Mesajı Okuyun
Old 09-11-2006, 11:33   #1
Seyda

 
Varsayılan AB'den son şans

Türkiye'yle müzakerelerin askıya alınması yönünde tavsiyede bulunmayan AB Komisyonu, aralıktaki liderler zirvesini bekleme kararı aldı. Olli Rehn, 'Fin planı' için 'son şans' dedi

Güven Özalp - Brüksel


İlerleme Raporu ile Strateji Belgesi'ni açıklayan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, bazı üye ülkelerdeki ve özellikle de Avrupa basınındaki beklentilere karşın Ek Protokol nedeniyle Türkiye'yle müzakerelerin kısmen ya da tamamen askıya alınması yönünde herhangi bir tavsiyede bulunmadı. Aralıkta yapılacak liderler zirvesine dek bekleme kararı alan AB Komisyonu'nun yaklaşımında Dönem Başkanı Finlandiya'nın Kıbrıs planına şans verme yaklaşımı etkili oldu.
AB, bununla birlikte, Ek Protokol'ün uygulanmaması halinde müzakerelerin genelinin etkileneceği uyarısı yaptı.

'Porselenler ve fil'
Geçen yıl İlerleme Raporu'nun açıklanması sırasında Türkiye'ye uyarı üzerine uyarı yapmasıyla dikkat çeken, ancak bu yıl dengeli ve Türkiye'yi incitmekten kaçınan bir tavır takınan Komisyon'un Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, varılan uzlaşıyı "Tavsiyede bulunmak için doğru zaman değildi. Porselen dükkânına girmiş bir fil gibi davranmanın anlamı yoktu" sözleriyle açıkladı.
Türkiye ve üye ülkeleri, enerjilerini son şans olabileceğine dikkat çektiği Fin Planı'na odaklamaya çağıran Rehn, Ek Protokol konusunda çözüm bulmanın irade meselesi olduğunun altını çizerek, "Tüm taraflar açısından kazan-kazan durumu yaratılabileceğini düşünüyorum" dedi. Komisyon'un Fin Planı'na tam destek verdiğini hatırlatan Rehn, "Suçlu aramaktan, günah keçisi yaratmaktan ve sürekli geçmişe takılı kalmaktan vazgeçmeli ve çözüm aramalıyız. Tren kazasını engellemeliyiz" dedi.

'Somut adımlar önemli'
Rehn, planın başarıya ulaşmaması halinde Komisyon'un bir değerlendirme yaparak 14-15 Aralık'ta bir araya gelecek olan AB liderlerine tavsiyede bulunacağını kaydederken, AB'nin izleyeceği yol Strateji Belgesi'ne de yansıtıldı.
Belgede AB'nin 21 Eylül 2005'te yaptığı karşı deklarasyona atıfta bulunularak, Türkiye'nin Ek Protokol'ü ayrım yapmadan ve eksiksiz uygulayarak, malların serbest dolaşımı üzerindeki tüm engelleri, bütün ulaşım unsurlarını da kapsayacak şekilde kaldırmasını beklediği vurgulandı.
Bu yükümlülüğün tam olarak yerine getirilmemesi halinde müzakere sürecinde ilerlemenin genel anlamda etkileneceği de AB'nin uyarısı olarak metne geçti. Belgede, Türkiye'nin AB üyesi ülkelerle ikili ilişkilerini normalleştirmek için somut adımlar atmasına verilen öneme de dikkat çekildi.

Orient Express örneği
Genişlemenin geneli ve özellikle de Türkiye bağlamında konuşan Rehn, bu sürecin TGV ya da Eurostar gibi hızlı tren olmadığını vurguladıktan sonra, "Buna daha çok Orient Express diyebiliriz. Yavaş bir tren, ancak servisi çok iyi" dedi. Bu benzetmeden sonra Orient Express'le ilgili roman ve filmlerdeki polisiye vakaların hatırlatılması üzerine ise Rehn, "En azından artık Türkiye ile ilgili olarak Geceyarısı Ekspresi benzetmesi yapılmıyor. Biliyorsunuz bu filmin yönetmeni Oliver Stone da film yüzünden Türkiye'den özür dilemişti" dedi. Rehn, aceleci olunmayacağını, gara rötarlı ulaşılacağını, treni raylar üzerinde tutmaya önem verileceğini söyledi.

301 Ankara kriteri
Türkiye'de reform sürecinin geriye gitmediğini, reform adımlarının sürdüğünü ancak bir yavaşlamanın söz konusu olduğunu söyleyen Rehn, 301. maddenin değişmesi gereğine vurgu yaptı. "301. madde Kopenhag kriterleri açısından olduğu kadar Ankara kriteri olarak da önemli" diyen Rehn, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıklamasına atıf yaparak bu maddenin 9. Reform Paketi'ne dahil edilebileceğini düşündüğünü söyledi. AB ülkelerinde de benzer yasalar bulunduğuna değinen Rehn, "Ancak Türkiye'de yanlış yorumlama yapılıyor" diye konuştu.
Rehn, bir soru üzerine, Türk ekonomisinin son beş yıldır süratli büyüme yaşadığını, Türkiye'nin, ekonomide, Avrupa'da "sınıfın en iyilerinden biri" olduğunu söyledi.



Her yerde Kıbrıs var

İlerleme Raporu'nda en yoğun vurgu yapılan konulardan birini Kıbrıs oluşturuyor. Kıbrıs'la ilgili ana değerlendirme "Bölgesel Konular ve Dış İlişkiler" başlığı altında yapılırken, beş ayrı başlıkta da Kıbrıs'a değiniliyor. Vurgunun tonu ise genelde olumsuz.
Raporda, Kıbrıs konusunda Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmediği ve bu bağlamda ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde adım atmadığı belirtiliyor. Uluslararası kuruluşlar nezdinde Türkiye'nin veto politikasını sürdürmesi de raporun hatırlattığı bir başka unsuru oluşturuyor.
AB tarafından 21 Eylül 2005'te yayımlanan, tanımanın önemine ve yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde müzakerelerin olumsuz etkileneceğine değinen karşı deklarasyona da atıf yapılıyor.

Rum talebiyle ek
Türkiye'nin liman ve havalimanlarını Rum bandıralı gemi ve uçaklarına açmamasından kaynaklanan rahatsızlığa gümrük birliği, malların serbest dolaşımı, ulaştırma, ortak dış, savunma ve güvenlik politikası ve dış ilişkiler başlıkları altında yer veriliyor.
Belgenin son haline, Rumların talebiyle müzakerelerin, Ek Protokol'ün imzalanması sayesinde başladığı ve uygulanmasının yasal zorunluluk olduğu vurguları da eklendi.
Türkiye açısından bakıldığında ise AB'nin KKTC'ye yönelik izolasyonların kaldırılmasına yönelik taahhüdünün hatırlatılması, ocakta açıklanan Eylem Planı ve Ankara'nın çözüme yönelik çabalarına atıf yapılması olumlu boyutu oluşturuyor.
http://www.milliyet.com.tr/2006/11/0...t/axsiy01.html