Mesajı Okuyun
Old 28-05-2004, 20:00   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

5-

Nida Nevre Savcılıoğlu'nun Çocuk ve Sanat'ı, çeşitli meslekten ünlü ya da ünsüz kişilerin çocukluğa, çocuklarına ya da çocuklarla ilgili deneyimlerine yer veren yerli işi bir yapıt; bir "sözlü tarih" çalışması.

Ancak çok anlamlı, örnekleri artması gereken bir yapıt, zira Türkiye'de biyografi yazma geleneği iyice yerleşmemiş olduğundan ünlülerin çocukluk deneyimlerini öğrenme şansımız pek olmuyor; herkes yüzeysel bir çocukluk nostaljisini yeğlemekte, kendi çocukluk dönemini ayrıntılı olarak betimlemek yerine özlem yüklü geçmişi yâd etmekle yetinmektedir. Halbuki, çocukluk deneyimleri sosyal tarihçiler için çok önemlidir. Türkiye'de hâlâ kapsamlı bir yerli çocukluk tarihinin yazılmamasının bir nedeni budur belki de.

Kitapta Mario Levi çocukluğunda okuduğu hikâyeleri ve okuma serüvenini, Giovanni Scognamillo klasikleşmiş çocuk masalları ile günümüz çocukluğunun edebiyat deneyimini; Celâl Üster Küçük Prens'i geç yaşlarında okumasına rağmen kitabın bilincinde yarattığı etkileri; Ülkü Tamer sinemada yaşanan çocukluk deneyimini; Sevin Okyay Bambi'den Harry Potter'a, çocukların değişen kahramanlarını; Feride Çiçekoğlu, yazdığı ve daha sonra filmi de çekilen Uçurtmayı Vurmasınlar yapıtına ilişkin düşüncelerini; Kamil Fırat fotoğraf albümlerindeki çocukluğu; Nazlı Ökten arabesk müziğimizdeki "küçük" şarkıcılar ve Küçük Emrah örneğini; İbrahim Betil dünyanın dört bir yanından topladığı ninnilerin anlam, önem ve durumunu; Ahmet Say, çocuk ve müzik eğitimini; Deniz Durukan Türkiye'de rock müzisyenlerinin yaşadıkları mutsuz çocukluk deneyimini; Bedri Baykam "Harika Çocuk" deneyiminin nasıl şekillendiğini; Denizhan Özer çocuk ve sanat müzesi olgusunu; Ata Ünal çocuk tiyatrosunu; Özlem Hemiş Öztürk de çocuğun bir seyirci olarak portresini ele almışlar.

Aylin Güngör'ün Fazıl Say ile yaptığı, müziğin çocukta yarattığı değişimler ve sanatçının çocuklara yönelik müzik çalışmalarının değerlendirildiği bir söyleşi de yer alıyor. Bu kısa yazılar sanat alanıyla sınırlı; ama iyi niyetli bir çalışmanın ürünü. Türkiye'de çocukluğun ne zengin deneyimler içerdiğini anlatan bir yapıt bu.

Betül Altıntaş, Mendile, Simite, Boyaya, Çöpe... Ankara Sokaklarında Çalışan Çocuklar adlı kitabında, kapitalizmle birlikte, kentleşme ve göç süreçlerinin sonucunda ortaya çıkan yoksulluğun sonuçlarından biri olarak Ankara cadde ve sokaklarında çalışan, marjinal-enformel sektörün küçük işçilerini ele almış.

Altıntaş, çok sayıda çocukla (hatta bazılarının aileleriyle de) bire bir görüşmeler yaparak, bu görüşmeleri kasete kaydedip çözümleyerek, çocukların günlük iş deneyimlerini onlarla birlikte saatlerce ve çok farklı mekânlarda izleyerek anlamlı ve kayda değer bir alan çalışması üzerine kurduğu kitabında, çalışan çocuklar üzerine çok farklı ülkelerdeki literatürden örnekler vererek Türkiye ile diğer dünya örneklerinin benzerliğini tek bir ortak paydada özetlemiş: Yoksulluk, çocukları sokaklarda çalışmaya itiyor ama sorunun çocukluğu hırpalayan başka boyudan da var:

Sokakta çalışan ve sokakta yaşayan çocuklar sorunu, yalnızca çok sayıda çocuğun yasadışı çalışması, toplumsal çerçevenin ve toplum kurumlarının dışında kalmaları nedeniyle değil, yaptıkları işlerin ve sokakta bulunma koşullarının çoğu zaman ihmal, istismar ve sömürüye dayalı olması nedeniyle değerlendirilmesi gereken karmaşık bir sorundur. Çocuklar, toplumsal, politik, ekonomik ve kültürel nedenlerle çalıştırılmakta ya da sokağa mecbur kılınmaktadırlar, (s. 13)

