Konu: Hukuk dili
Mesajı Okuyun
Old 12-11-2011, 13:44   #6
eser_29

 
Varsayılan

Dil bir milletin bekası için gerekli en önemli şartlardandır.

Alıntı:
1950'li yıllarda TDK balkanlığı yapmış yine bir üstâd olan Prof.Dr.Tahsin Banguoğlu'nun Türk sosyolojisinin "üç Ziya"sından biri olan Ord.Prof.Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu'nun konuyla ilgili bir sitemini anlatmıştı..Fındıkoğlu'na göre Türkçe'mizi "sala koyup sele kaptırmışız"..Gerçekten de böyleydi ve hala böyle..Tarih-sel (tarihî),fizik-sel (fizikî),kimya-sal (kimyevî).."î" dururken dilimize ait olmayan bu "sel/sal"a ne olaki..

Alıntı:
Biz dili her yönüyle işleyen edebiyat sayesinde Dede Korkut’u, Ahmet Yesevi’yi, Yunus’u, Mevlana’yı, Pir Sultan Abdal’ı, Karacaoğlan’ı, Baki’yi, Süleyman Çelebi’yi, Mehmet Akif’i, Koca Sinan’ı, Dede Efendi’yi, Itrı’yi… ve tarihin ötesindeki nice şahsiyetleri; aynı zamanda yine edebiyat sayesinde geçmişten günümüze aktarılan kahramanlık şiirlerini, destanları, gazelleri, tarihi hikayeleri ve bunlar gibi pek çok şeyi öğreniyoruz.

Dil meselemiz, dünya üzerindeki varlığımızı, millet olan vasfımızı devam ettirebilmemiz ve diğer milletler yanındaki medeniyet yarışında bizde varız diyebilmemiz açısından hayati derecede önem arz eden bir unsur durumundadır.

...

Bugün konuştuğumuz dilin geçmişe nazaran söz dağarcığı da o kadar fakirleşti ki, adeta dumura uğradı. Küçüldü ve büzüldü. Bunun neticesinde düşüncelerimiz, gönüllerimiz, hayallerimiz, beyinlerimiz, fikir dünyamız ve kapasitemiz de küçüldü. Toplum olarak adeta zirveden dibe vurduk. Böyle giderse bir kabile dili kadar kelime kadrosuyla konuşacak, konuşamadığımız şekilde yazacak, yazdığımız şekilde düşünecek, düşünemediğimiz şekilde yabancılaşacağız. Bu durum farkında olmasak da kendi kendimizi reddetmeye kadar gidecek. İşte bu, millet olmayı reddetmektir.

Ünlü düşünür Wittgenstein: “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” demiş. Dünyasının sınırı dar olanlar kimi Türkçeleşmiş kelimelere takılıp kalacak ise yapacak çok fazla bir şey yok demektir.

Köken ile irtibatı kestirip atmak hele hele bir HUKUKÇU sıfatı olan insan için üzücü olsa gerektir. Bu vesile ile Nihad Sami BANARLI üstadın "Türkçe'nin Sırları" eserini tüm Hukukçulara tavsiye ederim.