Mesajı Okuyun
Old 15-02-2011, 10:01   #3
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Cruise
Merhaba arkadaşlar,
Her zaman düzenlenebilir nitelikteki belgelerin kesin delil sayılamayacağı konusunda bir Yargıtay kararı arıyorum. Böyle bir karar okumuştum ancak şuan bulamıyorum.
Müvekkilim hakkında trafik kazası nedeniyle açılan ceza davasında davacı taraf alelade bir A4 kağıdına ilgili makama başlıklı 4 adet tedavi masrafı ödeme belgesi bundu ancak bu belgeler üzerinde ne kaşe ne antet hiç bir şey yok yalnızca imza var ve biz bunlara itiraz ederek ödemeyi reddettik ancak mahkeme bu seferde hükmün açıklanmasının geri bırakılamayacağından bahisle bizim itirazımızı sonuca bağlamadan müvekkilim hakkında 18 ay hapis cezası verdi.

Acilen temyiz evrakına eklemek için yukarıda bahsettiğim Yargıtay kararına ihtiyacım var yardımcı olursanız sevinirim. Şimdiden ilgilenen herkese teşekkürler.

Mahkeme huzuruna getirilen belge delillerinin doğruluğunun araştırılıp teyid edilmesi gerektiğine dair o kadar çok ceza dairesi kararı var ki... Bu hususa da işaret etmenizi öneririm temyizen. Taraflarca (savunma, müşteki) sunulan belgelerin doğruluğunun teyid edilmemesi ve hükme esas alınması, eksik araştırmanın bir türü olarak bozma nedeni yapılmaktadır.
Saygılar.



[/quote]
Alıntı:

CEZA GENEL KURULU

E. 1994/1-75

K. 1994/98

T. 11.4.1994

• DİRENME KARARI ( Gerekçe değiştirilmesi )

• TAHRİK ( Uzun süre önce yaralama )

• FER'İ İŞTİRAK ( Öleni tutmak )

• ÖLENİ TUTMAK ( Fer'i iştirak )

