Mesajı Okuyun
Old 17-02-2008, 19:18   #6
AV.TAMEL

 
Varsayılan

Bir Sen Kaldın Her Şeyden Geriye

Korkunun belki…
Kim bilir, belki de yalan sevgilerin vurup geçtiği gönlümün buruk, mağrur ve hüzünlü birer el yazısıydı şiirlerim.
Sevmenin çok ötesindeydim, delikanlı sevdaların gerisinde. Mutlu olmak acıtıyordu yüreğimi, bin sevdim; öyle sandım, bir ağladım…
Hatalarım oldu, benliğimle çeliştiğim, ah bir geriye dönebilsem dediğim, çok sevda yaşadım, yaşadım sandım, yalanları, sahteleri doldurdum hep kalbimin en derin yerine. İstemediğim, istemediğin şeyler yaşadım vaktiyle… İşte bugün bu yüzden karşına çıkıp haykıramayışım, işte bugün bu yüzden böyle uzak duruşum, ve işte bu yüzden böylesine çaresiz oluşum…
Umutsuz düşler gördüm hep, hayallerimin esas oğlanı yaptım seni, gönül gözümde doğdun, koştun, gezindin durdun… Kimi zaman çocuktun, kimi zaman büyüttüm, kimi zaman yanağımı okşadın, ağladın, güldün… Bir tek suretini değiştiremedim, tüm gerçekliğinle, tüm sahteliğinle hep karşımdaydın öylece.
Ve ben hep durdum ve seni izledim bir kenarda,
Öylesine sessizce, kendi halinde…
Kitaplar arasında mektupların dolaştığı, bakışmalarla geçen iki liseli gencin gizli saklı öyküsü değildi bu. Büyümüştük artık, yirmi ikimdeydim, ömrümün çocuk değil, en delikanlı, en heyecanlı yıllarındaydım. Yalanları silmiştim, sahte bakışlara, gizli sevişmelere yer yoktu hayatımda. Alabildiğine yaşıyor, alabildiğine seviyordum.
Seni memleketim gibi, yattığım yatak gibi, verdiğim kavgam gibi, sevdam gibi sevdim…
Mutluluğun ete kemiğe bürünmüş hali,
Sevginin boylu boyunca uzandığı o büyük vadi.
Anlamadın… Anlaşılamadım…
Ve bugün hala, her şeye rağmen küçük bir serçe sol yanımda çırpınıyorsa, ayakta isem, hala türküler dinleyip hüzünleniyorsam, penceremden içeri pervasızca süzülen rüzgar beni titretiyorsa ve bu gecenin sabaha çalan alaca karanlığında hayatın tüm kötülüklerine, kırılmışlığına, aldanışlarına ve umutsuz sevgilere inat gülümseyebiliyorsam bil ki karşımdaki boş sandalyede oturmuş bana bakıyorsun, bil ki elini uzattığında bana uzanabileceksin… Ve artık biliyorum ki elimi uzattığımda sen olmayacaksın…

( On dört şubatı ‘’sevgililer günü bir Hıristiyanlık adetidir’’ diyenlere inat o günün mutluluğunu, heyecanını yaşamayı bilen, aşkın, sevginin dini, zamanı ve mekanı olmadığını düşünenlere…)