Mesajı Okuyun
Old 04-06-2007, 13:14   #12
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/1-120
K. 2004/96
T. 25.2.2004
• MEN'İ MÜDAHALE VE KAL DAVASI ( Jandarma Genel Komutanlığına Tahsisli Taşınmaza Davalının Kaçak Konut İnşa Etmek ve Bahçe Olarak Kullanmak Suretiyle Elatıldığı İleri Sürülerek Söz Konusu Davanın Açılması )
• ECRİMİSİL ( İşgal Tazminatı Hak Sahibinin Kötü Niyetli Zilyetten İsteyebileceği Bir Tazminat Olması ve Fuzuli İşgalin Kiraya Benzetilememesi Haksız Bir Eylem Sayılması Gerekmesi )
• HUKUKİ YARAR ( Haksız Eylemden Kaynaklanan Bir Alacağın Dava Edilmesinde Hukuksal Yararın Varlığının Tartışılamaması )
• DAVA HAKKI ( Herkes Meşru Vasıta ve Yollardan Faydalanmak Suretiyle Yargı Mercileri Önünde Davacı veya Davalı Olarak İddia ve Savunma Hakkına Sahip Olmasının Temel Haklardan Olması )
• FUZULİ ŞAGİL ( Ecrimisil Haksız İşgal Nedeniyle Tazminat Olarak Nitelendirilen Özel Bir Zarar Giderim Biçimi Olması Nedeniyle En Azı Kira Geliri Karşılığı Zarar Olması ve Fuzuli Şagilin Kusurunun Aranmaması )
• ECRİMİSİL İHBARNAMESİ ( 2886 Sayılı Yasa Gereğince İhbarname Düzenlenip Tebliği İşleminden Sonra İhbarnamenin İptali Ecri misil Gerekmemesi veya Fazla Talep Edildiği İddiasına Dayalı İşlem ve Davaların İdari Nitelikte Olması )
• HAKSIZ EYLEM ( Ecrimisil Haksız İşgal Nedeniyle Tazminat Olarak Nitelendirilen Özel Bir Zarar Giderim Biçimi Nedeniyle En Azı Kira Geliri Karşılığı Zarar Olması ve Haksız İşgalin Haksız Eylem Niteliğinde Olması )
2709/m.13,36
743/m.903
2886/m.75
2924/m.11,12
6831/m.2
ÖZET : Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında "...fuzuli işgalin kiraya benzetilemeyeceği; ...haksız bir eylem sayılması gerektiği ...bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği, ... Medeni Kanunun ( eski ) 908 inci maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu..." vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir.

Gerçekten de; 2886 Sayılı Yasa'nın 75.maddesine göre, Hazinece ecrimisili ihbarnamesinin düzenlenip tebliği işleminden sonra, ihbarnamenin iptali, ecrimisil gerekmediği, veya fazla talep edildiği iddiasına dayalı işlem ve davaların idari nitelikte bulunduğu çözüm yerinin idari yargı olduğu kuşkusuzdur. Uyuşmazlık Hazine tarafından ecrimisil ihbarnamesi gönderme yolu tercih edilmeden doğrudan doğruya Hazine yerini işgal eden kişiye karşı dava açılıp açılmayacağı noktasında yoğunlaştığı anlaşılmaktadır.

DAVA : Taraflar arasındaki "meni müdahale, kal ve tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Menderes Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.12.2002 gün ve 2002/54 E- 856 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 28.04.2003 gün ve 2003/4388-5057 sayılı ilamı ile; ( ...Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Dosya içeriğine, toplanan delillere göre; çekişmeli 3 parsel sayılı taşınmazın kayden Hazineye ait olup, Jandarmaya tahsisli bulunduğu, anılan yerin bir bölümünde davalıya ait korunması gerekmeyen yapı olduğu, binadan davacının subjektif yararlanma imkanı olmadığı, davalının levazımını alıp götürebileceği gözetilerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.

