Mesajı Okuyun
Old 05-03-2008, 13:51   #3
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/13959
Karar: 2005/11561
Karar Tarihi: 28.11.2005
ÖZET: Ortak olmayan kimselerin kooperatif hizmetlerinden yararlandığı ölçüde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olacağı da bir gerçektir. Anılan sorumlunun temerrüt faiz oranı gibi hususlar dahil olmak üzere genel hükümlere tabi bir sorumluluktur. Bu durum karşısında, uzman bilirkişiler vasıtasıyla kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 1163 sayılı K. Yasası ve ana sözleşme hükümleri de gözetilerek davacının ortak kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi, ortaklık sıfatının bulunmadığının ortaya çıkması halinde yaratılan muarazanın giderilmesi, taşınmazların konumlarının ayrı ayrı değerlendirilerek yararlandığı kooperatif hizmetlerinin karşılığının tespit edilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekir.
(818 S. K. m. 61)
Davac
ı vekili müvekkilinin Didim Mesut tatil köyü mevkiinde arsa vasfında taşınmazının bulunduğunu, bunlardan birinde yazlık evinin olduğunu, birtakım kişilerin kendisine aidat ödemesi gerektiğini söylediklerini, evde kullanılan elektriğinin davalı adına kayıtlı trafodan temin edildiğinin ortaya çıktığını, müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, ortak sıfatının bulunmadığını, genel kurullara katılmadığını, kimseye yetki vermediğini, taşınmazının kooperatif taşınmazının dışında olduğunu, aidat borcunu ödemediğini, elektrik borcunu ödemesine rağmen elektriğinin kesildiğini ileri sürerek davalı kooperatife üye olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının hukuki yararının bulunmadığını, üyelik aidatlarına ilişkin bir takım ödemeler yaptığını, kooperatifin tüm hizmetlerinden yararlandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleştirilen davanın davacısı vekili, müvekkilinin faaliyet alanında evi bulunan davalının elektrik, güvenlik, temizlik, aydınlatma vs hizmetlerinden yararlandığını, genel kurulca tespit edilen gider tutarlarından sorumlu olduğunu, 1997 yılında belirlenen tutarları ödediğini, son üç yıldan beri elektrik bedelleri hariç payına düşeni ödemediğini, icra takibi yapıldığını, itirazla durduğunu belirterek itirazın iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen davanın davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddialar, savunmalar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı-birleştirilen davanın davalısının satın almış olduğu üç adet taşınmasın, davalı-birleştirilen davanın davacısı kooperatifin yerleşim alanı bütünlüğü içinde kaldığı, elektrik, yol, su vs hizmetlerin kooperatifçe yerine getirildiği, davacının bu hizmetleri başka yerden temin etme imkanının bulunmadığı, üç arsa için 1996-1997 yıllarına ait aidat borçlarını ödediği daha sona herhangi bir ödemede bulunmadığı, bu nedenle aleyhine icra takibi başlatıldığı, ortak olsun yada olmasın yararlandığı hizmetlerin karşılığını ödemesi gerektiği, davasında hukuki yararının bulunmadığı, kendisine açılacak eda davasında bunu ileri sürülebileceği, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne, icra takibine yapmış olduğu itirazın kabulüne, inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı-birleştirilen davanın davalısı temyiz etmiştir.
1- Dava dosyasındaki belge, mahkeme gerekçesinde dayanılan delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması sebebiyle davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Asıl dava, kooperatife ortak olmadığının tespit edilerek yaratılan çekişmenin giderilmesi, birleştirilen dava ise aidat ve gecikme faizi alacağının tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Somut olayda davacı, kooperatif yerleşim alanında arsa vasfında üç ayrı taşınmazının bulunduğunu, bunlardan biri üzerinde yazlık konutunun yer aldığı, elektrik ve su ihtiyacını kooperatifin şebekesi üzerinden sağladığı, bir kısım ödemeler yaptığı, uyuşmazlık çıkması üzerine elektrik bağlantısının kesildiği daha sonra genel kurulda belirlenen aidat ve gecikme faizi alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı hususları dosya kapsamıyla sabittir.
Taraflar arasında çekişme, davacı-birleşen davanın davalısının ortak olup olmadığı aidat ve gecikme faizine ilişkin genel kurul kararlarından sorumlu bulunup bulunmadığı ve kooperatif hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, dava tarihinden önce elektriği kesilen, ortak gibi hakkında icra takibi yapılan ve ortaklık sıfatı bulunmadığını ileri süren davacının böyle bir dava açmakta hukuki yararı mevcut olup, aksine yönelik mahkeme kabulü doğru değildir. Genel kurul kararları, kooperatifle ortakları arasındaki hukuki ilişkiye uygulanan kararlardır. Oy verme iptal davası açma, genel kurula katılma hakkı bulunmayan ve ortak sıfatı taşımayan kişiler bu kararlarla bağlı değildir. Dolayısıyla kooperatif hizmetlerinden yararlanan kişilerin ortak olup olmadığına bakılmaksızın genel kurulda alınan kararlardan sorumlu olacağı yönündeki gerekçe de yanlıştır. Genel kurulda belirlenen aidatlar verilen hizmetlerin maliyeti ile sınırlı olmayıp kırtasiye, yöneticilere ödenen ücretler gibi doğrudan ortaklığa bağlı giderleri de kapsamaktadır. Ancak ortak olmayan kimselerin kooperatif hizmetlerinden yararlandığı ölçüde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olacağı da bir gerçektir. Anılan sorumlunun temerrüt faiz oranı gibi hususlar dahil olmak üzere genel hükümlere tabi bir sorumluluktur. Bu durum karşısında, uzman bilirkişiler vasıtasıyla kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 1163 sayılı K. Yasası ve ana sözleşme hükümleri de gözetilerek davacının ortak kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi, ortaklık sıfatının bulunmadığının ortaya çıkması halinde yaratılan muarazanın giderilmesi, taşınmazların konumlarının ayrı ayrı değerlendirilerek yararlandığı kooperatif hizmetlerinin karşılığının tespit edilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı-birleştirilen davanın davalısı yararına BOZULMASINA, 28.11.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************