Mesajı Okuyun
Old 17-04-2006, 18:06   #3
Ramazan NARİN

 
Varsayılan

Sn. AKPUNAR,
Açıklamalarınız ve benim için düşünmüş-yazmış olmanızdan dahi, size öncelikle teşekkür ediyorum.Sizin mantığınızdaki bir hukukçu ile,daha önceki aktif ticari yaşamımda birlikte olabilseydim, belki bunları yaşamazdım.

Ben alacağımı alamamaktan değil,hukuka karşı, ALACAĞIM yok edildiğinden üzülüyorum.

Konuya geçmeden önce; son bölümde belirttiğiniz bir hukuk danışmanlığı ile ticareti sürdürmek fiilini kesinlikle kabul ediyorum. Ben, yıllarca memurluk yapmış bir kişi olarak belki de ticari mantaliteyi yakalayamadım. Bu eksikliğimi kabul ediyorum. Hatta bu hususta küçük oğlum (Ank.H.Tepe Nükleer Enj.Müh. de okuyor.) bana sık sık, çalıştırdığım muhasebecinin bir tecrübeli mali müşavir olmasını, çalıştığım avukatların yetkin ve profesyonel olması konusunda uyarılarda bulunmuştu. Fakat, olmadı...

Hukuki tespitlerinize katılıyorum.Karşı taraf eşyanın tabiatına uygun olarak TAKDİRİ DELİLE ve ŞAHİT DELİLLERİNE hep itiraz etti. Sadece yazılı delilin sunulabileceğini ileri sürdü.

Defter ve kayıtlar konusu, sizinde belirttiğiniz gibi, kabul edilmemiş ve defterlere kaydedilmemiş faturalar söz konusu olduğundan incelenemedi.

Yemin deliline gelince. Bu delili de kullandım. Fakat karşı tarafın veya vekilinin müdahalesi ile olduğunu sanıyorum, yemin borçlu şirketin bulunduğu ilçedeki talimat mahkemesinde yapıldı. Burada ilgi şirketin ve vekilinin üstün güç imtiyazları ve nüfuslarını cümle alem bilmektedir. Ben de artık öğrendiğimi kabul ediyorum...!

Biz, yeminde; söz konusu iş makinelerimizin kullanılıp-kullanılmadığının yemin altına alınmasını özellikle ve ısrarla defalarca yazılı olarak talep etmemize rağmen, talimat mahkemesinde gerçekleşen yeminde, (yemin metnini kim hazırlamış bilmiyorum) BORÇLU ŞİRKET YETKİLİSİ;

Defter ve kayıtlarında böylesine bir borcun bulunmadığına, hele böylesi miktarlı bir borçlarının olmadığına dair.... yemin etti.

Ben,mahkemede, bu sırada MAKİNELERİMİZİN KULLANILIP-KULLANILMADIĞINI, KULLANIM BEDELLERİNİN ÖDENİP ÖDENMEDİĞİNİN yemin altına alınmasını istediysem de, talimat mahkemesi, talimatla bağlı olduğunu ileri sürerek bu taleplerimizi red etti.

Bu, dava talebimizi karşılamayan YEMİN METNİ yüzünden, mahkeme dava talebimizi red etmek zorunda kaldı.

Vesselam...HUKUK ve üstün güçlerin manüplasyonları zafer kazandı ve HUKUK tecelli etti.

Benim merak ettiğim, atıfta bulunduğunuz HUMK'da bahsi geçen ispat yollarını başkaca nasıl bulabileceğimizdir. Basiretsiz olduğumuz, şuradan doğru. Yazılı SÖZLEŞME yapmadan, bu tür bir şekilde İŞ ve HİZMET üretmeyeceksiniz. İyi de, hayatın olağan koşullarına ne oldu? Herkesin, böylesi küçük işlerde bir A.Ş.' i ile yazılı sözleşme yapması mümkün müdür? A.Ş.' nin başka işi de yok ki, böylesi küçük hizmet alımlarında hep yazılı sözleşme mi yapacak? Ben bunu kabul etmiyorum.

Lütfen bir düşünün. Evinizin önünde bir çukuru kapatmak için YARIM saatliğine bir kepçe kirayacaksınız. KEPÇE sahibi, sizinle illa da yazılı sözleşme yapacak. Yok böyle bir şey...Yasaların bu anlayışı yüzünden insanlar birbirine olan güveni yitirdikleri gibi,herkes birbirine potansiyel ÜÇKAĞITÇI-DOLANDIRICI gözüyle mi bakacak? Bu mu dur, yasaların yüce TÜRK MİLLETİNİN fertlerine yüklediği misyon?

Mahkeme kararları Asla adil olmadığı gibi, hayatın olağan koşullarını hiçe sayarak, bizi meccane iş yapan ve borçlunun ileride inkar edebileceğini göremeyen, basiretsiz durumuna düşürmüştür. GÜVEN, suç olmuştur?

Ben herşeyden önce bir insanım. Makinelerimizi götürüp getiren ve orada kullanan da benim elemanımdır. Bu makinelerle ne iş yapılıp yapılmadığını mahkemeye araştırtıramadım. Mahkeme eğer, benim sunduğum iş yapılan geminin ne ile, kiminle tahliye edildiğine dair borçlu tarafın kayıtlarına girebilseydi veya isteseydi, ALACAĞIMIZ BAL GİBİ ortaya çıkacaktı. Hep sordum. Eğer makinelerimiz kullanılmamışsa, borçlu bu gemiiyi neyle ve kiminle boşattığını ispat etsin diye. Ama bu defa karşıma HUKUK dikildi. Sen, istediğin için, sen ispatlayacaksın. Onun, borcu olmadığına dair ispat etmesine gerek yoktur!

Neyse, sn.AKPULAT, Bu dünyanın bir de öbür tarafı var.Vicdanlar rahatsa, benim gibi idealist davrananların dahi yapabileceği bir şey yok. İhkak-ı hak ya bu dünyada, ya da öbür dünyada mutlaka tecelli edecektir.

Eğer bundan sonra işlerimi yeniden toparlayabilirsem; şimdi herkese önerdiğim gibi...

Ticaret için sadece sermaye, sadece çevre yeterli değil,

İYİ BİR AVUKAT,
İYİ BİR MALİ MÜŞAVİR gerekli,
ve,
Bunlar olmadan asla ticari hayata girmeyeceğim.

Belki olsa da artık girmeyeceğim gibi görünüyor...Saygılarımla.