Mesajı Okuyun
Old 03-06-2010, 14:10   #1
av.cevat

 
Varsayılan Velayet-Kişisel İlişki

Merhaba arkadaşlar;
Yılan hikayesine dönüşmüş iki davamdaki gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedim.Örnek olabileceğini düşünerek.
Müvekkil 6 yıldır velayeti annede olan 12 yaşındaki kızıyla görüşemiyor. Anne mahkeme hükmündeki görüşme günlerinde çocuğu bulundurmadığı gibi kişisel ilişkinin sınırlandırılması için dava açıyor. Baba da karşılık dava olarak velayeti istiyor.Ancak iş yoğunluğu nedeniyle davalar ayrı mahkemelerde görülüyor.
Kişisel İlişkinin sınırlandırılması davası annenin kusurlu davranışları nedeniyle reddedildi.Bu dava içersinde iki ayrı bilirkişi raporunda da çocuğa ebeveyne yabancılaştırılma sendromu teşhisi konuldu. Ve profesyonel destek alınarak çocuktaki örselemenin giderilmesi gerektiği vurgulandı.
Velayet davası ise 3.yıla girmesine rağmen halen devam ediyor. Velayette de bilirkişi raporu verildi. Kişisel görüşle ilgili dava da çocuğun babaya yabancılaştırıldığını ,annesinin yönlendirmesi sonucu babasıyla ilgili olumsuz söylemlerde bulunduğu ve babasına karşı olumlu duygularını baskıladığı tanısını koyan aynı uzman kişi bir hafta sonra velayet davasına sunduğu raporda bu yabancılaştırma,annenin olumsuz davranışlarını adeta cımbızla içinden çekip çıkararak çocuğun annesiyle yaşamaktan mutlu olduğunu ,velayetin annede kalmasını önerdiğini belirten bir rapor sundu.
Yani bir hafta içerisinde sihirli bir el çocuktaki tüm olumsuzlukları yoketmiş,annenin bütün kusurları örtbas olmuş hani dosyadaki net deliller olmasa nerede ise babayı suçlayacak bir rapor sunacakmış bilirkişi...
Şimdi ortada bir uzmanın kendisiyle çelişen iki ayrı raporu,ve daha önce başka bir il mahkemesince verilmiş bir rapor var. İki rapor bizim lehimizde.Ancak annenin kişisel ilişki kurulmasını engellediği dava dosyasıyla sabit olmasına,çocuğu babasından kaçırmak için okula dahi göndermediği ,çocuğa manevi şiddet uyguladığı bilimsel ve hukuki delillerle sabit olmasına rağmen karar aşamasına gelmiş dosyayı hakim 5,5 ay sonraya attı.Beni şimdi düşündüren aynı hakim çocuk teslimi emrine muhalefet suçundan anne aleyhine açtığımız davada,önce süresi içinde yapılan icra işlemini iptal etti,ardından da çocuğu teslim etmeyen anneye herhangi bir ceza vermeden davamızı reddetti.Yani 3 davaya da aynı hakim bakıyor.Müvekkilin yaşadığı kentle davaların görüldüğü ilçe arasında yaklaşık binbeşyüz km mesafe var.Sözkonusu olan bir çocuk ve onun geleceği.Çocuğa konulan ilk teşhisin üzerinden 1 yıl geçmiş ve bu süre zarfında velayet sahibi anne tüm bunları görmezden gelerek çocuğu babasından kaçırmaya,yönlendirmeye devam etmiş,ediyor.Aile Mahkemelerinin bu tür konularda daha hassas olmaları gerekmez mi? Hakim çocuğun yararları sözkonusu olduğunda resen gereken önlemleri almaz mı? Adil yargılanma hakkının çiğnendiğini düşünüyorum.