Mesajı Okuyun
Old 23-02-2014, 16:54   #17
ssdinler

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2004/4-29
Karar No: 2004/83
Karar Tarihi: 17.02.2004
TÜKETİCİYİ KORUMA DAVASI - AYIPLI MAL KAVRAMI - ARAÇTAKİ
ÜRETİM HATASININ GİZLİ AYIP OLMASI - ARIZANIN BELLİ
PERİYOTLARLA TEKRARLAMASI KARŞISINDA DAVADA
ZAMANAŞIMININ VARLIĞINDAN SÖZ EDİLEMEYECEK OLMASI
ÖZET: Araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku yoktur. Zira, davalı üretici
onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yapmaktadır. Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri
itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek
elemanlar bulundurmak zorundadır. Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği
yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi
düşünülemez. Kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken
servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması
karşısında davada zamanaşımının varlığından da söz edilemez.
(818 S. K. m. 202, 205) (4077 S. K. m. 4/4)
Dava: Taraflar arasındaki "tüketiciyi koruma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara
Birinci Tüketici Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 16.05.2002 gün ve
2001/1790-2002/742 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 18.02.2003 gün ve 2002/14811-2003/1502 sayılı ilamı ile;
(...Dava, davacıların 11.07.1997 tarihinde "0" km olarak satın aldıkları Opel marka aracın
direksiyonundan sesler ve gıcırtılar gelmesi üzerine çeşitli defalar imalatçı davalı firmanın yetkili
servislerine götürüldüğü halde ayıbının gizlendiği iddiasına dayalı arabanın yenisi ile değiştirilmesi
olmadığı takdirde değer kaybının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece istem zamanaşımı nedeniyle
reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar aracı satın aldıktan sonra ilk defa 28.12.1998 tarihinde yetkili Opel servisine götürmüşler,
aracın direksiyon kutusu ve pompası değiştirilmiştir. Şikayetlerin devam etmesi üzerine 23.11.1999,
06.02.2001, 22.05.2001 ve 14.06.2001 tarihlerinde aracın Opel yetkili servislerine götürüldüğü ve
zararın devam ettiği dosyada bulunan iş emirlerinden anlaşılmıştır. Yine dosya kapsamına göre söz
konusu ayıbın gizli olup imalat hatasından kaynaklandığı en son 14.06.2001 tarihinde yapılan parça
değişimi ile anlaşılmıştır. Bu tarih gözetildiğinde ve dava 20.06.2001 tarihinde açıldığından iki yıllık
zamanaşımı süresi dolmamıştır. Şu durumda işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar
verilmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama
sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Sayfa 1 / 4
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2004/4-29
Karar No: 2004/83
Karar Tarihi: 17.02.2004
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Davacı asil Süleyman kendi adına asaleten diğer davacı adına vekaleten 20.06.2001 tarihli
dava dilekçesinde: davalı şirket tarafından imal edilen 1997 model Opel Vectra Marka arabayı
11.07.1997 tarihinde satın aldıklarını; 28.12.1998 tarihinde 14500 KM de iken direksiyondan sesler
geldiğinden yetkili serviste direksiyon kutusunun değiştirildiğini; ancak, arızanın devam ettiğini; her
gidişlerinde servisin "yağladık geçer" diyerek kendilerini oyaladığını; 23.11.1999 tarihinde gittikleri aynı
servisin gıcırtı olmadığını söyleyip, aracın sabah denenmesi gerektiğini belirttiğini; 06.02.2000
tarihinde tekrar şikayetlerini anlattıklarında serviste daha önce de bu şikayetlerin olduğu, direksiyon
pompası ve kutusunun değiştiğini, yapabilecekleri bir şey olmadığını, fabrika ile görüşmesi
gerektiğinin söylendiğini; imalatçı firmaya ait fabrikadan görüştükleri bir müdürün bu şikayetin garanti
kapsamı dışında olduğunu ifade ettiğini; direksiyondaki gıcırtı ve kırt kırt seslerinin artması ve
direksiyonun ağırlaşması üzerine iyice muzdarip olduklarını, 22.05.2001 tarihinde bu kez aracı Opel'in
diğer servisi olan Opis'e götürdüklerini, aracı bırakmalarını istediklerini ve aynı akşam telefonla "sakın
arabayı böyle kullanmayın, tehlike yaratır direksiyon kutusu ve powerin değişmesi gerekir. Bu da
1.500.000.000 TL tutar" dediklerini, bunun üzerine arabayı serviste bıraktıklarını; satın aldıklarından
beri aynı şikayetlerinin sürmesi karşısında duydukları şüphe üzerine TMMOB Ankara Makine
Mühendisleri Odasına 24.05.2001 tarihinde başvurarak araç üzerinde yaptırdıkları bilirkişi incelemesi
sonucunda düzenlenen 30.05.2001 tarihli rapor kapsamından aracın imalat hatasının olduğunun
anlaşıldığını; 14.06.2001 tarihinde direksiyon kutusu ve diğer ilgili aksamın değiştirilip, bedelinin
kendilerinden alındığını; imalat hatasının imalatçı firmanın yetkili servislerince hile ile gizlendiğini,
ifadeyle, arabanın yenisi ile değiştirilmesini veya değer kaybının telafisini ve 1.475.894.449 lira tamir
ücreti ile 40.000.000 TL bilirkişi ücretinin faizi ile davalı taraftan alınmasını istemiştir.
