Mesajı Okuyun
Old 25-10-2007, 19:14   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan


"İlk listedeki tanıkların ölmesi veya herhangi bir nedenle dinlenilmelerinin mümkün olamayacağının belgelendirilmesi halinde ikinci tanık listesi verilebileceği" hakkında bir yargıtay kararı ;
(av. gzm) ve ( Av. bozkara) yı doğruluyor.
Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/3243

K. 2000/3945

T. 9.5.2000

DAVA : Hasan Oluz ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Iğdır Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 02.02.2000 gün ve 66-55 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı 28 ve 32 parsellerin Hazine üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro beyannamesine göre; uyuşmazlık konusu 28 parsel Ermenilerden metruken Hazineye kalan yerlerden olması nedeniyle 03.09.1975 tarihinde, 32 parselde imar ve ihya yasağı nedeniyle 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Öntedbirler Kanunu hükümleri gözönünde tutularak aynı tarihte Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, 32 parselin Oruç isimli bir kişiye ait olduğunu, miras ve taksim ile oğlu Necatiye ve Necatininde satış ve devri ile kendisine, 28 parselin de Mehmet Sepenek isimli kişinin satış ve devri ile kendisine geçtiğini ileri sürerek Hazineye ait tapu kayıtlarının iptal ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece dinlenen tanıkların yaşı itibariyle 1955 tespit tarihinden önceki kazanmayı sağlayan zilyedliği bilebilecek durumda olmadıklarını, 28 parselin kısmi iktisabının mümkün bulunmadığı, 32 parselin ilk maliki Oruçtan miras ve taksim ile davacının satıcısı Necatiye geçtiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle her iki parsel hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar; 32 parselin Oruçun ölümünden sonra taksim ile oğlu Necatiye, Necatinin satış ve devri ile davacıya, 28 parselinde Mehmetin satış ve devri ile davacıya geçtiğini, tespit tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edildiğini bildirmişlerdir. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre her iki parselin tesbitlerinin 1955 yılında yapıldığı yolundaki mahkeme gerekçesi doğru değildir. Az yukarıda izah edildiği üzere tesbitler, 1975 yılında yapılmıştır. Diğer yönden 32 parselin Oruçun mirasçıları arasında yapılan taksim ile satıcısı Necatiye onun satış ve devri ile de davacıya geçtiği yerel bilirkişi, tanık sözleri ve dayanılan senetten anlaşılmaktadır. Diğer yönden 28 parselin kısmen iktisabının geçerli olmadığı yolundaki mahkemenin gerekçesi de Yasaya uygun değildir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15.maddesi hükmüne göre kısmi iktisap geçerlidir. Koşulları mevcut olduğu taktirde böyle bir yerin iptal ve tescili istenebilir. Açıklanan tüm bu nedenlerden ötürü mahkemenin her iki parsel bakımından benimsediği red gerekçesi Yasaya uygun düşmemektedir. Davacı, tanıklarını 09.06.1989 günlü liste ile mahkemeye sunduğu halde daha sonra her iki tanığın öldüğünden bahisle yeni liste vermiştir. HUMK.nun 274.maddesi hükmü uyarınca bir dava nedeni ile birden ziyade tanık listesi verilemez. Ancak, ilk listedeki tanıkların ölmesi veya herhangi bir nedenle dinlenilmelerinin mümkün olamayacağının belgelendirilmesi halinde ancak ikinci tanık listesi verilebilir. Ne var ki; Hazinece ikinci tanık listesinin verilmesine karşı konulmamış ve tanıkların öldüğü zımnen kabul edilmiş bulunduğuna göre bu yön bozma sebebi yapılmamıştır. Diğer yönden; 28 parsel hakkında düzenlenen teknik bilirkişinin krokisi ile kadastro ekiplerince düzenlenen pafta arasında taşınmazın geometrik şekli bakımından farklılık mevcuttur. Yukarıdan beri izah edilen sebep ve gerekçelere göre 32 parsel hakkındaki davanın kabulüne, 28 parselin davacı ve satıcısı tarafından tasarruf edilen ve krokisinde B harfi ile gösterilen bölümün ayırma tarihindeki imar mevzuatı engel olmadığı taktirde bu bölüm hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmiş olması Yasaya aykırıdır. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve 2.080.000.-lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.05.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.