Mesajı Okuyun
Old 30-04-2013, 18:12   #69
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Element uydurma konusunda yargımızın üzerine tanımam. Yasa koyucu neyi düşünürse düşünsün, bizim yargımız saolsun yasamaya da müdahale etmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Mesela harçtan muafiyet konusundaki Harçlar Kanunu'nun 123.maddesinin uygulanmasında da aynı durum olmuştur. Bankalar lobi yapmış kanun çıkartmış ve harçtan muafiyeti sağlamıştır (bu arada harçtan muafiyet bankalar lehine değil borçlular lehine bir düzenlemedir). Kanunun getiriliş amacı ve serüveni bu iken ve hatta uygulamada bazı harçların muafiyetten sayılmaması gibi sıkıntılar olması sebebiyle kanunda değişiklik yapılarak bütün yargı harçları muafiyet kapsamına dahil edilmişken önce Anayasa Mahkemesi bir yorum yapmış ardından Yargıtay bir yorum yapmış ve yasa ile gelen muafiyet, yargı kararları ile geri alınmıştır. İşin daha da ilginci yargı, bankaların takip işlemlerinin harçtan muaf olmadığını Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gibi en üst mahkemelerce karar bağlamaya devam ederken harcın alacaklısı Maliye Bakanlığı tüm bunlara rağmen harç muafiyeti yasal olarak kaldırılıncaya kadar alınan bütün harçları iade etmeye devam etti. Kraldan çok kralcılık da denebilecek bu durumun mimarı ise kararları ile uygulamaya şekil veren yargımız olduğu aşikardır.

Şimdi sıra, Tebligat Kanunu hükümlerinin uygulanmasına gelmiş anlaşılan. Yargıtay kararındaki görebildiğim doğru bir tespit var o da yasa koyucunun 5490 Sayılı Kanuna göre doğru adresini zamanında Nüfus Müdürlüğü'ne bildirmeyen vatandaşı cezalandırmak amacını güttüğü hususu. Aslında hareket noktası olarak kabul edilmesi gereken bu husustan uzaklaşılarak mernis adresine önce normal sonra uyarılı tebligat çıkarılması gerektiği sonucuna nasıl ulaşıldığını anlayabilmiş değilim. Örneğin muhatabın mernis adresini bilmeden bana bildirdiği adresine normal tebligat çıkarıp bila dönmesi halinde neymiş bunun mernis adresi diye mernis adresini bulup bu adrese mernis uyarılı tebligat çıkarmayı anlarım. Ama muhatabın mernis adresi bilinirken, Tebligat Kanunu 21.maddesindeki "gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder" şeklindeki açık hükmüne rağmen bu hükmü mernis adresine önce normal tebligat çıkarılması gerekir şeklinde anlayabilmek için daha çok ekmek yiyip nirvanaya ulaşmam gerek galiba.

Muhatap mernis adresinde hiç oturmamış dahi olsa muhtara tebligat yapılabileceği düzenlenmişken taraflara ve posta memuruna git bi komşudan yöneticiden araştır muhatap bu adreste oturuyor mu, oturmadığını tespit edersen tebligatı iade et, iade ettikten sonra tekrar aynı adrese gel bu sefer artık araştırma yapma muhtara tebliğ et mantığının çıkış noktasını kavrayamıyorum, akli melekelerimin kapsamı dışında kalıyor. Ancak aklı erenler, muhatap o adreste hiç oturmasa dahi komşu ve yöneticiden muhatap lehine araştırma yapılmak suretiyle; muhataba "bildirimin" yapılabileceği, muhatabın, merciine iade edilen tebliğ evrakından haberdar olacağı inancında. Nirvanaya ulaşmak galiba, gerekçe olarak gösterilen "muhatabın önemli bir rahatsızlığı nedeniyle hastanede yatarak tedavi gören muhatabın" adresini bildirememesi sebebiyle cezalandırılması olarak görülen hususu, kanunlarımızca düzenlenen, "eski hale iade" veya "gecikmiş itiraz" gibi müesselerimizin bulunduğunundan bihaber ediyor insanı. Karara göre; bizler toplum olarak her birimize birer vasi atanması gereken, sorumluluk alamayan bir milleti temsil ediyoruz. Kanunun yeni adresini bildirme konusunda vatandaşlara yüklemiş olduğu sorumluluğu taşıyamayanları koruma çabası içinde olan yargı, bir nevi laçka yaşam tarzımızı mantık kurallarını aşarak, sonuçta hiçbir fayda sağlamayacak uygulamalara imza atarak tescilliyor.

Her neyse bir yargı kararı hakkında nesnellikten uzak yorum yaptığıma da inanamıyorum ama nesnellikten, mantıktan ve herşeyden ötesi hukuktan uzak gördüğüm yargı kararlarının fazlalığı, yapmış olduğum meslekten soğutuyor resmen. Daha da fazla yorum yapmak istemiyorum sonuç olarak bahsi geçen Yargıtay kararının hiçbir hukuki değeri yoktur bana göre. Karşı oy yeterince açıklamış zaten, diğer hukuki yorumlar için şu ayırdığım zamana da acıyorum.