Mesajı Okuyun
Old 14-07-2007, 13:21   #2
Av.Ersin VARGÜN

 
Varsayılan

Hadiseye, öncelikle savcının işlediği suçun mahiyeti açısından bakarsak : TCK'nın 257/2 maddesinde tanzim edilen ve Görevi Kötüye kullanma başlığı altında geçen "görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek kişilerin mağduriyetlerine ve kamunun zararına neden olan kişilerin altı aydan iki yıla kadar cezalandırılacağı" ifadesini görürüz.
Söz konusu olayda savcının görevini ihmal ettiği açık. Yukarıda bahsi geçen madde metninin hükümet gerekçesinde :" Bir kamu göreviyle görevlendirilen kişiler, bu kamu faaliyetinin yürütülmesi sırasında , görevinin gerekli kıldığı yükümlülüklere uygun hareket etmek zorundadırlar. Öyle ki; kamu faaliyetlerinin gerek eşitlik gerek liyakatlilik açısından adalet ilkelerine uygun yürütüldüğü hususunda toplumda hakim olan güvenin, inancın sarsılmaması gerekir."deniyor.Hükümet gerekçesi konuyu o kadar vazıh bir şekilde özetliyorki aslında, fazla söze hacet kalmıyor ama şunları da eklemeden geçemem;hukuk herkes içindir ve herkese eşit uygulanırsa hukuktur.
Yaşadığımız ülkede hangimiz harika koşullarda çalışıyor ki savcılar da bundan geri kalmış olsun. Hangi devlet dairesinde hangi memur veya hangi adliyede hangi katip veya hangi hastanede hangi doktor veya hangi şehirde hangi avukat dört başı mamur çalışma koşullarına sahip ki? Yargıtaya tavsiyem Görevi ihmal suçunu mevzuattan çıkarsın ya da mesleki kayırma mantığıyla hareket edip ve bunu da BM kriterleriyle süsleyip halkın adalet duygusuna halel getirmesin. Zira savcının çalışma ortamının yetersizliği beraate gerekçe teşkil ediyorsa bu ülkede bu suçu hiçbir kamu görevlisi işleyemez zaten.