Mesajı Okuyun
Old 06-01-2009, 12:28   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Elvann

Aşağıdaki içtihat tapu gösterilen bedelin önalım bedeli olark kabul edilemiyeceği şeklinde yazılmış olsa da bunun hataen yazılmış olduğunu düşünüyorum. İçeriğini okursanız, 2007 tarihli bu HGK kararı hala eski içtihat doğrultusunda devam ettiğini göstermektedir.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/6-180
K. 2007/174
T. 28.3.2007
• ÖNALIM BEDELİ ( Keşif Sonucu Düzenlenen Bilirkişi Raporları Önalım Bedelinin Tayininde Tek Başına Yeterli Delil Olamayacağı - Tapuda Yazılı Satış Bedelinin Önalım Bedeli Olduğu Kabul Edilemeyeceği )
• ÖNALIM DAVASI ( Adli Yazılı Belge Niteliğindeki “Tarla Satış Sözleşmesinin” Tapu Kaydı ve Akit Tablosu Gibi Resmi Belgelerle Eşdeğerde Olduğu Kabul Edilemeyeceği - Tapuda Yazılı Satış Bedelinin Önalım Bedeli Olduğunun Kabul Edilemeyeceği )
• TAPUDA YAZILI OLAN SATIŞ BEDELİ ( Önalım Bedeli Olduğunun Kabul Edilemeyeceği )
• SATIŞ BEDELİNİN SAPTANMASI ( Adli Yazılı Belge Niteliğindeki “Tarla Satış Sözleşmesinin” Tapu Kaydı ve Akit Tablosu Gibi Resmi Belgelerle Eşdeğerde Olduğu Kabul Edilemeyeceği )
4721/m.732,734
ÖZET : Dava, önalım hakkının kullanılmasına ilişkindir. Keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporları önalım bedelinin tayininde tek başına yeterli delil olamaz. Adli yazılı belge niteliğindeki “tarla satış sözleşmesinin” tapu kaydı ve akit tablosu gibi resmi belgelerle eşdeğerde olduğu da kabul edilemez. Bu nedenle tapuda yazılı satış bedelinin önalım bedeli olduğu kabul edilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki "Önalım Hakkına Dayalı Tapu İptali ve Tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Büyükçekmece Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.06.2004 gün ve2004/780-615 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19,09.2005 gün ve2005/6936-8303 sayılı ilamı ile;

( ... Dava, önalım hakkının kullanılmasına ilişkindir. Mahkeme davanın reddine karar vermiş ve hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu andadoğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.

Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilensatış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraşarın toplamından ibarettir.

Olayımıza gelince; dava konusu pay 24.01.2003 tarihinde ZÖ tarafından 17.600.000.000 TL bedelle davalı S.Ç.'ye satılmış, davacı bu payın iptali ile adına tescilini süresinde açtığı bu dava ile istemiştir. Davalı, davakonusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini, satış bedelinin de tapuda masraf az olsun diye düşük gösterildiğini, gerçek satış bedelinin Seksen milyarlira olduğunu, "satış sözleşmesi" başlıklı yazılı bir belge vererek bu belgede de 80 milyara satış yapıldığının yazılı bulunduğunu belirterek davanınreddini savunmuştur.

Mahkemece mahallinde üç kişilik bilirkişi heyeti ile yapılan keşif sonucu düzenlenen raporda payın dava tarihindeki değerinin 100.440.000.000 TL olduğu belirtilmiş, adi yazılı bir belge niteliğinde bulunan "tarla satış sözleşmesi"ndeki miktara itibar edilerek davacının onalım bedeli olarak bu bedeli ödemesine karar verilmiş ise de davacı kabul etmemiştir.

Keşif sırasında dinlenen tanıklar satış bedeli hakkında beyanda bulunmamışlardır. Keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporları, onalım bedelinin tayininde tek başına yeterli delil teşkil etmez. Mahkemece kabul gören"tarla satış sözleşmesi", adi yazılı bir belge olup, tapu kaydı ve akit tablosu gibi resmi yazılı bir belgeye karşı aynı değerde kabul edilemeyeceğinden,tapuda yazılı satış bedelinin onalım bedeli olarak kabulü ile davacıya bu bedeli ödemesi için süre tanınması gerekirken, yazılı şekilde davanınreddi hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmakgerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyizpeşin harcının geri verilmesine, 28.03.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.