Mesajı Okuyun
Old 17-09-2006, 19:30   #7
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Forum sorusu sahibi Sayın ofgoler'in amacının, men-i müdahale davasını kazanmaktan çok, soruna kesin bir çözüm bulmak noktasında olduğuna dair şahsi yorumum; yine Sayın ofgoler'in verdiği bilgiler, mevcut durumdan rahatsızlığı, açılmış bulunan men-i müdahale davası yerine yeni bir dava açmayı düşünmesi, farklı çözüm yolu araması nedeniyle, ortalama bir insan mantığından hareketle amaçsal yorumdur. Elbette ki; ofgoler'in amacı daha farklı ve benim amaca dair yorumum yanlış olabilir ancak zaten verdiğim cevap da yorumuma sıkı sıkıya bağlı bir cevaptır ve yorumun doğruluğu ölçüsünde kullanım alanı bulacaktır.

Sözkonusu olayda tapu iptali ve tescil davasının mümkün olamayacağını düşünüyorum. Arsanın hisseli tapu olması ve imar mevzuatı nedeniyle yine kat mülkiyeti veya kat irtifakının da kurulamayacağı düşüncesindeyim.

Müşterek mülkiyette paydaşlardan her biri, her an izale-i şuyuu talep edebilir.
Bunun tek istisnası, münasip olmayan zamandır. Ancak payın değerli olması hiçbir zaman izale-i şuyu engeli olmadığı gib; değerlenecek olması gibi muğlak bir iddia da münasip olmayan zaman olarak değerlendirilebilir mi, düşünmek lazım. Dolayısıyla payın değerli olması hiçbir zaman izale-i şuyuun engeli değildir. Payınızın değerli olması nedeniyle siz izale-i şuyuu istemeseniz bile diğer paydaşın istemesine engel olamazsınız. Şikayete ve yıkıma rağmen o arsaya bina yapmaya çalışan bir diğer paydaş da bu özel durumunuzu dinlemeyecektir. Kaldı ki; bütünün içinde olup ancak bütüne şamil bir hissenin ayrıca değerli olmasından bahsedilemez. Yani sizin hisseniz kadar diğer paydaşın da hissesi değerli.

Ayrıca şikayet üzerine binanın belediyece yıkıldığından bahsedilmektedir. Öyleyse ruhsatsız yapı sözkonusudur. Ruhsatsız yapı da imar mevzuatına göre korunacak hukuki bir değer değildir. Bu halde muhdesat yok hükmündedir. Ne izale-i şuyuu ve ne de müdahalenin men'i davasında özellikli bir durumu yoktur esasen.

Paydaşlar arasında aynen taksim mümkün değilse müşterek mülkiyete konu şeyin satışı yoluyla ortaklık giderilir. Neden binanın ömrünü tamamlayıp-yıkılmasını bekleyelim. Kaldı ki imar mevzuatı gereği zaten kolaylıkla yıktırma imkanım da var.

"Benim rızam olmadan her tarafına payım oranında malik olduğum yere inşaat yapılmışsa tabi ki yıkılmasını talep ederim. Belki ben kendi payıma düşen kısma müstakil bir villa yapmak istiyorum" diyorsunuz ya bunun için öncelikle paydaşlar arasında rızaen veya fiilen olmazsa kazaen taksimi gerçekleştirmek zorundasınız. Arsanın diğer kısımları zaten işgal edilmiş ve kullanılıyor. Tamamı dolmuş ve sadece bir yer boş orası da iki paydaş arasında ihtilaflı. Bu durumda rızaen ve fiilen ve hatta kazaen taksimin olmayacağı aşikar. Geriye de sadece hatta sadece satış yoluyla izale-i şuyuu kalıyor.

Rızanızı almadan inşaat yapan kişi ile Anayasa ile mülkiyet hakkı koruma altına alınan diğer paydaş olarak siz aynı hukuki konumdasınız. Tüm söylemlerinizi aynen inşaatı yapan diğer paydaş da söyleyebilecektir.

Yineleyeyim tapu iptali ve tescilin olayda hiçbir şekilde olamayacağını düşünüyorum. Binayı yapan diğer paydaşa göre ne gibi bir üstünlüğünüz var ki; tapu iptali ve kendi adınıza tescil talep edebiliyor sunuz? O zaman sizinki iptal ile onun adına yazılsın. Kura mı çekilecek yani.

Müdahelenin men'i davası, zaten hukuken yok hükmünde olan ve kanun gereği yıkım masrafı da inşaatı yapana ait olan bir binayı durdurmak ve yıktırmak için gidilecek fuzuli bir yol gibi geliyor bana. Kaldı ki; mülkiyet hakkına müdahale eden sadece bu inşaatı yapan kişi değil. O parselin tapu kaydında adı geçen tüm herkes. Hisseli tapu olmasına ve parselasyon olmamasına rağmen hepsi bir yerine bina yapmış ve boş yer yok. Bu halde tüm parseldeki binaların yıkımını talep edip ve hepsini yıktırmanız da gerekecek. Çünkü diğer paydaş bunu da ileri sürebilir.

İzale-i şuyu davasında ruhsatsız muhdesat zaten göz önüne alınmayacak ve dahası tüm parsel üzerinden tüm paydaşlar ile dava görülecek olduğundan sorun tamamen halledilecek. Öyleyse sonuç olarak men'i müdahale davası ile de izale-i şuyu davasının sonucuna varmayı amaçlıyorsam ve ancak bunun için men-i müdahaleden sonra tekrar ya anlaşmak veya izale-i şuyu davası açmak zorundaysam (anlaşmak ya da çıplak arsayı taksim etmek diyorsunuz) bu davanın amacı ne ki?