Kentsel yoksulluk, aile istismarı, kentleşme ve göç hareketleri; çocukları sokakta yaşamaya ve çalışmaya iten etmenler. Bunlar biliniyordu ama Türkiye'de metropollerde, sokakta çalışan çocukların çalışma nedenleri, sosyo-demografik özellikleri, aile yapıları, çalışma koşulları ve karşılaştıkları riskler vb çok da açık değildi.

Altıntaş, mendil ve simit satan, ayakkabı boyayan, çöp toplayan çocukların deneyimlerini kendi ağızlarından anlatarak katılımlı gözlemin iyi bir örneğini vermiş.

Son yirmi yılda neoliberal politikaların yarattığı yoksulluk, işsizlik ve göç gibi süreçlerin köylü aileleri nasıl da metropollerin çeperlerine, gecekondu hayatına, yoksulluk ceplerine fırlattığının izini sürmenin belki de en anlamlı yolu, beka stratejileri içinde ilk göze çarpan çocukların enformel-marjinal sektör içine itilmesinin öyküsünü yazmaktı.

Sosyal hizmet uzmanı olan Altıntaş, bu öyküyü yazmış ve sorunun yerli sosyal hizmet anlayışıyla çözülemeyeceğini ileri sürmüş. Kitle iletişim araçlarında gerçek içeriğinden farklı bir boyutta ele alınarak ahlaki bir konuya indirgenen çalışan çocuklar olgusunun vicdan meselesi olmadığının kanıtı, bu olgunun bilimsel olarak ele alınmasıdır. Yazar, bu bilimsel tutumu çocukların kırılgan dünya ve kişiliklerini incitmeden ama samimi bir şekilde anlayarak örneklemiş.

İrdelenen bu beş yapıt, romantizmin mistik çocuk anlayışının (cennetten gelen haberci, melek huylu minik, doğaüstü varlık vb) aşılmasına neden olan modern çocukluk anlayışının ve de elbette oluşan çekirdek aile modelinin farklı dönem ve ortamlarda nesnel gerçeklerin değişimlerine nasıl da maruz kaldığının kanıtı olarak okunabilir; mutlak, değişmeyen ya da doğal ne bir aile yapısı ne de bir çocuk(luk) anlayışı mevcuttur.

Aile ve çocuğa duyarlılığın simgesi, kırılganlığın öznesi, saflığın ve temizliğin timsali olarak bakan teori ve ideolojilerle kurulan köprülerin altından kuşkusuz çok sular aktı ama hâlâ aile ve çocukluk, farklı politika ve uygulamaların içinde kullanılan kurumlar olmaya devam etmekte, anneler ve çocuklar çok çeşitli şekillerde sömürülmeye devam etmektedir.

"Akıllı küçük", "Lolita", "minik girişimci" gibi imgesel ürünlerin gerçekliğe dönüşmesi için sürekli bir medya bombardımanı altında yaşayan ana babalara çocukları için gösterilen çıkış yolları, hep bireysel değerlere dayalı yaşam modellerini içermektedir. Ninnilerin bile anne sıcaklığı ve ağzıyla değil de, CD ya da kasetlerden kumanda edilerek bebek ve çocuklara aktarılması, kaybolan bir şeyleri anlatmaktadır bize. İrdelenen beş çalışma, biraz da aile ve çocukluğun hangi noktalara geldiğinin düşünülmesi açısından anlamlı. " (BB)

* Betül Altıntaş; Mendile, Simite, Boyaya, Çöpe... Ankara Sokaklarında Çalışan Çocuklar; İletişim Yayınları, 2003, 256 s.

* Ed. Nida Nevra Savcılıoğlu; Çocuk ve Sanat; Okuyan Us Yayın, 2003, 112 s.

* William Martin; Modern Ailelere Bilgece Öğütler; çev. Burcu Gezek Harbert, Boyner Yayınları, 2003, 150 s.

* Catherine Mathelin; Freud'a Ne Yaptıkda Çocuklarımız Böyle Oldu? Ana Babalara Notlar; çev. Ela Güntekin, Kitap Yayınevi, 2003, 144 s.

* Mark Poster; Eleştirel Aile Kuramı; çev. Hüseyin Tapınç, Ayrıntı Yayınları, 1989, 235 s.
.....
.....