Mesajı Okuyun
Old 31-07-2020, 04:21   #2
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Merhaba

Bence siz istinaf ve yargıtaya kararın bozulması için başvuru yapın. Bankanın alacağını temlik almışsınız yani bankanın halefi olmuşsunuz. Aşağıdaki karara göre davayı kazanmanız lazım.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO. 2012/16374
KARAR NO. 2013/8513
KARAR TARİHİ. 28.03.2013


> AİLE KONUTU ŞERHİ ( İpoteğin Fekki Talebi/Muvafakatnamedeki İmzanın Davacının Eşine Ait Olmadığı – Bankanın Bilgisi Olduğuna Dair Delil Bulunmadığı/Davanın Reddedileceği )

> İPOTEĞİN FEKKİ TALEBİ ( Muvafakatnamedeki İmzanın Davacının Eşine Ait Olmadığı – Bankanın Bilgisi Olduğuna Dair Delil Bulunmadığı/Davanın Reddedileceği )

> BANKANIN İYİNİYETİ (İpoteğin Fekki Talebi/Muvafakatnamedeki İmzanın Davacının Eşine Ait Olmadığı – Bankanın Bilgisi Olduğuna Dair Delil Bulunmadığı/Davanın Reddi Gereği )

> MUVAFAKATNAMEDEKİ İMZANIN EŞE AİT OLMAMASI (İpoteğin Fekki Talebi – Bankanın Bilgisi Olduğuna Dair Delil Bulunmadığı/Bankanın İyiniyetli Kabul Edileceği ) 4721/m.194, 1023

ÖZET : Davalı banka, konut üzerinde hak sahibi olan kocaya, ipotek tesisine, eşinin onay vermesi gerektiğini bildirmiş, hak sahibi olan koca da eşinin imzasını taşıyan muvafakatnameyi getirip banka yetkilisine vermiştir. Muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiş ise de, bu sahteliğin, davalı koca, kredi borçlusu veya banka yetkilisi tarafından ortaklaşa yapıldığına veya banka yetkilisinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacı bunun böyle olduğuna ilişkin bir delil getirmemiştir. Bu durumda banka iyi niyetlidir. Tapu kütüğünde konutun "aile konutu" olduğuna ilişkin bir şerh de olmadığına göre, bankanın kazanımı korunmalıdır. Davanın reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Türk Medeni Kanununun 194. maddesi, aile konutu üzerinde hak sahibi eşin konutla ilgili tasarruflarının geçerliliğini diğer eşin açık rızasına bağlamış, rızaya ilişkin beyanın şeklini göstermemiştir. Rızanın mutlaka resmi şekilde (tapu memuru veya noterde ) verilmesi gerektiğine ilişkin bir hüküm Yasa'da yoktur. Kaynak İsviçre öğretisinde rızaya ilişkin beyanın sözlü veya yazılı verilebileceği gibi, işlemin ne olduğu somut olarak belirtilmiş olması şartıyla işlemden önce, işlem sırasında veya işlemden sonra (yapılmış işleme onay verme şeklinde) verilebileceği kabul edilmektedir. Sözlü beyanın ispatta kolaylık sağlamak bakımından tutanağa geçirilmesi kuşkusuz uygun olur. Rıza beyanının geçerliliğinin, tasarruf işleminin tabi olduğu şekle bağlanması veya geçerlilik için onay belgesindeki imzanın noterce tasdik edilmiş olmasının aranması Yasada olmayan bir unsuru yasaya dahil etmek anlamına gelir. İpotek tesisine ilişkin işlemden önce tapu kütüğünde konutun "aile konutu" olduğunu gösteren bir şerh mevcut olmadığına göre, işlemi gerçekleştiren tapu sicil memurunun işlemi yapmaya yetkili olan hak sahibinden, eşinin işleme yazılı izninin istemesi de Tapu Sicili Tüzüğüne göre mümkün değildir. İşleme onay verildiğine ilişkin belgenin onay verenin kimliği görülerek resmi memur huzurunda alınması gerektiğine ilişkin de bir düzenleme bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre, davalı banka, konut üzerinde hak sahibi olan kocaya, ipotek tesisine, eşinin onay vermesi gerektiğini bildirmiş, hak sahibi olan koca da eşinin imzasını taşıyan muvafakatnameyi getirip banka yetkilisine vermiştir. Muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiş ise de, bu sahteliğin, davalı koca, kredi borçlusu veya banka yetkilisi tarafından ortaklaşa yapıldığına veya banka yetkilisinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacı bunun böyle olduğuna ilişkin bir delil getirmemiştir. Bu durumda banka iyi niyetlidir. Tapu kütüğünde konutun "aile konutu" olduğuna ilişkin bir şerh de olmadığına göre, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi gereğince bankanın kazanımı korunmalıdır. Davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.