Mesajı Okuyun
Old 27-08-2010, 15:11   #7
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın Ateşoğulları,

Bilindiği gibi usul hukukumuzda -zorunlu dava arkadaşı olmayan kişiler hariç- dahili dava yoluyla dava dışı kimseyi ıslah vb yolla davaya taraf olarak eklemek mümkün değildir.Yine, davanın asıl husumet sahibine ihbarı mümkünse de, ihbar olunan aleyhine hüküm kurulamaz.

Bu nedenle, yapılan incelemede davalının işleten sıfatını haiz olmadığı saptanırsa dava husumet nedeniyle reddedilecektir.Ne var ki, sizin davayı yasal karine gereği trafik sicilindeki kişiye karşı husumet yönelterek açmış olmanızda hiçbir kusurunuz bulunmamaktadır.Zira bu durum hayatın olağan akışına uygun ve yasal karine gereği olduğu gibi, davalı ile asıl husumet sahibi arasındaki kira sözleşmesini de bilmeniz mümkün değildir.
(Bkz: Aracın noter sözleşmesi ile satıldığınında davacı tarafından bilinememesine göre davacının davalı M. N.'a husumet yönelterek dava açmasında kusuru bulunmamaktadır. Sonuç olarak davacının davalı M. N.'a yargılama gideri ve ücreti vekalet ödemeye mahkum edilmesi doğru değildir.17 HD, 2006/3800 E.)

Bu itibarla yukarıdaki hususu da belirtmek suretiyle ilgili davadan feragat ederek, davanızı asıl işletene karşı açmalısınız. Yargılama gideri ve karşı vekalet ücreti ile ilgili aleyhe bir karar çıkarsa bu yönlerden kararı temyiz edersiniz.

Zamanaşımı açısından Sayın Karaca'nın görüşüne katılıyorum.
"Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar."