Mesajı Okuyun
Old 17-09-2009, 09:40   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Serdar Ş
Müvekkili olduğumuz şirkete, spariş ettiğinden başka mallar gönderilmiştir.Müvekkil şirket elemanları malları teslim almış ve faturaları ticari defterlerine girmiştir.Faturalara 8 gün içinde itiraz etmemiştir.Arada sözleşme veya yazılı herhangi bir belge de yok.

Müvekkil şirket iade faturası düzenlemiş ve karşı tarafa tebliğ etmiştir.Karşı taraf da iade faturasına 8 gün içinde itiraz etmemiştir.

Bu aşamada karşı tarafın iade faturasına süresinde itiraz etmemesi bizim lehimize hak doğurur mu? Biz elimizdeki malları tevdi mahalli tayini yaptırarak asıl fatura konusu borcumuzdan kurtulabilir miyiz?Yargıtay kararları olan varsa ve eklerlerse memnuz oluruz

Sayın meslektaşım,

Her ne kadar TTK23. maddede iade faturaları hakkında bir açıklama bulunmuyor olsa da, aşağıya aktaracağım genel hukuk kuralları dairesinde sorununuza çözüm bulmak mümkün olabilir düşüncesindeyim. Şöyle ki:

Sözleşme konusu olan siparişiniz dışında -hataen veya kasten- başka bir malın teslim edilmesi BK.96. madde kapsamında değerlendirilebilecek bir -kötü ifa- halidir. Alacaklı, kötü ifa nedeniyle BK. 96 temelinde zararının tazminini isteyebilir. Ancak borcun ifası kötü de olsa yerine getirildiğinden, (BK.194 vd. maddelerde düzenlenen ayıp hükümleri ayrık kalmak üzere), satılanın iadesi teknik olarak mümkün değildir. Siz zararınızın tazminini talep edebilirsiniz. Bu itibarla iade faturası kesilmesi hususunun malın geriye iade yoluyla teslim edilememesini tanzim eden BK.96 madde hükmü çerçevesinde mümkün olamayacağını düşünüyorum. Diğer yandan karşı taraf satıcı borcunu kötü de olsa ifa etmek suretiyle temerrüde de düşmediğinden ve esasen kötü ifa halinde akitten rücu edebilme imkanı Borçlar kanununda açıkça tanzim de edilmemiş bulunduğundan akitten rücu ederek malın iadesinin de mümkün olamayacağını düşünüyorum.

Bu hususta Doktrinde (SCHWARZ,E.Mardin'e Armağan, s.786-787; Aral, age.; s.205-206,) Borçlar kanununda hüküm bulunmadığı halde kötü ifa çerçevesinde de, alacaklıya, kötü ifa sebebiyle sözleşmeden dönme (rücu) imkanı tanınmalıdır düşüncesindedir.Bu konuda SCHWARZ, MK.2 deki dürüstlük kuralı esası gözetilerek "bir tarafın akde aykırı bir harekette bulunduğu bütün hallerde, bu aykırılık sebebiyle, diğer tarafın akdi idame ettirmemekte haklı bulunduğu veya akdin idamesinde kendisinin menfaati kalmadığı hallerde, akit vaziyete göre makable şamil olarak fesih veyahut ati için feshi ihbar suretiyle tek taraflı bozma hakkına haizdir." demektedir.

Her ne kadar Borçlar kanununun fesih ve dönme hükümlerinde temerrüt şartı aranmakta ise de, SCHWARZ'ın MK.2 de yer alan dürüstlük kuralına dayanarak iade hakkı tanınması yolundaki görüşü de mantıklı ve kanaatimce adildir. Fakat Yargıtay'ın bu yönde bir kabulü söz konusu değildir.


Tüm bu nedenlerle;

Kötü ifa halinde BK.nın 96. maddesi temelinde zarar ziyan isteyebileceğinizi ancak karşı taraf kabul etmedikçe malı iade edemeyeceğinizi, bu itibarla da, malın iadesi söz konusu edilmedikçe iade faturasının da akla gelemeyeceği gerçeği karşısında, iade faturası tanzim edilse ve bu faturaya da süresinde itiraz edilmemiş bulunsa dahi, mal bizatihi satıcının rızasıyla kendisine teslim edilmedikçe faturaya itiraz etmemenin sonuçlarının kendiliğinden doğamayacağı kanaatindeyim.