Mesajı Okuyun
Old 17-09-2006, 23:45   #9
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. jeanne d'arc
Neticede mülkiyet hakkımı satış suretiyle kullanmak değil, fiilen taşınmazımı kullanmak şeklinde tasarruf etmek istiyorum. Taşınmazın ruhsatsız olması ihtimaline göre tabi ki ortaklığın giderilmesinde dikkate alınmayacaktır. Ancak karşı tarafında (her ne kadar iyi niyetli değil ve kazanma şansı olmasa da) temliken tescil talebi gündeme gelebilecektir. Söz konusu yer itibariyle payımızın yarısına tecavüz bulunduğunu düşünelim.

Alıntı:
3. Yararlanma, kullanma ve koruma
Madde 693 - Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir.
Uyuşmazlık halinde yararlanma ve kullanma şeklini hakim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir.
Paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir.

Burada hakim paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde bir karar da verebilecektir. Bir kısım dairelerin inşaat bedeli mukabilinde adımıza tescilini de isteyebiliriz. Aşağıdaki karar tam olarak buna ilişkin değilse de hakime tanınan ve özellikle "bölünmesi biçiminde de olabilir." cümlesinden hareketle bu şekilde bedeli mukabilinde bir kısım dairelerin adımıza tescilini talep etmemize engel bir durum yok diye düşünüyorum.


Alıntı:

