Mesajı Okuyun
Old 04-01-2020, 23:59   #6
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan hayat sigortası- daini mürtehin-muvafakat- hastalık bildirim

T.C YARGITAY 11. Hukuk Dairesi Esas: 2015 / 14557 Karar: 2017 / 2081 Karar Tarihi: 12.04.2017
MENFİ TESPİT DAVASI - MURİSİN KREDİ BORCUNDAN SORUMLULUK - KREDİ BORCUNUN SİGORTA ŞİRKETİNDEN TAHSİLİ KONUSUNDA ALACAKLI BANKANIN DAVAYA MUVAFAKAT ETMEMESİNİN DÜRÜSTLÜK KURALLARINA AYKIRI OLDUĞU - MUVAFAKAT VERİLMEMESİNİN SONUCA ETKİLİ OLMADIĞI
ÖZET: Davalı hayat sigortası poliçesinde daini mürtehin olarak yer almaktadır. Mahkemece, mümeyyiz davalıya davaya muvafakat edip etmediği sorulmuş, davalı da davaya muvafakat etmediği yönünde cevap vermiştir. Ancak, davacılar murisinin kredi borcunun poliçe kapsamında sigorta şirketinden tahsili konusunda davalı/alacaklının hareketsiz kalması ve açılan davaya da muvafakat etmemesi, banka ile davalı Sigorta Şirketinin aynı sermaye grubuna dahil olduğu gözetildiğinde dürüstlük kurallarına aykırıdır. Bu durumda, davacının talebinin sigorta tazminatının tahsiline ilişkin olmayıp menfi tespit istemine ilişkin olduğu da dikkate alınarak işbu davayı açabileceğinin ve davalının işbu davaya muvafakat etmemesinin sonuca etkili olmadığının kabulü gerekir.
________________________________________

(4721 S. K. m. 2)

Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/10/2015 tarih ve 2014/683-2015/1016 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 21,242 TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi ...'ın davalı Banka şubesinden kredi kullandığını, bu kapsamda hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini, bu kredi düzenli olarak geri ödenirken ...'ın 01/07/2014 tarihinde vefat ettiğini, bunun üzerine müvekkillerinin bu kredinin hayat sigortası kapsamında ödenmesini talep ettiklerini, ancak taleplerinin haksız olarak reddedildiğini ileri sürerek müvekkillerinin murisleri ...'dan kalan kredi nedeni ile davalılara borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ... vekili; sigortalının sigortalanmadan önce var olan kalp yetmezliği hastalığının ölümüne yol açtığının tespit edildiğini, sigortalının 2005 yılı ve öncesinden beridir kalp damar hastalığı nedeni ile tedavi gördüğünü ve dolayısı ile müvekkili şirkete gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu savunmuştur.

Davalı ... vekili; sigorta şirketince ödenmesi gereken tazminatın bankaya olan borcun mahsubundan kalan meblağın mirasçılara ödenmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; banka ile muris arasında bir kredi sözleşmesi imzalandığı, bankanın daini mürtehin sıfatı ile imzalanan sigorta sözleşmesinde yer aldığı ve davaya muvafakat etmediği, kaldı ki murisin de sigorta poliçesi düzenlenirken sağlığına ilişkin hususlarda gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

Dava, davacılar murisinin kullandığı kredinin bakiye borcunun hayat sigortası poliçesi kapsamında ödenmesi talebine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ... hayat sigortası poliçesinde daini mürtehin olarak yer almaktadır. Mahkemece, mümeyyiz davalıya davaya muvafakat edip etmediği sorulmuş, davalı da davaya muvafakat etmediği yönünde cevap vermiştir. Ancak, davacılar murisinin kredi borcunun poliçe kapsamında sigorta şirketinden tahsili konusunda davalı/alacaklı ...'nın hareketsiz kalması ve açılan davaya da muvafakat etmemesi, ... ile davalı Sigorta Şirketi olan ...nin aynı sermaye grubuna dahil olduğu gözetildiğinde TMK'nın 2. maddesine aykırıdır. Bu durumda, davacının talebinin sigorta tazminatının tahsiline ilişkin olmayıp menfi tespit istemine ilişkin olduğu da dikkate alınarak işbu davayı açabileceğinin ve davalı ...'nın işbu davaya muvafakat etmemesinin sonuca etkili olmadığının kabulü gerekir.

