ANKARA (ANKA)- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, eşiyle arasındaki kan uyuşmazlığı nedeniyle felçli bir çocuklarının olduğunu ve bundan sonra doğacak çocuklarının da felçli olabileceğini gerekçe gösteren kocanın açtığı başanma davasında kocayı haksız buldu. Ankara 2. Aile Mahkemesi'nin verdiği kararı boşanma kararını bozan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, davanın reddeilmesi gerektiğine hükmetti.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin verdiği emsal kararda "Eşler arasında kan uyuşmazlığının bulunması boşanma nedeni sayılamaz. Çünkü, herşeyden önce bugünki tıbbi imkanlar doğacak çocuğun geleceğini güven altına almaya elverişlidir" dedi.

"FELÇLİ ÇOCUĞA BAKAN EŞİNLE GURUR DUYMAN LAZIM"

Evliliğn tasa ve kıvancı paylaşmak için gerçekleştirildiğini hatırlatan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, verdiği emsal kararda şu görüşleri ifade etti: "Esasen evlilik tasa ve kıvanç paylaşımıdır. Aslında karı kocanın birbirine destek olması gerekirken, aksine eşin aşırı bir duyarlılık gösterecek kan uyuşmazlığını boşanma sebebi olarak ileri sürmesi kanunen korumaya değer bir mazaret sayılamaz. Doğmuş çocuğun felçli olduğuna bakılarak, ilerde doğacakların da aynı durumda olacakları endişesi ile de olsa kocanın cinsel ilişkiden çekinmesi, tasaları birlikte göğüslemek kuralına ters düşeceği kadar, kısırlığı boşanma sebebi olarak kabule de yol açar. Öte yandan, bu davranışı boşanma sebebi olarak ileri sürmek bir ölçüde iyi niyetle de bağdaşmaz. Kadının, kocasının yaşayış tarzına uyduramadığından bir gerçek payı mevcut olmakla beraber bu, felçli çocuğun bakımı ve özellikle onunla ilgilenmek gibi aslında kocanın kıvanç duyması gereken bir davranış olup, çocuğun babaya gönderilmesi olayı ise kocaya yuvayı dağıtma hakkı vermez."

Karısının, kendi yaşam tarzına uymadığını da iddia eden kocaya Yargıtay sert bir yanıt vererek, "Kadının çocuğa iyi baktığı ve bu yüzden kocasının sosyal yaşantısına kısmen iştirak edememek durumunda kaldığı bir gerçektir" dedi.