Mesajı Okuyun
Old 19-01-2013, 11:02   #4
olcayhukuk

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Hernekadar TTK 22 (E.TTK24)tarafların tacir olması halinde cezai şartın fahiş olduğu savunmasının yapılamamasını öngörüyor ise de tacirin mahvına sebebiyet verecek fahiş cezai şartı ahlak ve adaba aykırı bulduğu için tenkisat yapılması gerektiği yolundaki yargıtay kararını sunuyorum.

Sorunuzun 2. bölümüne gelince kuşkusuz kısmi cezai şart talebinde bulunup, bilirkişi incelemesinden sonra davanızı ıslah edebilirsiniz.
Ayrıca 8100 sayılı HMK nın getirdiği bedeli yani müddeabihi belirsiz dava açma olanağını da hatırlatmak isterim.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/587
K. 2003/1034
T. 3.2.2003

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar, davalılardan villa satın aldıklarını, sözleşme ile kararlaştırılan bedeli ödediklerini ek sözleşme ile villanın teslim tarihinin 2000 yılı ocak ayı olarak kararlaştırıldığını, ancak bu güne kadar taşınmazın teslim edilmediğini, bu itibarla davalıların sözleşmede kararlaştırılan cezai şartı ödemeleri gerektiğini ileri sürerek 107.000 Amerikan Dolarının ödeme günündeki TL. karşılığının tahsilini istemişlerdir.

Davalılar, davacıların edimlerini yerine getirmediklerini, cezai şart miktarının ahlak ve adaba aykırı olduğunu, davalılardan Emlak Market Ltd. Şti.ne husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, şirket sermayesinin 500.000.00 Tl. olduğu davacıların istediği bedelin ( cezai şartın ) şirket sermayesinin çok üzerinde bulunduğu, belirlenen cezai şartın ödenmesinin iktisadi durumu itibariyle davalı şirketin yok olmasına sebep olacağı ve bu itibarla cezai şartın adaba aykırı ve batıl olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesinde yapımcı firmanın teslim tarihini geçirdiği her gün için 1000 ABD Doları ceza ödeyeceğini kararlaştırdıkları gözlenmiştir. Davacı bu sözleşmeye dayanarak 107 günlük gecikme nedeni ile davalıdan az yukarıda açıklanan cezai şart tutarı 107.000 ABD doların ödetilmesini istemiştir. Davalıların tacir oldukları uyuşmazlık konusu değildir. TTK.nun 24. maddesi uyarınca tacirler hakkında BK.nun 161/son maddesi uygulanamaz. Ancak bu hükme rağmen cezai şartın uygulanması tarafların ekonomik yönden mahvına sebebiyet olur ise, ahlak ve adaba aykırı olduğu için sözleşmenin o hükmü geçersiz sayılır. Ne var ki tarafların bir cezai şart kararlaştırmış bulunmaları karşısında, cezai şartın makul bir düzeyde belirlenmesi de mahkemenin görevi içinde bulunmaktadır. Mahkemece bilgisine başvuralan, bilirkişi davalı şirketlerin tüm kayıtlarını incelemeden sadece koyulmuş bulunan sermaye ve davalı şirketlerin zarar açıklamalarına binaen, cezai şartın ekonomik olarak mahvına sebep olacağını bildirmiştir. Oysa şirketin sermayesinin bilirkişiler tarafından belirlenen miktarda bulunması ve şirketin bir dönem zarar göstermesi cezai şartın ödenmesi açısından, davalı şirketlerin ekonomik yönden mahvına sebep olmayabilir. Mahkemece, davalı şirketlere ait tüm ticari defter ve kayıtlar ile belgeler getirtilerek, davalıların mal varlığını oluşturan menkul ve gayrimenkulleri, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ve bu süretle aktifini oluşturan tüm unsurlar incelenerek belirlenmeli, davalıların tacir olmaları da gözetilerek, aralarındaki kararlaştırmaya göre belirlenen cezai şartın ödenmesi davalıların ekonomik açıdan çökmesine sebebiyet verdiğinin anlaşılması halinde makul bir miktara indirilerek ne miktar cezai şart ödeyebilecekleri konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemenin değinilen bu yönleri gözardı ederek, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde hüküm tesis etmesi usul ve yasaya aykırıdır. bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bent uyarınca temyiz olunan hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 3.2.2003gününde oybirliğiyle karar verildi.