Öte yandan, uyuşmazlığın esası yönünden ise, davalı Sigorta Şirketi, davacılar murisinin uzun süredir kalp damar hastalığı nedeniyle tedavi gördüğünü, poliçe düzenlenirken sağlık durumuna ilişkin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu ileri sürmüş, davacılar ise murislerinin hastane kayıtlarını ve kullandığı ilaç listelerini sunarak kalp damar hastalığına dair hastalık öyküsü olmadığını savunmuştur. Mahkemece tarafların iddia ve savunmalarını karşılayacak şekilde uzman bir doktor bilirkişiden rapor alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, uyuşmazlığın halli bakımından bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden eksik incelemeye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 12.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
************************************************** ******
T.C YARGITAY 17. Hukuk Dairesi Esas: 2013 / 18506 Karar: 2015 / 10521 Karar Tarihi: 13.10.2015
TAZMİNAT DAVASI - DAVALI SİGORTA ŞİRKETİNİN SİGORTALININ BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEDİĞİNİ İLERİ SÜREREK BU DURUMDAN LEHİNE SONUÇ ÇIKARDIĞI - DAVACININ POLİÇE BEDELİNDEN MİRAS HİSSESİNE DÜŞEN KISMIN TAMAMINI TALEP ETME HAKKININ OLDUĞU
ÖZET: Davalı sigorta şirketinin, sigortalının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek bu durumdan lehine sonuç çıkarması kabul edilemez. Bu nedenle, davacının poliçe bedelinden miras hissesine düşen kısmın tamamını talep etme hakkının olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
________________________________________
(5684 S. K. m. 16)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, davacı vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 09.06.2015 Salı günü davacı vekili Av. M.. Ş.. ile davalı vekili Av. G. G. geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, müteveffa E. E.'ün kullandığı konut kredisi nedeniyle davalı şirket nezdinde hayat sigortası poliçesi imzaladığını, bankaya tüm primin ödendiğini, E. E.'ün 06.03.2011 tarihinde vefat etmesi üzerine davalıya ihbarda bulunduklarını ancak davalının cayma hakkını kullandığını ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçındığını belirterek ıslahla birlikte 65.000 TL'nin ölüm tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, müteveffanın sigorta sözleşmesi akdedildiği anda mevcut olan hastalığını müvekkilinden kasten gizlediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile toplam 22.904,06 TL tazminatın -10.000 TL'si dava, 12.904,06 TL'si ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte- davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Davacıların murisi E. E.ile davalı sigorta şirketi arasında konut kredisi sözleşmesi kapsamında hayat sigorta poliçesi tanzim edildiği iddiasıyla eldeki dava açılmış, mahkemece sürprim uygulaması yapılarak davanın kısmen kabulü ile 22.904,06 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Davacıların talebine konu poliçenin incelenmesinde, taraflar arasında 5 yıl için 130.000 TL bedelle Tüketici Kredilerine Yönelik ..... Sigortası Poliçesi tanzim edildiği, poliçe prim bedelinin 893,31 TL olarak belirtildiği ve bu bedelin tamamının davalı sigorta şirketince konut kredisi bedelinden tahsil edilerek kesildiği anlaşılmıştır.

Davalı sigorta şirketi vekili, her ne kadar poliçe tanzim tarihinde kanser hastası olan sigortalının bu durumu müvekkilinden saklaması nedeniyle poliçenin geçersizliğini ileri sürmekte ise de; sigortalının hastalığını davalı sigorta şirketinden kasten sakladığı hususunda bir delil bulunmadığı gibi, poliçe bedelinin tamamının davalı tarafça tahsil edilmesi nedeniyle taraflar arasına geçerli bir sözleşmenin kurulduğu hususu tartışmasızdır.

Poliçenin incelenmesinde poliçenin hiçbir sayfasında sigortalının imzasının bulunmadığı, sigortalının sağlık beyanının alınmadığı anlaşılmaktadır. Sigorta şirketi olan davalının, poliçenin tanzimi sırasında basiretli bir tacir gibi davranarak sigortalıya bu hususlarda gerekli soruları yöneltip, cevaplarını alması gerekmektedir. Basiretli bir tacir gibi davranmayarak, sigortalıya gerekli soruları yöneltmeyen, poliçede imzasını almayan, ancak buna rağmen poliçe prim bedelinin tamamını tahsil eden davalı sigorta şirketinin, sigortalının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek bu durumdan lehine sonuç çıkarması kabul edilemez. Bu nedenle, davacının poliçe bedelinden miras hissesine düşen kısmın tamamını talep etme hakkının olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde sürprim uygulaması yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozma sebebi yapılmıştır.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 1.565,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.10.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)