Mesajı Okuyun
Old 04-03-2004, 20:29   #9
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Yeni Fikir

Sayın Bir Dost,

Meraklı ve okuduğu konuya farklı bir açıdan yaklaşarak tartışma ortamı yaratan öğrenci arkadaşımızın sorusu gerçekten ilginç.

İlk bakışta kanundan yola çıkarak ve genel bir hukuk ilkesinden de destek alarak evlendirme memurunun kendi nikahını kıyamayacağını yazmıştım.Biraz daha beyin jimnastiği yaptım, yazmış olduğunuz karşı görüşleri değerlendirdim .

MK 137, 138, 141 ve 142 Maddeler, Evlendirme Yön. Md.15,23 ve 24 ve ilk mesajımdaki "karar veren merci-itiraz eden merci olamaz" genel hukuk prensibi çerçevesinde vardığım sonuç aynı oldu.Yönetmeliğin 23. maddesi "memur evlenme manilerinden birinin dahi olduğunu tespit ederse evlenme yapmayı reddeder ve bu hususu gerekçeli ve yazılı olarak taraflara tebliğ eder diyor.Bir diğer maddede evlendirme başvurusu sözlü de yapılabilir hükmü var.Burada tebligat ve sözlü beyanın kime yapılabileceği akla geliyor.
Dahası memura bu yetki verilirse, örneğin geliniyle evlenmesi yasak olan memurun (köylerde muhtarlar) bu evlenme manisini yoksayıp kanuna aykırı bir evlilik yapabilmesi mümkün.3.kişinin veya savcılığın itiraz hak ve yetkisi olsa da bu olasılık memurun kendi nikahını kıyabilmesine geçerlik kazandıramaz diye düşünüyorum.Bir diğer dayanak noktası da temelini TCK. 237 Md. bulan "kanuni şartlara aykırı olarak evlendirme belgesi verilmesi yasağı" oluşturuyor.
MK 155 de, butlanı gerektirmeyen durumlardan şekil eksikliğinde evlendirmenin memur önünde(huzurunda) yapılmaması haricindeki sebepler butlana sebebiyet vermez demekte.Ama zaten kendi nikahını kıymak probleminde, "memurun huzuru" şartının mevcut olmadığı iddiası var .Yani mutlak butlan durumu sözkonusu.Aradan süre geçmiş çocuklar doğmuş ama bu evlilik geçersiz mi sayılacak? Aile hukukundaki mutlak butlan sonucu evlilik geriye etkili olmadan sona eriyor.Bu sebeple böyle bir mağduriyet de olmayacaktır.


Saygılar Sunarım