Mesajı Okuyun
Old 25-12-2006, 18:21   #2
ibreti

 
Varsayılan

Kastın ispatlanması halinde oluşuyormuş.

---
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2002/21757
K. 2003/5738
T. 11.6.2003
• HAKARET ( Sanığın Tanık Olarak Dinlendiği Sırada Kişisel Davacının Eşine Olay Yükleyerek Hakaret Etmesi Halinde Sövme Suçundan Tecziyesi Gerektiği )
• SÖVME SUÇU ( Sanığın Tanık Olarak Dinlendiği Sırada Kişisel Davacının Eşine Olay Yükleyerek Hakaret Etmesi Halinde Sövme Suçundan Tecziyesi Gerektiği )
• TANIKLIK GÖREVİ ( Yasa İle Verilen Kamu Görevini Yerine Getirilmesi Karşısında Yalan Tanıklık Yaptığı Saptanmadığı Sürece Hukuka Uygun Sayılmasının Gerekmesi )
• KASIT ( Tanığın Yalan Tanıklık Yapmaması - Kanunla Verilen Hak ve Yetki Sınırları İçerisinde Hareket Etmesi Koşuluyla Tanık Olan Sanığın Suç Kastının Oluşmaması )
1412/m.45
765/m.482
ÖZET : Sanığın yasa hükmü gereği tanıklık görevini yaptığı sırada tanık olduğu olaya ilişkin anlatımda bulunmasında suç kastının ne suretle oluştuğu açıklanmadan ve tanıkların CYY.nın 45 vd.maddeleri uyarınca yasa ile verilen kamu görevini yerine getiren kimseler olmaları karşısında yalan tanıklık yaptığı saptanmadığı sürece ve anılan maddelerde verilen hak ve yetki sınırları içerisinde hareket edilmesi koşuluyla sanığın eyleminin hukuka uygun kabul edilmesi gerekir.

Kabule göre de; Sanığın başka bir davada tanık olarak dinlenirken kişisel davacının eşine olay yükleyerek hakaret etmesi biçimindeki eyleminin kocası olan ve bu sırada duruşma salonunda bulunan kişisel davacı yönünden TCY.nın 482/3, 251., maddelerine uyan sövme suçunu oluşturacağı gözetilmeden verilen beraat kararı yasaya aykırıdır.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Dosya içindeki belgelerin incelenmesi sonucunda; kişisel davacılar Emel ve Mustafa tarafından daha önce vaki yakınma üzerine tanık Gülşen hakkında hırsızlık suçlamasıyla dava açıldığı, Gülşen'in savunmasında olayın, yakınan Emel'in kendisine karşı olan ilgisine olumlu cevap vermemesi üzerine suç atılmasından kaynaklandığını ileri sürerek savunma tanığı olarak dosyamız sanığını gösterdiği ve sanığın anılan dava sırasında tanık sıfatıyla verdiği ifadesi nedeniyle kişisel davacılara hakaret etmekle suçlandığı anlaşılmaktadır.

Sanığın yasa hükmü gereği tanıklık görevini yaptığı sırada tanık olduğu olaya ilişkin anlatımda bulunmasında suç kastının ne suretle oluştuğu açıklanmadan ve tanıkların CYY:nın 45 vd.maddeleri uyarınca yasa ile verilen kamu görevini yerine getiren kimseler olmaları karşısında yalan tanıklık yaptığı saptanmadığı sürece ve anılan maddelerde verilen hak ve yetki sınırları içerisinde hareket edilmesi koşuluyla sanığın eyleminin hukuka uygun kabul edilmesi gerekip gerekmeyeceği tartışılmadan hükümlülük kararı verilmesi,

2- Kabule göre ise;

a )Sanığın başka bir davada tanık olarak dinlenirken kişisel davacı Mustafa'nın eşine olay yükleyerek hakaret etmesi biçimindeki eyleminin kocası olan ve bu sırada duruşma salonunda bulunan kişisel davacı yönünden TCY.nın 482/3, 251.,maddelerine uyan sövme suçunu oluşturacağı gözetilmeden yasaya aykırı gerekçeyle beraat kararı verilmesi,

b- Temel para cezasının suç tarihinde 1.520.000 TL. olduğu gözetilmeden 2.620.000 TL. olarak fazla para cezasına hükmedilmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı ve kişisel davacılar Mustafa ve Emel vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.6.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.