Mesajı Okuyun
Old 04-09-2009, 13:32   #6
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/3511
Karar: 2003/4414
Karar Tarihi: 30.09.2003
ÖZET : Taraflar arasında düzenlenen sulh anlaşmasının şarta bağlı olduğu görülmüştür. Sulh anlaşmasının şarta bağlı olarak yapılmış olması halinde, mahkemenin böyle bir sulh anlaşmasına dayanarak esas hakkında karar vermesi imkansızdır. Çünkü şarta bağlı hüküm verilemez. Yanlar aralarında vaki sulh uyarınca hüküm kurulmasını talep etmişlerdir. Mahkemece tespit edilen hadiseye hukuk kaideleri tatbik edilerek HUMK.nun 388 ve 389. maddeleri dikkate alınarak her türlü tereddütten uzak uyuşmazlığın esasını çözen şekilde infazı kabil hüküm verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına sözleri ile verilen karar bozulmalıdır.
(1086 S. K. m. 388, 389)
Dava: Yukar
ıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı vekili Avukat Ö dava dilekçesinde yanlar arasında düzenlenmiş 7.5.1999 ve 25.9.2000 günlü sözleşmelerin, davalı tarafından tek taraflı olarak feshinin haksız olduğunun tespitine, anılan sözleşmelerin 5. maddesinde kararlaştırılan 25.000.000.000 TL.nın feshin bildirim tarihi 3.6.2002 gününden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, birleştirilen 2002/694 esas sayılı dava dosyasında 31.12.2001 günü itibariyle düzenlenen 3. hakediş raporu uyarınca, gerçekleşmiş olan 140.262.000.000 TL. alacağın 28.5.2002 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yapılmış olan eserin dava tarihi itibariyle taraflar arasında düzenlenmiş olan sözleşmelerde belirlenen koşullar gözönünde tutularak kesin hesabın çıkartılarak sonuç olarak alacağın tespitine fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili avukat M savunmasında davacı yanın kesinleşmiş bir alacağı olmadığını, isteminin yasal dayanağının bulunmadığını, davacı tarafından yaptırılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun da gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Dava haksız fesih nedeniyle maddi giderim istemine ilişkindir.
Yargılama sürecinde yanlar arasında dava dışı 12.12.2002 günlü sulh sözleşmesi düzenlenmiştir. Dosyaya sunulmuştur. 14.3.2003 günlü oturum sırasında taraf vekilleri sözleşme kapsamını aynen benimsediklerini açıklayarak uyuşmazlığın esasını çözecek şekilde karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece yapılan anlaşma dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına şeklinde karar verilmiştir.
Davalı yanın temyizi üzerine yapılan incelemede taraflar arasında düzenlenen sulh anlaşmasının şarta bağlı olduğu görülmüştür. Sulh anlaşmasının şarta bağlı olarak yapılmış olması halinde, mahkemenin böyle bir sulh anlaşmasına dayanarak esas hakkında karar vermesi imkansızdır. Çünkü şarta bağlı hüküm verilemez. Yanlar aralarında vaki sulh uyarınca hüküm kurulmasını talep etmişlerdir. Mahkemece tespit edilen hadiseye hukuk kaideleri tatbik edilerek HUMK.nun 388 ve 389. maddeleri dikkate alınarak her türlü tereddütten uzak uyuşmazlığın esasını çözen şekilde infazı kabil hüküm verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına sözleri ile verilen karar bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 30.9.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve
İçtihat Programları