Mesajı Okuyun
Old 15-10-2009, 12:57   #258
Tuğba Sinem Özsaygılı

 
Varsayılan

Öncelikle herkese iyi günler diliyorum.

Okuduğum dokuz sayfada bir çok vakıf üniversitesinde okuyan arkadaşlarımızın okullarının arkasında durduğunu ve gururla temsil etmekten keyif aldığını gördüm.Bunun yanı sıra devlet üniversitesinde okuyan arkadaşlarımızda fırsat eşitsizliğinden , maddi imkansızlıklardan , üniversitelerinin eğitim kadrolarının vakıf üniversiteleri tarafından deyim yerindeyse çalındığından , soruların kendilerine zor vakıf üniversitelerindekilere kolay sorulduğundan , vakıf üniversitesinde tek ders sınavına kalan kişi olmadığından olsada bu tek ders sınavında mutlaka geçirildiğinden, okulun uzamadığından hatta ve hatta soruların ellerine 1 hafta önce verildiğinden , genelde 10 sayfalık notlara çalışıp inanılmaz yüksek notlarla dersleri verebildiklerinden bahsedilmiş durmuş ..

kimi devlet üniversitesinde okuyan arkadaşlarımız da hem ÖSS'nin saçma sapan bir sistem olduğunu kabul etmiş hem de ÖSS'ye verdiği emeğin hiç edildiğini söylemiştir.kişisel olarak devlet üniversitesinde okuyan bir arkadaşımın bu yaklaşımını anlayabiliyor ve saygı da duyuyorum , üstelik kimi zaman hak verdiğimde olmuyor değil . Ancak bir insanın kendi cümlesi içersinde sabahlara kadar test çözdüm , emek verdim , hayatım karardı , haftada bir belki dışarı çıkıyordum dedikten ve hemen sonrasında ÖSS gibi bir sınavın saçmalığını vurguladıktan sonra kalkıpta bu sınava göre yaratılmış bir sistemin sonuçlarına göre vakıf üniversitesinde okuyan arkadaşlarımızı yargıladıklarına inanamıyorum.

Dokuz sayfa boyunca atlanılmış bir konu var ki o daha da garip .
Vakıf üniversitesi isminin neden verildiği kısmını tamamen dışlamış yorumları görünce cidden şaşırıp kaldım . Bu üniversitelerde okuyan burslu öğrenciler de mi ÖSS 'ye çalışmadı ? Bu burslu öğrenciler sadece ve sadece vakıf üniversitesinde okuduğu için sizlerden daha az çaba sarf etmiş , sizlerden daha az çalışmış , hiç sabahlamamış , ekmek elden su gölgen yaşamış , çok zor dönemlerden geçmemiş , tabiri caiz ise sizlerden beynen ve pratik olarak daha mı zayıftır ? Neden seçmiştir bu yüksek puanı almış öğrenci vakıf üniversitesini ? Onca emeğini kalkıpta neden vakıf üniversitesinde okumak gibi bir önyargının altına atmıştır ? Çılgın mıdır ?

Hadi diyelim ki( bir lise son öğrencisi ) bu saçma sapan ÖSS sınavına girdiği dönemde kafası yerinde olmadığı , yeterli özeni göstermediği , hayatına şekil vericek detayları gözardı ettiği için kazanamadı sizin gibi bir devlet üniversitesini.. İçinde bulunduğunuz sisteminde var olan imkanlardan faydalanması siz " fırsat eşitliğinden " bahseden devlet üniversitesinde okuyan öğrencilerimiz ve mezunlarımız için neden garip geliyor ? Bu imkanı öğrenciye sistem veriyor aynı sistem sizi de senelerce hayatınız boyunca hiç bir zaman kullanmayacağınız bir dolu gereksiz bilgileri 3 saatlik sınav için öğrenmeye , dahası hayatınızın en güzel dönemini çile dolu zamanlarla doldurmanıza ve her zaman sıkıntılı günler olarak hatırlamanıza neden oluyor.