765/m.51,59,448,65/3,464/1

1412/m.326

ÖZET : 1. Bir kararın direnme kararı olarak kabul edilebilmesi için, bozmadan önce verilen kararla, direnmeye ilişkin kararın gerekçe ve sonuç yönünden aynı olması gerekmektedir. Bozmadan sonra yeni ve değişik gerekçeye, açıklamalara ve kanıtlara dayanılarak kurulan bir karar direnme kararı niteliğindc olmayıp yeni bir karardır.
2. 5 ay önce cereyan eden basit bir yaralama olayı, sanıklar yönünden tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirmez.
Ölene saldırmak ve onu tutmak biçimindeki eylemler, adam öldünne eylemini ferî iştirak suçunu oluşturur.
DAVA VE KARAR : Kasten adam öldürmek suçundan sanıklar Nusret, Süleyman ve Abdurrahman Bozdağ hakkında yapılan yargılama sonucunda;. sanık Nusret Bozdağ'ın T.C.Y.nın 448, 59. maddesi uyannca 20 yıl ağır hapis, diğer sanıklar Süleyrnan ve Abdurrahman Bozdağ'ın T.C.Y.nın 448, 65/3, 59. maddesi uyarınca 10 ar yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesince 2.4.1992 gün ve 338/84 sayı ile verilen kararın, sanıklar tarafından temyizi ve sanık Nusret Bozdağ yönünden kendiliğinden temyize tabı bulunması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Daireslnce 12.11.1992 gün ve 19342416 sayı lle;
( Sair itirazlar yerinde değilse de; A Sanık Nusret Bozdağ, aşamalardaki savunmasında, ölen ile aralarının açık olduğunu, bu olaydan 45 ay önce 28.6.1991 tarihinde ölen tarafından yaralandığını ileri sürmüş olduğuna göre, temyiz aşamasında bu savunmayı kanıtlamaya yönelik belgelerin ve bu meyanda 5 gün iş ve gücünden kalacak derecede yaralandığına ilişkin raporun doğruluğunun araştırılması zorunlu görülmüş olmakla, bu husustakı evrak getirtilip, incelenerek sanıklar yararına tahrik hükmünün uygulanması gerekip, gerekmediğinin düşünülmesi gereği, B Mahkeme, Süleyman ve Abdurrahman'ın, diğer sanık Nusret'in eylemine katılma eylemlerini, bu iki sanığın olay sırasında öleni tutmaları şeklindeki eylem tarifine dayandırmış ise de, ölenin yakını olduğu cihetle tarafsızlığı kuşkulu olan Kazım Uçar'ın aşamalardaki ifadeleri çelişki arzetmiş, buna rağmen bu tanık dahi bu iki sanığın öleni tutmaları eylemini tahminen kaydıyla ifade etmiş, bu itibarla tarafsız tanık Erkan Kalkan'ın tanıklığı daha ziyade kabule değer görülmüş, bu tanığın yönü değişmeyen anlatımında, üç kişinin bir kişiye saldırdıkları, bunlardan birisinde bıçak olduğu anlaşılmış, kardeş olan üç sanığın Celal'i öldürmek için önceden bir irade birliği içersinde olay yerine geldikleri belirlenememiş, eylemi icra anında dahi öldürme kasdıyla anı irade ittifakı olanaklı görülmüş ise de, olay yerine sadece Nusret'in bıçaklı gelmesi, diğerlerinde herhangi bir alet bulunmaması, saldırrna biçiminde açıklanan fiili hareket tablosu içersinde T.C.Y.nın 464/1. maddesmin unsurlarının meveut olması karşısında, Süleyman ve Abdurrahman Bozdağ'ın eylemlerine nitelik verilmesi gerekirken bu olgular ve tanıklık karar yerinde tartışılıp incelenmeden fiili durumla bağdaşmayan bir kabulle, sanıklar Süleyman ve Abdurrahman'ın fer'i katılma hükümlerinden sorumlu tutulmaları ) isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 13.7.1993 gün ve 362/199 sayı ile; olaydan 5 ay önce cereyan eden basit bir yaralama olayının, tahrik nedeni sayılamayacağı ve tanıkların anlatımlanna göre her üç sanığın olay yerinde ölene saldırdıkları, bu itibarla birlikte hareket etmek suretiyle eyleme fer'i katılma koşulları çerçevesinde katıldıkları açıklamasıyla, önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da, sanıklar müdafi tarafından süresinde temyiz edildiğinden ve sanık Nusret Bozdağ yönünden de kendiliğinden temyize tabi bulunması nedeniyle dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "Bozma" isteklı 23.2.1994 gün ve 77376 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü:
YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI:
Incelenen dosyaya göre;
Yerel Mahkeme, bozularak ortadan kalkan önceki kararında; olayda tahrik hükümlerinin uygulanrnasına gerek olup, olmadığını ve sanıklar Süleyman ve Abdurrahman'ın eylemlerinin T.C.Y.nın 464/1. maddesine uyan suçu oluşturup, oluşturmadığını tartışmadan mahkumiyet hükmü kurarken, bozmadan sonra, Özel Daire bozma kararı doğrultusunda işlem yaparak, olaydan 5 ay önce cereyan eden basit bir yaralama olayının sanıklar yönünden tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirmeyeceğini ve tanık anlatımlarına göre sanıklar Süleyman ve Abdurrahman'ın ölene saldırmak ve onu tutmak bıçimindeki eylemlerinin, diğer sanık Nusret Bozdağ'ın öldürme eylemine fer'i katılma suçunu oluşturduğu açıklayacak hüküm kurmuştur.
Ceza Genet Kurulunun uyum gösteren içtihatlarına göre, bir kararın, direnme kararı olarak kabul edilebilrnesi için, bozmadan önce verilen kararla, direnrtıeye ilişkin kararın gerekçe ve sonuç yönünden aynı olması gerekrnektedir.
Bozmadan sonra yeni ve değişik gerekçeye, açıklamalara ve kanıtlara dayanılarak kunJlan bir karar, direnrne kararı niteliğinde olmayıp yeni bir karardır. Temyiz edilmesi halinde Özel Dairece denetlenmeyen bu yenı gerekçe ve açıklamaları içeren kararın Ceza Genel Kurulunda görüşülmesine yargılama yasasr elverişli değildir.
Bu itibarla, eylemli uyma niteliğindeki bu kararın, öncelikle Özel Dairece denetlenmesi gerektiğıne karar veritmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkemenin son uygulaması bozmaya eylemli uyma niteliğinde görüldüğünden temyiz incelemesinin Özel Dairesince yapılmasına, dosyamız Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, oybirliğiyle karar verildi.
yarx
</H4>