Davalı imalatçı firma vekili cevap dilekçesinde: Davacının dayanağı 4077 sayılı Kanunun 4.
maddesinde zamanaşımı süresinin malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren 2 yıl olup, zamanaşımı
nedeniyle davanın reddini; ayrıca davanın davalının ikametgahı mahkemesi olan Torbalı'da açılması
gerektiğini, bu nedenle de yetki itirazında bulunduklarını; değiştirme şartlarının oluşmadığını; bu güne
kadar kullanılmasının haksız zenginleşme olacağını; sürekli kullanıma engel bulunmadığını; ellerinde
1997 model araç bulunmadığından fiili imkansızlık olduğunu; taleplerin iyi niyet kurallarına
uymadığını; bir yıllık garanti süresi içinde ikiden fazla arıza şikayeti olmadığını; araçtan yararlanmaya
devam olunduğunu; BK.202 ve 205 maddelerinin nazara alınmasını; servise ödenen ücretin iadesinin
istenemeyeceğini, davacı delili olan raporu da kabul etmediklerini, ifadeyle, davanın reddini
savunmuştur.
Mahkeme; "Gerek aracın satın alınma gerekse arızanın ortaya çıktığı tarih ile dava tarihi arasında
geçen süre nazara alındığında, 4077 sk. 4/4 maddesinde belirlenen 2 yıllık dava zamanaşımı
süresinin geçirildiği; davacının dayandığı hile iddiası yönünden herhangi bir açıklama ve kanıt ileri
süremediği; servisin tutumunu hile olduğu yönündeki davacı iddiasına itibar olunmadığı; davacı tarafın
dört yıla yakın bir zaman hileye inanması ve
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Sayfa 2 / 4
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2004/4-29
Karar No: 2004/83
Karar Tarihi: 17.02.2004
davayı açmasının hileye bağlanamayacağı, gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine
karar vermiştir.
Davacı tarafın temyizi üzerine Yüksek Özel Daire; dosya kapsamına göre söz konusu ayıbın gizli olup
imalat hatasından kaynaklandığının en son 14.6.2001 tarihinde yapılan parça değişimi ile anlaşıldığı,
bu tarih gözetildiğinde 20.6.2001 tarihinde açılan davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içinde olduğu
gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü
davacı ve davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna dayanılarak açılmış, ayıplı araç imal
edilmesinden ve tamirinden kaynaklanan malın aynıyla değiştirilmesi veya değer kaybının telafisi ve
tazminat istemine ilişkindir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; araçta bulunan ayıbın hile ile
gizlenmiş "gizli ayıp" niteliğinde ve buna göre davalı yanın "zamanaşımı definin" yerinde olup
olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
İlkin, uyuşmazlığın temelinde yatan ayıp kavramı üzerinde durmakta yarar vardır; "Tüketici yasası ile
ilgili ayıba ilişkin düzenleme" 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinde
yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma
kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya
niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan
beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal
veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir."denilmekte, devam eden fıkralarda ise
buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Görüldüğü üzere; Borçlar Kanunundaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanununun
4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir. Borçlar Kanuna göre; bir maldaki ayıp;
satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda
eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda
eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi,
hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkılarak ;satıcı ve dolayısıyla
teselsül ilişkisi nedeniyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp
sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve
zararının alıcıya geçtiği anda varolması, tüketicinin ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması,
olarak sayılabilir.
Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4.
maddesinin gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan /gerekse 4822 sayılı kanunla değişerek
14.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren şeklinde satıcının /ayıba karşı sorumlu tutulanların daha uzun bir
garanti süresi vermemesi /daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmemeleri halinde ayıplı maldan doğan
davaların/sorumluluğun ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden
itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ancak, satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının hile ile /ağır
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Sayfa 3 / 4
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2004/4-29
Karar No: 2004/83
Karar Tarihi: 17.02.2004
kusuru veya hile ile gizlenmişse 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı, hükmü yer
almaktadır.
Hemen burada somut olaya baktığımızda; davacıların satın aldığı ve davalı tarafından üretilerek
satışa sunulan aracın satın alma tarihi olan 11.07.1997'den sonra direksiyon sisteminde arızanın
varlığının davalının yetkili servisince tespit edilip, parça değişikliklerinden sonra da aynı arızanın
ortaya çıktığı, davacı tarafın aracı götürdüğü yetkili servisçe parça değişiklikleri ve yağlama gibi geçici
tedbirlerle sorunun giderilmeye çalışıldığı ancak davacıların araçtan beklediği verimi almasını
önleyecek ölçüde aynı arızaların tekrarladığı, davacıların bu kez fabrikaya başvurup, başka bir yetkili
servise de aracını götürmesi ve bu serviste arızanın hayati öneme haiz olduğunun belirtilmesi
karşısında araç üzerinde Makine Mühendisleri Odasınca belirlenen bilirkişiye yaptırdığı inceleme ve
tespitle aracın üretim arızasının bulunduğunun belirlendiği, davalıya ait yetkili serviste ücreti karşılığı
yeniden parça değişikliği yapıldığı, mahkemece yapılan incelemede de bilirkişilerin üretim hatası tespit
ettikleri, hatta dava devam ederken araçta aynı arızanın 18.04.2002 tarihinde yeniden ortaya çıktığı
ve yine serviste tamir yoluyla giderilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda; olayın açıklanan gelişimi ve deliller karşısında araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli
ayıp olduğunda kuşku yoktur. Zira, Davalı üretici onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yapmaktadır.
Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis
edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorundadır.
Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının
serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi düşünülemez. Kaldı ki, üretim
hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç
alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması karşısında davada
zamanaşımının varlığından da söz edilemez.
Şu durumda mahkemece işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksine
gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir. Direnme kararı
açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında
ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek
halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.02.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.