Hayatta bazı gerçekler vardır ki toplumda kimse eşit olarak doğmuyor. Bazı çocuklar daha şanslı elbetteki. Hukuk eğitimi alabilecek zekaya , çalışma azmine sahip olup ancak ÖSS 'yi kazanamadığı için ve bir vakıf üniversitesine girecek parası olmadığı için " istediği eğitimi " alamayan kişiler için üzülüyorum ben asıl .. Bu kişilerin sistemin içinde yok olmasına üzülüyorum. Hukuk okumak isteyen bu alana ilgi duyan bir öğrencinin aynı zamanda matematik , kimya , biyoloji , fizik , geometri gibi her biri ayrı bir umman olan konularda bilgi sahibi olmasını bekleyen sistem içinde bulunduğumuz için kendi adıma ve ülkem adına üzülüyorum. Hiç bir zaman fizikten hoşlanmadım , kimya derslerini sevmedim hala da sevmem , geometride şeklin neresinden çizgi çekiceğimi sorunun içindeki cevabı nasıl bulacağımıda çalışmama rağmen bir türlü öğrenemedim. Şimdi bir hukuk fakültesi mezunu olarak hiç çalışmasaydım da geometri öğrenmek için harcadığım zaman boşa gitmeseydi diyorum.. Bu dersleri sevmemek bana hukuk eğitimim boyunca hiç bir şey kaybettirmedi , bana göre sosyoloji okuyacak bir insanın aynı zamanda uzay geometrisini uzman şekilde bilmesi gerekmezdi . Mantığım her zaman bu bilgi karmaşasını ve çöplüğünü red etti.. Şimdi bu devlet üniversitesinde okuyan arkadaşlarım bu kadar uzun uzun anlattığım bu sistemin böyle olmadığını en az benim kadar aynı yollardan geçerek bilmiyor mu ? biliyor ..

Olayın kesinlikle kişisel olmadığını neden gözardı etmeyi tercih ediyoruz o zaman ?

Bir de bir arkadaşımız vakıf üniversitelerinden hakimlik ve savcılık sınavlarına girenlerin yazılı sınavları bile geçemediğinden bahsetmiş .. Bu vakıf üniversitelerinde okuyan öğrencilerin mezun olmalarının akabininde boşuna hakimlik ve savcılık sınavlarına girmemelerinin tembihlendiğini ve bu yüzden vakıf üniversitelerinden katılımların bu kadar az olduğunu biliyorlar mı ?
Bu öğüt bana tam 40 senedir bu mesleğe kendini adamış , devlet üniversitesi mezunu , Türkiye'nin çok başarılı avukatlarından biri tarafından verildi.. Genç ve hırslı olmam sebebiyle kendisine neden beni bu şekilde yargıladığını açıkca sorma fırsatım da oldu üstelik ..

Verilen cevap çok açık ve mantıklıydı .. " Yazılı sınavı geçseniz bile mülakat sonucunda size o ünvanı vermemeye karar vereceklerdir . Kurul bir vakıf üniversitesinde okuyan öğrencinin en alt bölgeden başlayarak , senelerce , az maaşla , bilmediği bir kültürde hakimlik yapabileceği görüşünde değildir .Kurul öncelikli olarak bölgeyi tanıyan , bilen , o şartlarda yaşamaya alışkın , daha çok memur ve devletin kendisine vereceği statü ile hayatını kurmaya ---- psikolojik ---- olarak da hazır olan ögrenciyi mülakatta öncelikli görüyor . "
Sanırım bu cevap sizlere ne demek istediğimi açıkca göstermiştir.

