Müvekkile ait kamyonla,karşı yönden gelen araç çarpışmış,araç içindeki baba ve 22 yaşındaki çocuk ölmüştür.Anne ve diğer dört kardeş,kardeşleri olan 22 yaşındaki çocuk için destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep etmektedirler.Baba ile ilgili bir talep yoktur.Çocuk ölmeden önce aileyle yaşamaktadır.
Yapılan araştırmada,ölen çocuğun babasının gerçek babası olduğu,babanın imam nikahlı üç eşi olduğu en son anne ile resmi nikahla evlendiği,ancak ilk eşlerden doğan çocukların bu annenin nüfusuna yazıldığı,bu annenin ise çocuğunun olmadığı anlaşılmıştır.Bu konuda pek çok tanık vardır.
Baba-çocuk ve hatta çocuğun gerçek annesi ölüdür.
Böyle bir davada,talepçilerin gerçek olmadığı,çocuğun başka anneden olup,destekçinin bu anne ve ölen baba olduğu,diğer kardeşlerin ise farklı annelerden olduğu,gerçek destekçi olabileceklerin de ölü bulunduğu,talepçilerin ise ölenin yardımını zaten almadıkları gibi itirazlarda bulunulacaktır.
Nüfus kayıtları ve gerekirse yapılacak DNA testleri,kemik incelemesi vs. vs. sonuç bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkacaktır.
Sorun şurada;
Bu davada önce nüfus kaydının gerçeği yansıtmaması sebebiyle iptali sorunu gündeme gelmeli midir?
Gelmeli ise,bu davanın davacısı müvekkil olamayacağından davada bir ön sorun olarak mı ele alınmalıdır?
Gelmemeli ise,var olan kaydın iptali olmaksızın geçersizliği yada gerçeği yansıtmadığı ileri sürülebilir mi ?
Dava hakkı aslen yardım alanlara tanındığından bu iddianın dinlenmesi gerektiğine ilişkin düşüncelerime katılıyor musunuz?Çünkü kanun mirasçı dememiş,"müteveffanın yardımından mahrum kalanlar " demiştir!
Üvey kardeşler aslen aynı evde dahi yaşamadığından ve çocuğun maddi ve manevi hiç bir desteği yoktur.Bu takdirde baba bir ana ayrı kardeşlerin yoksunluk talepleri olamayacağından diğer sorunlar önem arzetmektedir.
Saygılarımla.