Değerli arkadaşlar;
Müvekkilim, birlikte yaşadıkları babasının borcundan dolayı evinde yapılan hacizden sonra, süresi içinde "haczedilen mallar, evlenirken eşime mehir senedi ile bağışlanmış olan mallar olup borçluya ait değildir, bana aittir" iddiası ile istihkak davası açmış. Biz davaya sonradan vekalet sunduk. Mahcuz malların davacı adına faturaları da mevcut. Yapılan yargılama sonucu, mahcuz malların borçluya ait olmadığı, ancak davacının dava dilekçesindeki ikrarı nedeniyle mahcuz malların davacının eşine ait olduğu anlaşıldığından "aktif husumet yokluğu" nedeniyle davanın reddine karar verildi. Eş söyleyişle, Mahkeme davayı kadının (davacının eşinin) açması gerektiği düşüncesiyle davayı reddetti. Halen evlilik birliği devam ettiği, evlilik birliğinin mallarının tasfiye edilmediği ve mahcuz malları karı-kocanın birlikte kullandıkları düşünüldüğünde, istihkak davasına bakan icra hukuk Mahkemesinin gerekçesi doğru mudur? Burada kocanın açtığı istihkak davasına kadının icazet verip vermediğinin araştırılması gerekir mi? Ayrıca evlilik birliği son bulduğunda, kusurun kadında olması halinde bağışlamayı yapan şahsın (genellikle kayınbabanın veya damadın) bağıştan dönme hakkının olduğu da düşünülerse Mahkemenin gerekçesi için ne söylenebilir?