**************
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI- ELATMANIN ÖNLENMESİ İSTEMİ- PAYLI TAŞINMAZLAR - HAKİMİN MÜDAHALE ZORUNLULUĞU
Karar Tarihi : 30.01.2006
Karar No : 516
Karar Yılı : 2006
Esas No : 11960
Esas Yılı : 2005
Daire No : 14
Daire : HD
**************
(4721 S. K. m. 688, 693, 695, 696, 697, 698, 699)
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve elatmanın önlenmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 17.10.2005 gün ve 2005/6921-9110 sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalılar Y vd. vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı kardeşi ile müşterek malik olduğu 42-43 parseller üzerine davalının rızası ile iyiniyetli olarak bina inşa ettiği halde davalının hissesi ile orantılı olmayacak şekilde kullanımı olduğunu belirterek TMK'nın 724. maddesi uyanca davalıya ait hissenin iptali ile adına tescilini ve bir milyar TL ( l000.00 YTL ) ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Birleşen davada ise davacı ÖD; dava konusu binanın, davacı M ile birlikte ve maliki oldukları 42-43 parseller ( özel parselasyona göre ) üzerine inşa edildiğini, bağımsız bölümleri paylaştıklarının buna rağmen davalının kendisine ait olan 5 ve 7 numaralı bağımsız bölümlere elattıklarını belirterek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davacı M ile birleşen dosyanın davalıları tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 17.10.2005 tarih 2005/6921 E. 2005/9110 K. Sayılı ilamı ile onanmıştır. Şimdi ise aynı taraflarca karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
1- Davacı MD'nin karar düzeltme isteğinde ileri sürdüğü yönler yerel mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya içeriği karşısında yerinde bulunmamış, temyiz istemi bu gerekçelerle karşılanarak onanmıştır. Davacı karar düzeltme dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar HUMK'un 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymadığından davacı M'nin karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
2- Elatmanın önlenmesi davasındaki davalıların karar düzeltme istemine gelince;
TMK'nın 683. maddesi hükmünce; bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde kullanma yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Dava konusu taşınmazda M'nin 248/16000, Ö'nün ise 180/16000 payı bulunmaktadır. Taşınmazdan üzerindeki bina suretiyle yararlanılmaktadır. Bina, zemindeki arza bağlı bulunduğundan ve burada taraflar paydaş olduklarından TMK'nın 688. maddesi uyarınca; paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. TMK'nın689. maddesince de paydaşlar kendi aralarında anlaşarak yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda düzenleme yapabilirler. Şayet tarafların bu şekilde yaptıkları yazılı bir yararlanma ve kullanma sözleşmeleri yoksa. yararlanma ve kullanmanın nasıl sürdürüleceğine ilişkin TMK'nın 693. maddesine bakmak gerekir.
Bilindiği üzere, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unda paylı mülkiyet, Yasa'nın 688 ile 700. maddelerinde düzenlenmiş. düzenlemede, genellikle 1926 tarihli önceki yasa hükümleri dikkate alınmış. 'Yönetim ve Tasarrufa" ilişkin bazı konularda açıklık sağlanmış. bu arada 693. madde ile de önceki yasadan farklı bir yasa hükmü getirilmiştir.
Sözü edilen maddede aynen "Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık halinde yararlanma ve kullanma şeklini hakim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir. Paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşlara temsilen sağlayabilir" ifadelerine yer verilmiştir. Önceki yasada bu maddeyi tam olarak karşılayan bir hüküm mevcut değildir. Özellikle. hükümet gerekçesinde değinildiği gibi, maddenin ikinci fıkrası ile paydaşlar arasında. paylı malı kullanma ve bu maldan yararlanma şekliyle ilgili olarak ortaya çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde hakimin yetkili olduğu; bu bölünmenin paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle bölünme biçiminde mümkün olacağı dile getirilmiştir.
Maddede hakime tanınan yetki, paylı malın yer itibariyle olduğu kadar. zaman bakımından da bölünebileceği esasına dayandırılmıştır.
Yasa'nın paylı mülkiyete ilişkin hükümleri bütün olarak incelendiğinde. 688. maddeden. 695. maddeye kadar, paylı taşınmazda yönetim, tasarruf, yararlanma. koruma. giderlere katılma ve bu konularda paydaşlarca verilen kararların etkisi düzenlenmiş. bu suretle paydaşların mülkiyet haklarını bir çekişmeye meydan vermeden. uyum ve düzen içerisinde kullanmaları amaçlanmıştır. Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde. sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma ( Md. 696. 697 ). nihayet paylı mülkiyetin sonra ermesi ( Md. 698-699 ) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu. öncelikle, zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş. paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır.
Yasa'nın bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır. ( Yargıtay 1.Hukuk Dairesi, 17.6.2004 tarih 2004/7170 E. 7389 K. )
Gerçekten de bir paydaşın paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmazda yararlanma ve kullanma, paydaşlardan her birinin diğerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde ve bu ölçü ile sınırlı olarak olanaklıdır.
Tarafların az yukarıda sözü edilen yararlanma ve kullanmayı belirleyici sözleşmeleri yoksa ve somut olayda olduğu gibi bu konuda uyuşmazlık bulunmakta ise yararlanma ve kullanma biçiminin hakim tarafında saptanması gerekir. Bu halde hakim paydaşlık ilişkisinin devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde paydaşların sicilden kaynaklanan haklarını ihlal etmeksizin diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde, somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlanın, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, tarafların ihtiyacı ve gerçeklerini gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek durumundadır.
Bunun için de mahkemece yapılması gereken iş; üzerinde zemin artı iki kat ile yedi bağımsız bölüm yapıldığı anlaşılan binada, kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kuruluncaya kadar paydaş olan kişilerin yararlanma ve kullanma haklanın yukarıdan beri sayılan ilkelere göre belirleyerek bir yararlanma ve kullanma projesi düzenlettirmek, taşınmaza elattığı ileri sürülen kişilerin hukuki durumların paydaşlarla olan ilişkilerine göre ortaya koymak, bu projeye göre hangi bağımsız bölümün hangi malike ait olacağını adalete uygun olarak saptadıktan sonra elatmanın önlenmesi hakkında sonucu doğrultusunda hüküm kurmak olmalıdır. Temyiz olunan mahkeme hükmünün açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekirken onandığı bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından hükmün karar düzeltme isteğinde bulunan davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ ? Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı MD.'nin karar düzeltme isteğinin reddine. YD. GD. ŞK. ve TK.'ın karar düzeltme isteklerinin 2. bentte sayılan nedenlerle kabulü ile Dairemizin 17.10.2005 tarih 2005/6912 E. 2005/9110 K. Sayılı kararının kaldırılarak Hükmün birleştirilen dava yönünden BOZULMASINA 30.1.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

Gerçi soru sahibinin bildirdiği olayda buna hiç gerek yoksa da ve müdahalenin men'i ve kal amaçlanan gayeye ulaşmada en uygun yol olsa da illa bir şeyler zorlanmak isteniyorsa buralardan zorlanabilir diyorum. Zira o inşaat orada durdukça biz mülkiyet hakkımızı istediğimiz gibi kullanamayacağız ve karşı taraf da fazladan bizim payımıza düşen arsayı da kullanmaya devam edecek. O bina ya yıkılacak ya da biz de binaya bir şekilde dahil olacağız. Niye hiç istemediğim halde arsa payımı karşı tarafın haksız tutumu nedeniyle satma yoluna gitmek durumunda olayım ki?