Mesajı Okuyun
Old 02-10-2006, 12:55   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Muris muvazaasının kabulündeki temel kural , tapulu taşınmazlar yönünden resmi sözleşmenin tarafların iradesine uygun olmaması , gizli bağış gözleşmesinin ise şekil koşullarına uyulmamasından dolayı geçersiz sayılması gerekliliği kuralıdır .

Tapulu taşınmazların devir ve temlikleri resmi şekle tabidir (TMK 706 BK. 213, Tapu K. 26 ) Kadastro Yasasının 13/B. Bu ana kurala ayrık bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre kayıt sahibinin kadastro sırasında kadastro teknisyeni huzurunda verdiği muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil isteme beyanı olarak görülmüştür.

Yargıtay 1.HD ve HGK. Eskiden beri verdiği kararlarında bu ilkeden giderek "Kadastro tespiti sırasında miras bırakanın bu şekildeki beyanı gizli bağış sözleşmesinin resmi şekil koşulunu tamamladığından , muris muvazaasına dayalı olarak iptal ve tesçil isteme olanağının bulunmadığı , koşulları varsa tenkis istenebileceği vurgulanmıştır. Nitekim soruda geçen (1) numaralı karar ile Sayın Doğanel'insunduğu HGK. Kararında bu kurala değinilmektedir.

Soruda geçen 2 numaralı karardaki olay ise farklıdır. Bu ikinci olayda , kayıt malikinin teknisyen huzurunda verdiği muvafakat bildirimi yoktur. "Tutanak kayıt maliki adına düzenlendikten sonra . birlik merkezinde imza sırasında muhtar ve bilirkişilerin ek beyanına dayalı olarak tutanağa ilave yapılmış ve kayıt malikinin bu mülkiyet değiştirilmesi işlemine katıldığı da tespit edilememiştir. " Bu nedenle oluşturulan bu sicil “yolsuz tesçil” olarak kabul edilmiştir. İkinci kararda birincisinde olduğu gibi resmi şekil yerine geçen bir işlem mevcut değildir. Yargıtay Miras bırakan bu yolsuz işlemi bildiği halde itiraz etmeyerek diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacını gerçekleştirmiş olabileceği cihetle ve kanıtlanması kuşuluyla böyle bir davranışa konu olan işlemlerin de muvazaa hukuksal nedeniyle illetli olduğunun kabulü gerektiğine hükmetmiştir.

Ortada , kanıma göre, birbiri ile çelişen iki karar mevcut değildir. Her iki kararın kendine özgü koşulları ayrıdır. Her iki karar 1.HD.sinin ilkelerine uymaktadır. Esasen 1.HD. Yargıtayın en istikrarlı dairelerinden biridir. Kararları ilkelidir. Genelde gerekçelidir. Birbiri ile uyumludur. Örnek olarak verilen bu iki kararda dairenin bu özelliklerine ve ilkelerine uygun kararlardır...Diye düşünüyorum.

Saygılarımla.