Başka bir karşılaştırma yaparak devlet üniversitesinde ki arkadaşlarımın içini kişisel olarak rahatlatmak istiyorum. Zira onlar kişisel olarak , kişilere yönelik yargılamalarıyla bazı sonuçlara varmışlar.
Hiç bir sınavıma soruları önceden bilerek girmedim.
Hiç bir sınavıma 10 sayfalık bir not üzerinden çalışmadım.
Hiç bir zaman devlet üniversitesinde okuyan arkadaşlarım gibi sınavlardan bir hafta sonra bütünlemelere girme şansım olmadı.
Hiç bir zaman bu bütünlemelerin " çan eğrisi " üzerinden değerlendirilmesi sebebiyle 20 puan alarak bir dersi verme şansım olmadı.
Hiç bir zaman sınav takviminde 2 sınav arasında 3-4 gün aram olmadı. 13 derste alsam 7 gün içersinde 13 tane sınava girmek zorunda kaldım .
Devlet üniversitelerinde de ders veren hiç bir hocam , vakıf üniversitesinde yaptığı sınavda öğrencilerine fırsat eşitsizliği yaratacak notlar vermedi.
4. sınıfa kadar hiç bir sınavda kanun açarak , kanundan faydalanarak ya da kendi tuttuğum notları sınava sokarak sınav geçmedim . Arkadaşlarımızın bahsettiği " hocam xxx vakıf üniversitesinde çok kolay sormuşsunuz , onlara sorduğunuzu biz pratik olarak çözüyoruz " gibi bir durum söz konusu olmadı. Çünkü bize göre de onlara yapılan sınav soruları daha kolaydı ( psikolojide ; sınav stresi altında olmadan sınav sorularına bakınca o sınavdan 100 alıcağını düşünen öğrenci) , bizde onlara yapılan sınavlardan pratik derste uygulama yapıyorduk.
Hiç bir arkadaşımın boş kağıt vererek , 2 soru yaparak bir dersten geçtiğini görmedim gözlemlemedim.
Adli tıp dersinden okulu 2 dönem uzayan arkadaşımda oldu , mazeret raporu kabul edilmediği için 4 finale giremeyip okulu uzatan da , tek ders sınavında geçemeyip bir sene daha uzatan da .. Bunların olmadığını iddia eden arkadaşlarımın ne kadar bilgisizce konuyu eleştirdiğinin kanıtı sanırım bunlar olmalı ..

Her öğrenci kendisini en iyi yetiştirebileceği okulda olmak ister , bir devlet üniversitesi öğrencisinin kendi ülkesinde , çoğu zaman aynı hocalardan ders alan bir vakıf üniversitesi öğrencisini küçük görmesi tıpkı bir Harward'lı hukuk öğrencisinin Türkiye devlet üniversitelerinde okuyan öğrenciyi küçük görmesine benzer. Neden ? Çünkü el elden üstündür .. Üstelik Türkiye'de bulunan üniversitelerin Dünya sıralamasındaki yerleri bellidir ..

Kendi sistemimiz içindeki boğulmalarımız sebebiyle kişisel olarak bir başkasını bu şekilde yargılamak bir hukukcuya yakışmaz. Kapalı bir görüşe sahip olduğunu gösterir. Hukuk hiç bir zaman 4 senelik bir eğitimle tamamlanmaz , mezuniyet sonsarı başarılı olmak isteyen , gerçekten hukukcu olmak isteyen insan her zaman , her gün , her ay ve yıl kendini sürekli olarak geliştirmek zorundadır. Güncel mevzuatı takip etmeli , tartışmalı , görüş bildirmeli ve her şeyden önce ülkesini sadece eleştirip köşeye çekilmeden değişim için çaba sarf etmelidir.
Benim gözümde sürekli şikayet eden , fırsat eşitsizliği diye bağırıp duran , maddi sebepleri bahane eden bir devlet üniversitesi öğrencisinin , vakıf üniversitelerinde gırgır yapıp baba parası yiyen öğrenciyle hiç bir farkı yoktur.
Çünkü ikiside aynı kapalı bilinçle , hayatlarının farklı alanlarında ve yerlerinde körleşmişlerdir. .

Herkese Başarılar..