Mesajı Okuyun
Old 26-12-2006, 01:03   #13
Caglayan K.

 
Varsayılan

Sayın Veysel,

Alıntı:
Peki bu dalganın özellikle hedef kitleyi etkileyememesini neye bağlıyorsunuz? Acaba anlatımdamı, algılamadamı bir sorun var?
Toplumsal
bakış açısı ile yazıyorum, benim gözlemim bu hareketin egemen olan erkek toplumu kadar kadın toplumundan da yeterince ilgi görmediği yönünde... Yoksa yanılıyormuyum ?


Öncelikle hedef kitleye ulaşılma konusunda yol katedildiğini, Türkiye'nin birçok il ve bölgesindeki feminist örgütlenmelerin kadınlarla kurdukları ilişkileri incelediğinizde görebilirsiniz. "Ev kadını" olarak nitelendirilen birçok kadının sosyal yaşamın birer ferdi olduklarını hissetmeleri için yapılan çalışmalar ile (okuma-yazma kursları, istihdama yönelik kurslar vb.) küçük burjuva olmayan kadınlarla beraber olunmuştur.

Toplum erkeği ve kadınıyla beraber düşünülmelidir. Bu nedenle erkek toplumu, kadın toplumu olarak ayırmanın doğru olmadığını belirtmek isterim. Önceki iletimde de belirttiğim gibi feminist hareketin, gerek yasaların yeniden tartışılmasında, gerek çalışma yaşamında daha fazla yer alınmasında, kadınların bunun için mücadele etmesinde etkin olmasıyla kabul gördüğü ortadadır. İyi eş, iyi anne olmayı varolmasının yegane amacı gibi algılayan birçok kadının çalışma yaşamına girmek için çevresiyle mücadele etmesinin ardında bu hareketin "bağırıp, çağırmasının" etkisi olmuştur. Bunları görmemezlikten gelemeyiz.

Tüm toplumu kapsayacak kabulden söz ediyorsak, bunu gerçekleştirmiş Iskandinav ülkelerinde başlangıçta yapılan "kota uygulamasını" yapmak gereklidir. Sosyal yaşamın her alanında uygulanan kota, geçici bir öneri olarak kabul görürse, o zaman daha kısa zamanda mesafe alınabilecektir. Ancak bizim gibi ülkelerde "kadın kotası" korkulan bir uygulama olunca kadının toplumda görünürlüğü de o oranda yokmuş gibi algılanır ve katedilen mesafeler de görünmez.

Mücadelede hedefleri iyi belirlemek ve eylemleri yerinde ve zamanında yapmak önemlidir. Bu konuda tutarlılık da önemlidir.

Saygılarımla.