Mesajı Okuyun
Old 29-07-2010, 14:32   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Ben Yargıtay'ın kökleşmiş görüşünün doğru olduğuna inanıyorum. Şöyle düşünelim:1- Çok üyeli bir yapı kooperatifi olsun. Binalar tamamlanmış hatta ferdileşme gerçekleşmiş olsun. Ancak bu kooperatifin ayrıca yapılmakta olan sosyal tesisleri olsun(Yüzme havuzu, Bar, Cafe vs). İşletme kooperatifine dönüşüp, gelir elde edeceğinden kooperatif üyeleri de bundan yararlanacaktır. Üyelerden birisi nakite sıkıştığı için, kendisi üzerine kayıtlı daireyi satmak istemektedir. Ancak, ileride karlı bir yatırım olacağın için, "kooperatif üyeliğini" devretmek istemeyebilir.

2- Başka bir kooperatif ise (misal 100 konutluk olsun), öngördüğü daire sayısından daha fazla konut imal etmiş olsun(Örneğin 110 adet). Bu 10 adet daire satıldığında, tüm ortaklara eşit olarak dağıtılacaktır. Bunu bilen üye, sadece kendine ait daireyi satıp, üyeliğini devretmeyebilir.

Bu gerekçelerle, Sayın Av.Engin ve Sayın avmurat'a katılıyorum.



Genel olarak görüşlerinize katılmaktayım. Ancak yanlış anlaşılmaya sebep olunmasın diye bir detayı açıklamak istiyorum. Kooperatiflerde "açık kapı ilkesi" uygulanmaktadır ama bu "ardına kadar açık kapı ilkesi" değildir. Misal, "Doktorlar Kooperatifine" sadece doktorların üye olacağı, ana sözleşmede belirtilmişse, biz üye olmak istersek, kabul edilmez.


Suat Bey,

Bahsettiğiniz durum zaten mevcut mevzuat ve Yargıtay uygulaması doğrultusunda olan ve kabul edilmiş olan bir durumdur.

Gerçek anlamda bir ortaklık olarak kurulan ve asıl amacı kanundaki tanımı gibi "ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklık..." şeklinde faaliyet göstermek şeklinde cereyan eden kooperatifler bakımından kuşkusuz bu sonuç doğrudur.

Ancak uygulamada ülkemizde kurulan yapı kooperatiflerinin üye sayısı kadar konut üretmekle yetindiği ve kanundaki tanımın dışında hareket ederek, taşınmazların bitmesi ile birlikte feshedildiği yahut faaliyetsiz bırakıldığı gerçeği karşısında, üye olan ve bu üyeliğe dayanak tek bir konutunu da satan ve fiilen kooperatifle bağlarını koparan taraf için adil olmayacağı düşüncesindeyim.