Mesajı Okuyun
Old 19-01-2008, 23:47   #7
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın Zengin' in açıklamalarına katılıyorum. Aşağıdaki Yargıtay kararı da buna dikkat çekmekte zaten. Saygılarımla...


T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

Esas : 2002/5674
Karar : 2003/4850
Tarih : 06.05.2003



KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı asıl borçlu Yaşar Arslan´ın kredi borcuna kefil olduğu için Yerköy İcra Müdürlünün 1999/66 s. dosyasında aleyhine icra takibine girişildiğini, oysa sözleşmede limit belirli olmadığı için kefaletinin geçersiz olduğunu, adı geçen icra dosyasına 3.4.2001 gününde yatırdığı 3.796.000.000.-TL´nın kendisine iadesi gerektiğini ayrıca aynı yer icra müdürlüğünün 1999/49 s. dosyasında asıl borçlu sıfatı ile aleyhine icra takibi yapıldığını, bu takipde faize faiz yürütüldüğünü, faiz oranının kanuni olmadığını ileri sürmüş, 1999/66 s. icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, yatırdığı paranın 3.4.2001 gününden itibaren %225 faiz oranı ile davalıdan istirdadına, 1999/49 s. dosyada ise ana paranın 2.500.000.000.-TL olarak tespiti ile faizin kanuni faiz olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece 1999/66 s. icra dosyasının dayanağı olan kredi sözleşmesinin davacı tarafından kefil sıfatı ile imzalandığı, sözleşmede limit gösterilmediği için davacının sorumluluğun bulunmadığı kanaatine varılmış ve davacının bu dosyadan dolayı borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalıya ödediği 3.794.481.217.-TL´nin ödeme tarihi olan 3.4.2001 gününden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, 1999/49 s. dosyada davacı borcu kabul ettiği için menfi tesbit talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, Yerköy İcra Müdürlüğünün 1999/66 s. icra dosyasındaki alacağın dayanağı olan sözleşmeyi "garanti eden" sıfatı ile imzalamıştır. Bu halde uyuşmazlığın kefalet değil garanti sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Ancak, kredi sözleşmesi ve garanti sözleşmesinin içeriğinden garanti edilen edimin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Belirsizliğin garantisi olamayacağından davacının sorumluluğundan söz edilemez ise de, davacı, 12.2.1999 günlü mal beyanı dilekçesinde "Ödeme emrindeki borcu kabul ediyorum..." demiştir. Ayrıca 3.4.2001 gününde bakiye borcu için ödeme taahhüdünde bulunmuş, bu taahhüt ve alacaklı vekilinin taahhüdünün kabulü icra müdürlüğü tarafından zapta geçirilmiştir. Mahkemece davacının icra dosyasındaki bu beyanları dikkate alınmadan 1999/66 s. icra takibi bakımından davacı borçlunun menfi tesbit ve istirdat talebinin kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 6.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : Corpus Arşiv