Mesajı Okuyun
Old 02-12-2007, 17:07   #4
ali ekmekçi

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
On dördüncü Hukuk Dairesi
E: 2003/8686
K: 2004/1141
T: 24.2.2004

İNANÇ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL
İNANÇ SÖZLEŞMESİNİN KANITLANMASI

ÖZET: İnanç sözleşmeleri ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Yazılı delil bulunmamakla birlikte yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin var olması halinde, inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Bunların hiç birinin olmaması durumunda, davacı taraf delilleri arasında yemine de dayanmışsa, mahkemece, davalıya yemın teklifine hakkı olduğu davacı tarafa hatırlatılmalıdır .
(YİBK.,5.2.1947 tarih ve 20/6 s.)

Davacılarvekili tarafından, davalı aleyhine 22.10.2001 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 16.9.200 3 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesidavacılar vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanç gösterilene bir hakkın kullanılmasında davranışlarını, inanç gösterenin tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla, inanç gösterilen kişi, inanç gösteren namına yapılacak bir işlemden sonra, taşınmazın mülkiyetini ona yani inanç gösterene geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.

İnanç sözleşmeleri anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan belge olmalıdır. Böyle bir belgenin bulunmaması halinde en azından olayın tamamının ispatına yeterli olmamakla birlikte bunun vuukuna delalet edebilecek ve karşı taraf elinden çıkmış yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin söz konusu olması halinde, inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanması mümkün olabilir.

Bunların hiçbirinin olmaması durumunda, davacı taraf delilleri arasında yemine de dayanmışsa, mahkemece davalıya yemin teklifine hakkı olduğu hatırlatılması gerekir.

Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;

Davacılar; dava konusu taşınmazların ve aracın elde ettikleri ortak kazançla alındığını, ancak tapunun geleneksel nedenlerle, aile büyüğüolan davalı adına oluşturduğunu ileri sürerek taşınmazlar ve araçda kendi payları oranında davalı payının iptali ile adlarına ,tescilini talep etmişlerdir.

Davalı, dava konusu taşınmazlar ve aracı kendi kazancı ile edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, inanç sözleşmesi ve adi ortaklık ilişkisinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacılar temyiz etmiştir.

Davacılar, taşınmazlar ve aracın ortak kazançla alındığını, kendi paylarının adlarına devredileceği inancı ile aile büyükleri davalı adına tescil edildiğini ileri sürmüş iseler de; yukarıda açıklandığı gibi, karşı taraf elinden çıkmış yazılı bir belge sunamamışlardır. Ancak, dava dilekçesi ve delil listesinde, yemin deliline de dayanmışlardır.

Mahkemece, davacıların yemin deliline de dayandıkları gözetilerek, yemin delilinin hatırlatılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir.

S o n u ç : Yukarıda yazılı nedenlerle, davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 375.000.000 lira duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 24.2.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.