Mesajı Okuyun
Old 19-04-2007, 15:30   #6
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Askeri Yargıtay'ın görüşü yol gösterici olacaktır. İyi çalışmalar...

T.C. Askeri Yargıtay
Daireler Kurulu

Esas: 2004/106
Karar: 2004/99
Karar Tarihi: 17.06.2004

ÖZET: Devriye görevi yapan polis memurları tarafından saat 04.00 sıralarında durumundan şüphelenilerek göz altına alınan ve polis karakoluna götürülerek genel bilgi taramasına tâbi tutulan firari erin yapılan araştırmalar sonucunda bir hırsızlık eyleminin faili olarak arandığının belirlenmesinin ardından polis görevlilerine firari er olduğunu söylemesi dehalet kastıyla hareket etliğini göstermez.

(1632 S. K. m. 73)

Daire ile Başsavcılık arasında ortaya çıkan uyuşmazlığın konusu; firar durumunda iken şüphe üzerine yakalanan ve asker kişi olduğunu söylemesi üzerine ifadesinin alınması için merkez komutanlığına sevk edilen sanık hakkında ASCK'nın 73'üncü maddesinin uygulanıp uygulanmayacağını ilişkindir.

Daire; başka bir suçtan dolayı ele geçse de hakkında işlem yapan polis memurlarına firarı er olduğunu açık bir biçimde söyleyen sanığın dehalet kastıyla hareket ettiğini kabul ederek, bu doğrultuda verilen mahkûmiyet hükmünü onamış iken;

Başsavcılık ise, evvelce işlediği hırsızlık suçundan dolayı arandığı bir esnada yakalanan sanığın mevcut deliller çerçevesinde dehalet kastının bulunduğundan bahsedilemeyeceğini ileri sürerek, aksi yönde değerlendirmeyle verilen onamaya ilişkin Daire ilâmına karşı itirazda bulunmuştur.

Ortopedik rahatsızlığı bulunduğunu ileri sürerek Bursa Askeri Hastanesi Ortopedi Bölümüne sevk edilen J.Er N.Ö.'nün; muayene sırasını beklediği 13.1.2004 günü firar kastıyla hareket ederek, askeri hastaneyi terk ettiği, memleketi olan Ankara'ya giden sanığın 25.1.2004 tarihinde 04.00 sularında devriye görevini ifa eden polis memurları tarafından durumundan şüphelenilerek göz altına alındığı, Çankaya Merkez Polis Karakoluna götürülerek genel bilgi taramasına tabî tutulan firari erin yapılan araştırmalar sonucunda 26.6.1998 tarihinde işlenen bina içinde hırsızlık eyleminin faili olarak arandığının belirlendiği, yapılan bu tespitin ardından polis görevlilerine firari er olduğunu söyleyen sanığın ifadesinin alınması için Ankara Bölge İnzibat Karakoluna sevk edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Mütemadi suçlardan olan firar suçunda temadi, kıt'asından veya görevi icabı bulunmak zorunda olduğu yerden izinsiz olarak uzaklaşmakla başlayıp, adiliğinden kıt'asına katılmak, ya da askerî birlik ve kuruma veya resmî makamlara başvurmak/teslim olmak, yahut yetkili makamlarca yakalanmakla sona erer. Başka bir deyimle temadi, iradî olarak (kendiliğinden katılma veya teslim olma) veya gayri iradî olarak (yakalanma) sona erer.

ASCK'nın 73’üncü maddesinde, "kaçak kaçtığından altı hafta, seferberlikte bir hafta içinde kendiliğinden gelirse..." denilmektedir.

Bu maddenin uygulanabilmesi için, failin kendi serbest iradesiyle firar forumuna son vermesi, kendiliğinden kıt'asına dönmesi veya resmî kuruluşa müracaat etmesi gerekmektedir. Uygulamada kıt'asına veya resmî bir makama henüz teslim olmamakla birlikte, failin kıt'asına dönmek ya de teslim olmak istediği dış dünyaya yansıyan davranışlarından anlaşılabiliyorsa. yakalanmış olsa bile 73'üncü maddeden yararlanabileceği kabul edilmektedir. (Birliğine dönmek üzere hareket eden failin yolda yakalanması gibi. Askerî Yargıtay l'inci Dairesinin 2.2.1970 gün ve 1970/54-53, 2'nci Dairenin 22.4.1987 gün ve 1987/245-247, 3'üncü Dairenin 31.5.1965 gün ve 1965/471-455 sayılı kararları kendiliğinden teslimden söz edebilmek için, failin teslim olmayı istemesi ve bu yöndeki iradesini gösteren davranışlar sergilemesi icap eder.

Somut olayımızda geçmişte işlediği hırsızlık suçundan dolayı arandığı esnada şüphe üzerine yakalanan ve yapılan araştırma sonucunda eylemin faili olduğu belirlenen sanık tam bu aşamada görevlilere asker şahıs olduğunu beyan etmiştir.

J.Er N.Ö. birliğine teslim olmak üzereyken yakalanmamış veya kendi serbest iradesiyle teslim olmamıştır. Şüphe üzerine tesadüfen yakalanan sanığın birliğine dönme iradesi ile hareket ettiğini ortaya koyacak herhangi bir delil dosya içeriğinde yer almamaktadır.

J.Er N.Ö.'nün polis karakolunda yapılan üst araması sonucunda (asker kişi olduğunu hiçbir yorum veya açıklamaya imkân bırakmayacak şekilde kanıtlayan) askerî kimlik ve askerlik karnesi ele geçmiştir. Bu anlamda sanığın asker kişi olduğunu beyan etmesinin usulüne uygun biçimde gerçekleştirilen kimlik tespiti işlemine herhangi bir katkısı da bulunmamaktadır.

Tüm bu nedenlerle; sanığın teslim olma iradesi taşımasından ziyade, asker kişilerin tabî olduğu cezaî kovuşturma usulünden faydalanmak amacıyla firari er olduğunu açıkladığına ilişkin kabulün olayın genel seyir biçimine ve dosyada yer alan delillere uygun düştüğü sonucuna varılarak, eylemin teslim olmakla son bulduğuna ilişkin yerel mahkeme hükmünde ve mahkûmiyet kararını onayan Daire ilâmında isabet görülmemiştir.

Bu itibarla; yerinde görülen Başsavcılık itirazının oyçokluğuyla kabulü ile onamaya ilişkin Daire kararının kaldırılmasına, mahkûmiyet hükmünün askeri savcının temyizine atfen ve resen sanık aleyhine bozulmasına karar verilmiştir.
(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************