Mesajı Okuyun
Old 09-11-2006, 10:27   #5
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan çocuk yargılaması yargıtay kararı

T.C. YARGITAY
4.Ceza Dairesi
E:2003/16610
K:2005/1181
T:21.02.2005

• ÇOCUK YARGILAMASI
• CEZANIN BİREYSELLEŞTİRİLMESİ
• ERTELEME
• ÇOCUĞUN YARARI İLKESİ


ÖZET : Mahkemeler, idari makamlar, yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocukların yararı temel ilkedir. Faaliyetlerinde küçük sanıkların yararını temel almak zorunda olan mahkemeler, cezanın bireyselleştirilmesi uygulamalarında da anılan ilkeyi göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmalıdırlar. Bu nedenle ertelemenin cezanın bireyselleştirme aracı olduğu ve uygulamasının isteğe bağlı olmadığı nazara alınmalıdır.
(2253 s. Kanun m. 20, 25, 38)
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; toplumların geleceği ve teminatı olan çocukların sahip oldukları önemi dikkate alan 10.12.1998 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 25. maddesinin 1. paragrafında, çocukların özel ihtimam ve yardım görme hakkına sahip olduğu, yine 14.09.1990 tarihinde imzalanan ve 09.12.1994 tarih ve 4058 Sayılı Yasa ile onaylanması uygun bulunarak T.C. Anayasası'nın 90. maddesi uyarınca iç hukukumuza dahil olan ve 1. maddesiyle, on sekiz yaşına kadar her insanı çocuk sayan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 3. maddesinin 1. paragrafı da "Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun yaran temel düşüncedir" hükmünü kabul etmiştir.
Hızla gelişen toplum hayatının ortaya çıkardığı çocuk suçluluğunu önleme amacıyla kanun koyucu 2253 Sayılı Yasa ile sayılan sınırlı da olsa çocuk mahkemelerini kurmuş, sözü edilen yasanın 20. maddesinin 2. fıkrası ile, ceza ve tedbirin uygulanmasından önce, gerekirse, uzmanlar marifetiyle, küçüğün çeşitli yönlerden araştırılıp incelenmesi öngörülmüş, bu amaçla mahkemeye yardımcı olmak üzere, uzman personel görevlendirilmiştir.
Bu açıklamaların ışığında, dava dosyası incelendiğinde, mahkemece, psikolog ve sosyal hizmet uzmanı olan iki görevliye hazırlattırılan 31.07.2002 tarihli inceleme raporunda çalışarak aile bütçesine katkıda bulunan küçük sanığın doğal, çocuksu, sakin, hareketli kişilik özelliklerine sahip olduğu, davranış ve alışkanlık bozuklukları bulunmadığı saldırganlık ve psiko-patolojiye rastlanmadığı, içinde bulunduğu durumun ve yargılanıyor olması yeterince bilincinde olmadığı izlenimi edinildiğinin belirtilmesine karşın, sözü edilen sözleşmenin 25/1. madde ve paragrafı hükmü uyarınca, faaliyetlerinde küçük sanığın yararını temel almak durumunda olan mahkemece, ertelemenin hükmedilen cezanın failin kişiliğine uydurulmasını sağlayan yargısal bireyselleştirme aracı olduğu ve uygulanmasının isteğe bağlı bulunmadığı da dikkate alınarak sanık hakkında 2253 Sayılı Yasanın 38. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık S. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.