Ancak, davada ileri sürülen davalı eyleminin haksız fiil niteliğinde bulunduğu, ecrimisil isteğinin ise buna bağlı haksız işgal tazminatına dair olduğu gözetilerek eldeki davada incelenip hüküm altına alınması gerekirken, bu isteğin idari yargının görevinde olduğundan söz edilerek reddedilmesi doğru değildir. Davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı Hazine, 2385 ada, 3 parsel sayılı, Jandarma Genel Komutanlığına tahsisli taşınmaza davalının kaçak konut inşa etmek ve bahçe olarak kullanmak suretiyle elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne; ecrimisil isteğine ilişkin davada ise, 2886 Sayılı Yasanın 75. maddesi uyarınca, işin idari yargıyı ilgilendirdiğinden söz edilerek dilekçenin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında "...fuzuli işgalin kiraya benzetilemeyeceği; ...haksız bir eylem sayılması gerektiği...bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği, ... Medeni Kanunun ( eski ) 908 inci maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu..." vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır.

a ) Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar,

b ) Kullanmadan doğan olumlu zarar,

c ) Malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda ( olumsuz zarar ) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir.

Yüce Yargıtay'ın ilgili tüm Daireleri ve Yüksek Hukuk Genel Kurulu kararlarında, özetlenen bu ilkeleri esas almışlardır. Bu durumda ecrimisilin tahsili için genel mahkemede dava açılabileceğinde kuşku yoktur.

Eldeki davada Hazinenin davacı olması nedeniyle, olayın 01.01.1984 tarihinde yürürlüğe giren 2886 Sayılı "Devlet İhale Yasası" nın 75 inci maddesi açısından irdelenmesine gelince; anılan maddede aynen "Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan malların gerçek ve tüzel kişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden bu Kanunun 9. maddesindeki yerlerden "Ticaret Odası, Sanayi Odası, borsa veya bilirkişiler ) sorulmak suretiyle 13. maddede gösterilen komisyonca ( ilgili idare memurunun başkanlığında en az bir uzman veya maliye memuru ) takdir ve tespit edilerek ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilebilmesi için Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.

Ecrimisil fuzuli şagil tarafından ödenmez ise 6183 Sayılı "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur..." hükmü öngörülmüştür. Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.02.1989 tarih 2/1 sayılı ilke kararında da "...2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 75. maddesi uyarınca, tebliğ olunan ihbarname ile istenilen ecrimisil nedeniyle açılan davaların çözüm yerinin, ecrimisilin belirlenmesi ve işgalciden istenilmesi işlemlerinin idari niteliği itibariyle idari yargı yeri olduğu açıklanmıştır.

Olayın dava hakkı açısından incelenmesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında davacı Hazine'nin dava açamayacağı, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı ileri sürülmüş olup çoğunluk aşağıdaki gerekçe ile bu görüşe katılmamıştır.

Gerçekten de; 2886 Sayılı Yasa'nın 75.maddesine göre, Hazinece ecrimisili ihbarnamesinin düzenlenip tebliği işleminden sonra, ihbarnamenin iptali, ecrimisil gerekmediği, veya fazla talep edildiği iddiasına dayalı işlem ve davaların idari nitelikte bulunduğu çözüm yerinin idari yargı olduğu kuşkusuzdur. Uyuşmazlık Hazine tarafından ecrimisil ihbarnamesi gönderme yolu tercih edilmeden doğrudan doğruya Hazine yerini işgal eden kişiye karşı dava açılıp açılmayacağı noktasında yoğunlaştığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi dava hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir ( Anayasa m.36.1 ). Bu hak temel haklardandır. Yine T.C.Anayasası'nın 13.maddesi hükmünce ( Temel hak ve Hürriyetler, Devletin Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez Bütünlüğünün, Milli Egemenliğin, Cumhuriyetin, Mili Güvenliğin, Kamu Düzeninin, Genel Asayişin, Kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasa sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir. Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz. Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir ). Konu bir Temel hakkın kullanılması ile ilgilidir. 2886 Sayılı Yasasının 75 ve diğer maddelerinde, ecrimisili ihbarnamesinin tebliğinden önce veya 2886 Sayılı Yasanın hiç uygulanmadığı hallerde Genel Mahkemelerde ecrimisil davasının açılamayacağı konusunda Yasa ile konulmuş sınırlayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. O halde T.C.Anayasasının 36 ve 13.madde hükümleri de gözetildiğinde somut olayın özelliği itibariyle davacı Hazinenin dava hakkının bulunduğunun kabulü zorunludur.

