum mensuplarına ait reçetelerin davacının eczanesince karşılanması konusunda 1.1.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sözleşme düzenlendiğini; davalı Kurumun, davacıya gönderdiği 29.3.2001 günlü yazıyla, müfettiş soruşturması sonucunda düzenlenen rapora dayanmak suretiyle, emekli kişiler adına düzenlenen gerçeğe aykırı yatan hasta reçetelerinin kendisine fatura edildiği gerekçesiyle sözleşmenin yedi yıl süreyle feshedildiği yolunda bildirimde bulunduğunu; bu fesih işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, feshe gerekçe yapılan sahte fatura tanzimi konusunda herhangi bir yargı kararı bulunmadığını, davacı tarafından karşılanan reçetelerin tüm şekil unsurlarını taşıdıklarını, sahte olarak tanzim edildiği bilinmeksizin reçetelerde yazılı ilaçların sahiplerine verildiğini ileri sürmüş ve davalının sözleşmenin feshine ilişkin işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespitiyle iptaline, ödenmemiş fatura bedellerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun 1. maddesine göre, davalı Kurumun ikametgahının Ankara'da olduğunu, öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin dayanağını oluşturan 2000 Yılı Bütçe Uygulama Talimatında da, ihtilaf halinde Kurumun bulunduğu yer mahkemelerinin yetki olacağına dair hüküm yer aldığını, bu durumda hem HUMK.nun 9. maddesi ve hem de sözleşmedeki yetki kuralı uyarınca davaya bakma yetkisinin Ankara Mahkemelerine ait olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuş, ayrıca esasa ilişkin cevaplarını da bildirmiştir.
Yerel Mahkemece verilen; gerek davalı Kurumun Genel Merkezinin Ankara'da olması karşısında HUMK.nun 9. maddesi ve gerekse sözleşmedeki yetki kuralı uyarınca davaya bakma yetkisinin Ankara Mahkemelerine ait bulunduğu gerekçesine dayalı, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ( Mahkemenin yetkisizliğine ) dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Konya'da eczane işleten davacı eczacı ile, davalı Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü arasında, davalı Kurum mensuplarına ait reçetelerin karşılanması konusunda 1.1.2000 tarihli sözleşmenin düzenlendiği; bu sözleşmenin dayanağını oluşturan ve sözleşmede açıkça atıf da yapılan, Maliye Bakanlığı ile Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti arasındaki ""Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği"" uyarınca kurum mensuplarının eczanelerden temin edecekleri ilaçlarla ilgili olarak kurumlarla eczaneler arasında yapılacak anlaşmalara dair, 20.3.2000 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan Protokolün ""İHTİLAF"" başlıklı bölümünün 1. maddesinde, uyuşmazlıkların çözümünde davalı Kurumun bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olacağına dair hükmün yer aldığı, çekişmesizdir.
Yine, davalı Kurumun merkezinin ( ikametgahının ) Ankara'da bulunduğu da uyuşmazlık konusu değildir.
Bu noktada, yetkili mahkeme konusundaki yasal düzenlemelere ilişkin şu açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür:
HUMK.nun 9. maddesi, tersine bir yasa hükmü olmadıkça, her davanın, açıldığı tarihte davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini öngörmektedir. Bu hükme göre, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir.
10. maddede ise, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde dahi dava açılabileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, özel yetkiye ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir.
Yasanın 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmiştir.
Görülmekte olan davada, hem taraflar arasındaki sözleşmenin feshine yönelik davalı işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile iptali ve hem de, davalının aynı gerekçeyle ödemediği ilaç bedellerinin ödetilmesi istenilmiştir.
Davacının bu isteklerinin, sonuç itibariyle, davalının feshettiği sözleşmenin aynen ifasına yönelik olduğu açıktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.10.1966 gün ve Esas: T/302, Karar: 279 sayılı kararındaki kabulün ters anlamından da anlaşılacağı üzere, bir tarafça haksız şekilde feshedildiği ileri sürülen sözleşmenin aynen ifasının diğer tarafça istenildiği hallerde, Borçlar Kanunu'nun 73/1 ve HUMK.nun 10. maddeleri uygulama alanı bulur. Eş söyleyişle, hem sözleşmenin aynen ifasının ve hem de o sözleşmeden kaynaklanıp alacaklının ikametgahında ödenmesi gereken bir alacağın ödetilmesinin istenildiği bir dava, B.K.nun 73. ve HUMK.nun 10. maddelerine dayalı olarak, davaya konu sözleşmenin ifa edileceği ( ve o sözleşme uyarınca alacağın ödenmesi gereken, alacaklının ikametgahının bulunduğu ) yer mahkemesinde açabilir. Zira, sözleşmenin aynen ifasının istenildiği bir dava, sözleşmeden kaynaklanan bir davadır. Öğretide de aynı yöndedir ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt: 1, sh: 449 ).
Önemle vurgulanmalıdır ki, tarafların sözleşmede yetkili mahkemeyi kararlaştırmış olmaları, HUMK.nun 9. maddesi uyarınca genel yetkili olan ve 10. maddedeki kural gereğince özel yetkili bulunan mahkemelerin yetkilerini kaldırmaz. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede ( Yasa veya sözleşme gereğince özel yetkili mahkemelerin birden çok olduğu durumlarda bunlardan birinde ) açılabilir.
Yetkiye ilişkin bu yasal hükümler karşısında somut olay değerlendirildiğinde:
Somut olayda, davalının ikametgahı Ankara'da bulunduğundan, genel yetki kuralı uyarınca Ankara Mahkemeleri yetkili olacaktır. Ayrıca, taraflar, Ankara Mahkemelerinin yetkili olacağını sözleşmede kararlaştırmış; bu yönde yetki sözleşmesi yapmışlardır. Böylece, gerek HUMK.nun 9. maddesindeki genel yetki kuralı ve gerekse taraflar arasındaki yetki sözleşmesi uyarınca, davaya bakma yetkisi Ankara Mahkemesine aittir.
Ne var ki, HUMK.nun 10. maddesi, ifa yeri mahkemesinin de yetkili olacağına ilişkin bir özel yetki kuralı getirmiştir.
Yukarıda açıklanan şekilde, somut olayda, sözleşmenin aynen ifası istenildiğinden ve sözleşmenin ifa yeri de Konya olduğundan, davacının HUMK.nun 10. maddesindeki kurala dayanarak eldeki davayı açtığı Konya Asliye Hukuk Mahkemesi, davaya bakma yetkisine sahiptir.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece, aynı gerekçeye dayalı Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, olaya uygun düşmeyen gerekçelerle direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 5.11.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
yarx