Mesajı Okuyun
Old 06-06-2002, 23:42   #3
seyyah

 
Varsayılan

merhaba,
yeni medeni yasa'nın yürürlüğe girmesi beraberinde yeni sorunları da getirdi. tartışılan konu da bunlardan biri bence. öncelikle bunu söylemeliyim.
şimdi, davanız yeni medeni yasa'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmış ise -ki öyle anlaşılıyor- yetkili mahkeme yeni yasa'nın 168. maddesine göre eşlerden birinin yerleşim yeri ve davadan önce son defa altı aydan beri oturdukları yer mahkemesidir. hmuk'taki düzenlemeye birazdan değineceğim. verdiğiniz örneğe göre davalı eşin yerleşim yerinin istanbul olarak kabul edildiği anlaşılıyor. öte yandan eşler en son altı ayı aşkın süre istanbul'da birlikte oturmuşlar. bu bakımdan davada yetkili mahkeme istanbul mahkemesidir. ancak yeni yasa ile eşlerden herhangi birinin yerleşim yerinde boşanma davası açabileceği öngörülmüş olmakla müvekkilinizin yerleşim yerinin erzurum olup olmadığını incelemek gerekir. yeni yasa 19. maddesinde yerleşim yerini tarif etmiş. eski yasanın aynı maddesiyle benzer bir düzenleme getirilmiş. o halde eski yasa zamanında ikametgahın ne olduğu ile ilgili özellikle yargıtay içtihatları ile biçimlenen uygulamanın devamına engel bir hal yok görünüyor. mantıken devamı gereken bu yerleşik uygulamaya göre müşterek haneyi terk zorunda kalan eşin, ana-babasının yanına geçici olarak yerleşmiş bulunması nedeniyle oluşan durum "süreklilik" unsuru bulunmaması nedeniyle, kişinin ikametgahının değiştiği anlamına gelmiyor. yeni yasada eski yasanın 21. maddesinde öngörülen karının yasal ikametgahının kocanın ikametgahı olduğuna ve eşinden ayrı yaşamakta haklı olan kadının ayrı yerleşim yeri oluşturmasına benzer bir düzenleme de bulunmamakta. öte yandan yeni yasada eski yasadaki 152. maddeye benzer bir hüküm de yok. yani artık koca, müşterek evin seçiminde tek hak ve görev sahibi eleman değil. tüm bunlar yeni yasa ile getirilen ve ileri olduğu için taraftar toplayan hususlar ama işte böyle problemler doğuruyor. şimdi müvekkilinizin yerleşim yeri neresi? yeni yasa 20/2. maddesi genişletici bir şekilde yorumlanıp önceki yerleşim yeri belli olmadığından bahisle halen oturduğu erzurum ili sayılabilir mi? yoksa, yargıtay ikinci hukuk dairesi, öteden beri sürdüregeldiği uygulamasında nüfus kanununa atıfla "kişinin ikametgahı kural olarak nüfusa kayıtlı olduğu yerdir" çürütülebilir karinesine yer veriyordu, buradan hareketle nüfusa kayıtlı olduğu yer mi? nüfusa kayıtlı olduğu yer ise, kadının nüfusuna kayıtlı olduğu kocasının nüfus kaydı mı, yoksa evlenmeden önceki nüfus kaydı mı esas alınmalı? yoksa, "ben anlamam arkadaş, müşterek konut istanbul'da, eş ana-baba yanında geçici kalıyor, o halde henüz yeni yerleşim yeri ihdas olunmamış, gerek eski ve gerekse yeni yasa 20/1 uyarınca istanbul kadının yerleşim yeri olmayı sürdürüyor" mu? şimdi tüm bu durumlar kanaatimce içtihatla doldurulabilecek açıklıklar. o halde biraz beklememiz gerekecek.
ha, unutmadan bir de hmuk'a değinecektim di mi? hmuk 9/son ne diyor? "davacının ikametgahı". görünüşe göre yeni medeni yasanın 168. maddesindeki yetki kuralı ile tam uyum içinde gibi. ama önce yukarıdaki sorular cevaplandırılmalı, ancak o zaman uyumlu diyebiliriz. eski yasa zamanında böyle yanıt bekleyen sorulara yer yoktu, daha doğrusu uzun yıllar süren uygulama sırasında oluşan içtihat aykırı uygulamalara engel oluyordu. davacı kadın da olsa, erkek de olsa kadının ikametgahı yasal olarak kocanın ikametgahı olduğu için ancak erkeğin ikametgahı mahkemesi yetkili idi. şimdi ne olacak dersiniz? bence yine içtihatla açıklık doldurulacak. o halde yineliyorum, biraz beklemek gerekecek!...
son bir not: sayın jus!un sözünü ettiği ibk'nın yeni yasa ile getirilen düzenlemeler karşısında hiç şansı yok!..
saygılarımla...