Mesajı Okuyun
Old 17-06-2006, 11:41   #6
fikirbay

 
Varsayılan ihbar doğrudan savcılığa yapılmıştı...

Sayın ielban,

Sunduğunuz detaylı bilgiler için minnet ve şükran duygularımı iletir, teşekkür ederim.

Şikayetin hangi makama yapıldığına dair, sorduğunuz sorunun cevabı "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"dır.

Benim hayret ve merak ettiğim konuda da budur.

Görevi kötüye kullanma, keyfi muamele, hakaret ve "zimmet" suçlarına ilişkin bir ihbar yapılmış olmasına rağmen, Savcılık tarafından konu "4483 kapsamında" ele alınmış ve "ön inceleme" istemiyle kuruma iletilerek, yazınızda vurguladığınız tüm aşamalar tek, tek geçilmiştir. Sonuç olarak tüm suçlardan "takipsizlik" çıkınca, itiraz üzerine, Danıştay 2. Dairesi'nden oy birliği ile "soruşturma izni verilmemesi kararının kaldırılması" kararı çıkmış ve dosya tekrar savcının önüne gelmiştir.

Savcının ikinci incelemesinde sadece "hakaret" suçundan "kamu davası" açılmış ve diğer suçlardan ikinci kez "ek takipsizlik" kararı verilmiştir.

Bunun üzerine, konu Adalet Bakanı'na sunulmuş ve "yazılı emir" ile "kanun yararına bozma" kararı Y.C.Başsavcılığı tarafından Yargıtay 5. Dairesi'ne iletilmiştir.

Yargıtay 5. Dairesi "iddiaların doğrulanamadığı" gerekçesi ile yazılı emri reddetmiştir.

Bunun üzerine işlemi yapan Başsavcı Adalet Bakanlığı'na şikayet edilmiş ve "işlem yapılmasına mahal yoktur" kararı gelince, bu karara karşı "iptal" davası açılmıştır.

İptal davasında savcının görevinde bir kusuru görülmediği gerekçesiyle ret çıkınca temyize gidilmiştir.

Olay halen bu aşamadadır.

Ancak, savcı 8 tanıktan birini bile dinlememiş ve kendiliğinden savcılığa ifade vermeye giden bir tanığı da "işlerinin yoğunluğu" gerekçesiyle dinlememiştir.

Tanıkları dinlemediği gibi, delilleri de toplamamıştır.

Zimmet suçunu belgeleyen iki banka dekontu var iken ve aynı yıl aynı suçun defalarca işlendiğini kanıtlayabilecek 70'ten fazla dekont mevcut olmasına rağmen, delilleri yurtdışından getirtmemiştir. Üstelik, 3638 kapsamındaki suçu 4483 kapsamında incelemiştir.

Hayret etmemek ve anlayabilmek mümkün müdür?

Kafamı kurcalayan sorunun püf noktası ise şudur:

Zimmet ihbarı karşısında, savcı suçun zimmet olup olmadığının tespitini kendisi yaparak 4483 kapsamına sokma yetkisini haiz midir? Yani, suçun gerçekten "zimmet" suçu olup olmadığının takdirini "kamu davası"nı açarak hakimine mi bırakmalıydı? Yoksa, kendi başına zimmet olmadığına karar verip 4483'e yönelme hakkı var mıydı? Zimmet ihbarı karşısında hiç araştırma inceleme yapmaksızın 3628 ile mi işe başlamalıydı? Yoksa, 4483 kapsamında ele alma hakkı var mıydı? Meselenin cevabını bulamadığım ince noktası budur...

Örneğin, savcı şu argümanı ileri süremez mi; zimmet ihbarı olmasına rağmen, ben, suçun zimmet olmadığına karar verdim ve suç zimmet olmayınca da 4483 kapsamında ön inceleme yapılmasını uygun gördüm. Yoksa, savcının bu noktada karar hakkı bulunmamakta ve olayı sonuna dek 3628 kapsamında incelemekle mi yükümlüdür?

Bence, sonuçları çok önemli olan, çok ince bir nokta bu...

Saygılar.