Diğer taraftan 2886 Sayılı Yasanın 75 nci maddesi ile getirilen bu imkanın bir zorunluluk olarak yorumlanması doğru değildir. Hazinenin, ecrimisil isteyebilmesi için genel mahkemeye dava açma zorunda olmaması, bu konuda idari işlem düzenleme ve böylece sorunun idari yargıda çözümlenmesi zorunluluğu olarak düşünülmemelidir. Somut olayda sadece ecrimisil isteği yer almamış onun yanında, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğiyle birlikte haksız eylemden kaynaklanan bir tazminat istenmiştir. Hazine seçimlik hakkını kullanarak, idari bir karar almadan, idari bir işlem yapmadan, 75 inci maddede sözü edilen komisyonu oluşturmadan ihbarname ya da ihtarname düzenlemeden ve bunu şagile tebliğ etmeden kısaca, idari yargı yolunu tercih etmeden doğrudan doğruya genel mahkemede dava açmış ise, mahkeme gerekli araştırma ve soruşturmayı yaparak bir karar vermek zorundadır.

Esasen, Hazineyi bu olanaktan alıkoyan bir yasal hükümde bulunmamaktadır. Yasa koyucu başka türlü düşünseydi, 2886 Sayılı Yasanın 75. maddesinde, ecrimisilin genel yargı yolu ile takip ve dava edilemeyeceğini de düzenlerdi. Öte yandan, haksız eylemden kaynaklanan bir alacağın dava edilmesinde hukuksal yararın varlığı tartışılamaz bir gerçektir. Özellikle, elatmanın önlenmesi ve yıkım ya da başka bir dava ile birlikte ecrimisil istenmesi halinde, ecrimisille ilgili davayı idari yargıya göndermek; genel mahkemedeki davaları bekletici sorun saymak, ecrimisilin tahsilinin uzunca bir süre sürüncemede kalması sonucunu doğurur. Hazinenin hukuksal yararı ecrimisilin diğer isteklerle birlikte sonuca bağlanmasındadır. Hukuk Genel Kurulu da 2886 Sayılı Yasanın yürürlüğünden sonra intikal eden işlerde Hazinece beş yıllık süreye ilişkin olarak ecrimisil isteyebileceğini karar bağlamış, görev hususuna değinmemiştir ( H.G.K. 02.04.1986 tarih 1985/3-150 Esas 347 Karar ) ve ( H.G.K. 15.11.1985 tarih 1984/3-154 Esas 913 Karar ). Eldeki davada da idari anlamda alınmış bir karar, yapılmış bir idari işlem ya da eylem bulunmadığı gibi, komisyon da oluşturulmamıştır.

Öte yandan mahkemece, "...orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde ecrimisil istenemeyeceği..." gerekçe gösterilmiş ise de, sözü edilen 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesini değiştiren 22.05.1987 tarih ve 3373 Sayılı Yasada "Bu maddenin B bendi ile orman sınırları dışına çıkarılıp 2924 Sayılı Yasanın 11. ve 12.maddesi gereğince fiili durumlarına göre ifraz edilerek bedeli karşılığı satılacak yer, yapı ve tesisleri kullananlardan satış işlemleri tamamlanıncaya kadar ecrimisil alınmaz" yolundaki hükmün somut olayla bir ilgisi yoktur. Hazine, çıkarma işleminden sonraki dönem için ecrimisil istemekte olup, ifraz, satış ta söz konusu değildir.

Tüm bu nedenlerle, ecrimisil isteği yönünden de gerekli araştırma ve soruşturmanın yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Yerel mahkemece aynı yöne işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden ötürü HUMK.'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.02.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi.