Mesajı Okuyun
Old 28-06-2012, 11:23   #34
av.ebru

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.ebru
T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/5436
Karar: 2002/6003
Karar Tarihi: 02.07.2002

ÖZET: Yargı yeri yanılgısı nedeniyle Sulh ceza mahkemesine süresinde açılan davanın görevsizlik ile sonuçlanması üzerine, görevli mahkemede açılan dava, görevsiz mahkemedeki davanın devamıdır. Görevsiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış haklar saklı tutulmuş olacağından, hak düşürücü sürelerin de görevsiz mahkemede davanın açıldığı zamana göre hesaplanması hukuksal bir gerekliliktir.

(506 S. K. m. 140) (1412 S. K. m. 293) (1086 S. K. m. 7) (2577 S. K. m. 14, 15) (2247 S. K. m. 10, 18, 22)

Davacı, prim borcu ve faizinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacıya ait bina inşaatı işyerinde çalışan bazı işçilerin bu çalışmalarının Kuruma eksik bildirildiğini saptayan müfettiş raporuna dayalı olarak tahakkuk ettirilen idari para cezası ve eksik bildirilen primlere ilişkin borcun kaldırılmasına yönelik olarak davalı Kurum nezdinde yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine, Kurum ünitesinin bu kararına karşı süresi içinde Sulh Ceza Mahkemesine yapılan itirazın anılan mahkeme tarafından incelenerek, idari para cezalarının kaldırılmasına, prim ve gecikme zammına ilişkin başvuruyu inceleme görevinin ise iş Mahkemesine ait bulunduğu belirtilerek Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizliğine karar verilmesi karşısında, davacı tarafça görevli iş Mahkemesinde işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkeme, görevsiz Sulh Ceza Mahkemesinde açılan davanın süresinde olup olmadığını irdelemeksizin, iş mahkemesine açılan bu davayı süresinde açılmadığı gerekçesiyle red etmiştir. Olayda öncelikle çözümlenmesi gereken sorun, prim borcu ve gecikme zammının iptaline ilişkin davanın "yargı yeri yanılgısı" nedeniyle Sulh Ceza Mahkemesine süresinde açıldığı halde, davanın "görevsizlik" ile sonuçlanması üzerine görevli mahkemede açılmış bulunan iş bu davanın görevsiz mahkemedeki o davanın devamı olup olmadığı ve süresinde açılmış sayılıp sayılmayacağı meselesidir.

Bilindiği üzere öğretide; görev uyuşmazlığı, ayni yargı yoluna tabi mahkemeler arasındaki ilişkide söz konusu edildiği halde, İdari, askeri ve adli yargı yerleri ile yine adli yargı içerisinde yer alan ceza ve hukuk mahkemeleri arasındaki İlişki ise (görev değil) yargı yolu uyuşmazlığı olarak nitelendirilmektedir. (Kuru, 1974-158) Oysa bu konudaki uygulamaya bakınca Hukuk ve Ceza Mahkemeleri arasındaki ilişkiye de "görev" münasebeti denildiği görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında ceza mahkemesince görevsizlik kararı yerine, yargı yeri yanılgısı nedeniyle dinlenmesi mümkün bulunmayan "dava dilekçesinin REDDİNE" karar verilmesi gerekir idi ise de, esasen aşağıda anlatılan yasal düzenlemeler ışığında, Hukuk Tekniği ve usul hukuku açısından Vargı yolu uyuşmazlığının dahi "görev uyuşmazlığı" ile aynı sonuçları doğurduğunda kuşku yoktur.

Gerçekten de Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 7. maddesinde "diğer bir mahkeme yahut idari makam veya yargı merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan (görevsiz) mahkeme ... görevsizlik kararı verebileceğine işaret edilmekte,

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu 293. maddesine göre "kabule şayan müracaatta... merciinin tayininde yapılan hata müracaat edenin hukukunu ihlal etmeyeceği" gibi 3622 sayılı Yasa ile değişik 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-a ile 15/1-a ve 2, fıkralarında "görevsiz mahkemeye yapılan başvuruların Danıştay veya ilgili (görevli) mahkemeye başvurma tarihi olarak kabul edileceği" öngörülmektedir. Esasen uygulamada idari yargılama usulünde anılan yasa maddeleriyle belirtilen düzenlemeler getirilmeden önceki yasal boşluk, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 7 ve 193 maddelerinin kıyasen uygulanması suretiyle giderilmekte olduğunu görmekteyiz. Bu konuda 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkındaki Kanun'un 10 ve devamında yer alan 18. ve 22. maddelerinde de "başvuru ile ... zaman aşımı ve öbür kanuni sürelerin duracağı" belirtilmektedir. Öte yandan bütün bu yasal düzenlemelere paralel olarak da Borçlar Kanunu'un 137. maddesinde görevsizlik nedeniyle davanın reddi halinde zaman aşımı bakımından alacaklıya "munzam süre" tanındığı, zaman aşımı konusunda getirilen bu munzam sürenin "hak düşürücü" sürelere de kıyasen uygulanmasında hiçbir yasal engel bulunmadığı gibi,

Hukuk Genel Kurulu'nun 13.2.1963 tarih ve 4/51-19 sayılı kararında da belirtildiği veçhile, görevsizlik kararı üzerine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 193. maddesine uygun olarak görevli mahkemede görülmekte olan bu dava, görevsiz mahkemede açılmış olan davanın devamı olup, görevsiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış haklar saklı tutulmuş olacağından, hak düşürücü sürelerin de görevsiz mahkemede davanın açıldığı zamana göre hesaplanması hukuksal bir gerekliliktir. Bu arada, görevsiz mahkemede eksik bırakılan hususların (Harçlandırma, ve benzeri hukuki ve usuli işlemler vs.) görevli mahkemede tamamlanması doğaldır.

Yukardan beri açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetildiğinde, davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esasına girerek sonucuna göre hüküm kurmak gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 2.7.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Bu kararı ekleyip İdare Mahkemesi'nde dava açacağım.Zira kurumun kararının müvekkilime tebliğinden bir gün sonra İş Mahkemesi'nde dava açmıştık.60 günlük idare mahkemesine başvurma süresi Yargıtay kararına göre (ve de benim hukuk mantığıma göre) kesilmiş oluyor. İş Mahkemesinin kararı kesinleştikten sonra 60 günlük süre takrar işlemeye başlıyor. Bu durumda önümde bir aylık bir süre daha var.En azından idare mahkemesinde tanık dinletemeyecektik,böylesi sanki daha hayırlı oldu Neticeyi paylaşacağım...


Ek olarak Av.Evran KIRMIZI meslektaşıma ben de katılıyorum. Görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu düşündüğümden ve Yargıtay Kararına katıldığımdan değil, sadece Uyuşmazlık mahkemesinin gerekçesinii anlamaya çalıştığımdan bulabildiğim kararları paylaşma gereği görüyorum,tartışmaya açmak bakımından...Dün bir meslektaşım da şöyle mantıklı bir açıklamada bulundu. "SGK tahakkuk ettirdiği borcu icraya koyarsa ve itiraz edersek, itirazın iptali davasını İş Mahkemesi'nde açmayacak mı?"