Mesajı Okuyun
Old 07-12-2015, 13:56   #1
Özgür Kınay

 
Varsayılan Ev Eşyası Firmasının Şanlı ve Fişek Gibi Avukatlar

Değerli meslektaşlarım,

Yaklaşık 3 yıl boyunca Türkiye'nin en büyük icra bürolarından birinde stajyer avukat ve akabinde avukat olarak görev yaptım. Sonra kendi büromu kurdum. Burada da varlık yönetim şirketleri, faktoring firmaları ve bir özel elektrik şirketinin icra işleri dolayısıyla icradan kopamadım.

Bugün bir müvekkilim aradı. Eminim ki çoğunuzun namını duyduğu hukuk bürolarının birinden aramışlar. Namını duymak derken Hukuk Bürosu'nun adından veya avukatın adından bahsetmiyorum elbette. Avcılar/İstanbul'da bir büro. Ben EV eşyası firmasından bahsediyorum. Zira bu firmaların avukatları isimleriyle değil, o firmanın avukatları olarak bilinirler.

Müvekkilimin anlattığına göre annesinin borcundan dolayı 3 kardeşi de devamlı aramaktalar. Annelerinin borcuyla ilgili olarak her türlü bilgiyi paylaşmaktalar. Bu neyse, ama asıl önemli nokta: hakaret ve tehditler yağdırmaktalar.

Detayına girmeyeceğim ancak haciz tehlikesinin kendilerince somutlaştırılması (yarın mutlaka evde olun, ne varsa kaldıracağız) bir yana, insanların yakınlarının borcu üzerinden haysiyetlerine laf etmeye kadar, bağırmak çağırmak dahil ne ararsanız...

Zaten bu EV firmalarının avukatlarıyla alakalı böyle olayları ben hep dinlerdim. Ama abartıldığını düşünürdüm. Mesela kendi çalışanını memur gibi hacze yollayanı bile duymuştum ama ihtimal vermemiştim. Kendimden gayet emin bir şekilde meslektaşımı aradım. Telefonu açan agent direkt büronun sahibi meslektaşıma yönlendirdi. Ben de içimden "heh şimdi meseleyi çözdük" diyerek güzelce konuşmaya başladım. Rica ettim vs...

Ancak o da ne?! Sözde meslektaşım arayan çağrı merkezi elemanlarından beter. Baktım bir de elimizde ses kaydı yok diye üste çıkıyor. Herkese borçla ilgili bilgi verilebileceğini söylüyor. Elimde ses kaydı varsa ancak şikayet edebileceğimi, yoksa boşuna uğraşmamam gerektiğini vurguluyor. Şaşkınlığımla artık olayın özünden çıkıp meslek ahlakından, avukatlık imajından, aldığımız eğitimlerden dem vuruyorum. Cevap: "Benim işime böyle geliyor, istediğiniz yere şikayet edin, benim işim bu"...

En sonunda dayanamayıp "Üç kuruş para için şu düştüğünüz hâle değer mi? Mesleğin yüz karaları" diyip telefonu kapattım.

Şimdi Savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Savcılık kendince değerlendirir. Ama ben Baro'nun tavrına güvenemiyorum. Zira bu bürolar bu şekildeki çalışmalarıyla zaten nam salmış durumdalar. Sağır sultan dahi bunların ne olduğunu biliyor. Ancak bugüne kadar Baro tarafından verilmiş ceza var mı? Açıkçası Baro şikayeti için kurullarda görevli meslektaşlarıma güvenemiyorum. Ki bu adamlar bunları yapıp bu kadar umursamaz davranırken neye güveniyorlar?

Hiç kimseye kusur bulmayalım. Avukatın imajını bizden, yani avukatlardan başka bozan yok. En azından bizim kadar bozan yok. İğneyi değil, çuvaldızı kendimize batırmamız lazım...