Mesajı Okuyun
Old 05-08-2006, 14:58   #19
bertrand

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1980/11-1968

K. 1981/762

T. 25.11.1981

BONO TANZİMİ ( Mümeyyiz Küçüklerin )

• İCAZET ( Mümeyyiz Küçüğün Tanzim Ettiği Bonoya Kanuni Mümessilin Verdiği )

• MÜMEYYİZ KÜÇÜĞÜN TANZİM ETTİĞİ BONO ( Ancak Kanuni Mümessilin İzin veya İcazetiyle Geçerli Olacağı )

6762/m.582


ÖZET : Mümeyyiz küçükler ancak yasal temsilcilerinin izin ve icazetleri ile bono tanzim edebilirler. Bu nedenle kanuni temsilcinin izni olmadan tanzim edilmiş bir bonoda, yalnızca bir miktar için icazet verildiği takdirde, icazet verilen kısım için bononun geçerliliğine, aşan kısım için ise iptaline karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "bononun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda TİRE Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.9.1979 gün ve 313-397 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.12.1979 gün ve 5859-5811 sayılı ilamı: ( ...Davacı vekili, müvekkilinin neden olduğu bir otomobil kazası nedeniyle otomobilin sahibi olan davalının o tarihte reşit olmayan müvekkilini döverek, cebir ve şiddetle bir bono imzalattırdığını, sonradan bunu lehine 100.000 liralık olarak doldurmak suretiyle tahsile verdiğini ileri sürerek bononun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında, davacının otomobil kazası sonucu hasar gidermek amacı ile ve kendi rızası ve babasının icazeti altında dava konusu bononuyu imzalayarak verdiğini suvunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının bono düzenleme gününde reşit olmadığından ve bonoda babasının rızası ve icrazetini gösterir bir kayıt da bulunmadığından, davacının TTK.nun 582. maddesi gereğince bono düzenleme ehliyeti olmadığı görüşü ile bononun iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
TTK.nun ( Borçlanma Ehliyeti ) kenar başlığını taşıyan 582. madde hükmüne göre, akit ile borçlanmaya ehil olan kimse bono ile borçlanmaya dahi ehildir. Aynı Kanunun 1. maddesi gereğince, bu kanunun ayrılmaz bir cüzü olduğu açıklanan MK. 13. maddesi gereğince, yaşının küçüklüğü yahut akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı veya sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların kanuni mümessilleri tarafından hukuki muamele yapılmadıkça geçersizdir.
Aynı Kanunun 16. maddesi hükmüne göre göre, mümeyyiz küçükler kanuni mümessillerinin izni veya icazetleri altında bizzat kendi tasarrufları ile borçlanmaya ehildirler ve aynı maddenin son fıkrasına göre de haksız fiillerden doğan zararlardan da bizzat sorumludurlar.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, gerek haksız fiil ve gerekse bono tanzim tarihinde, davacı Hidayet Fotin henüz 18 yaşını ikmal etmeyip ( mümeyyiz küçük ) durumunda bulunmaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına göre davacının neden olduğu trafik kazası sonucu, davalının aracında meydana gelen zararın karşılanması amacı ile düzenlendiği çekişmesiz olan 100.000 liralık bononun düzenlenmesi sırasında, davacının velisi olan Nuri Fotin'in hazır bulunmadığı ve başlangıçta buna muvafakatı olmadığı anlaşılıyorsa da, davalı cevap dilekçesindeki savunmasında, sonradan davacının babası Nuri'nin bono düzenlenmesi konusunda icazet verdiğini ileri sürmüş bulunmasına göre, bu konu üzerinde durulmak gerekir. MK. hükümlerine göre mümeyyiz küçüklerin veli veya vasilerinin başlangıçta iznini almadan yaptıkları borçlandırıcı hukuki işlemler sonradan kanuni mümessillerinin verecekleri ( icazet ) ile tamamlanmış olmakta ve bu borçlandırıcı işlem başlangıçtan itibaren hukuki geçerlik kazanmaktadır. Dava dosyasına bağlı ceza dava dosyası kapsamı ile davacı, davacının babası Nuri ve davalı Haşim'in soruşturmanın çeşitli safhasındaki ifadelerine göre, dava konusu bononunun düzenlendiği günün akşamı davacının velisi Nuri'nin durumdan haberdar olduğu ve bilhare araçtaki hasarın iddia edildiği kadar olmadığını tesbit ettikten sonra, davalı Haşimle görüşüp 100.000 liranın hasara tekabül eden 75.000 lirasını ödemeye razı olduğu ve bunun 4.000 lirasını da peşin olarak ödediği anlaşılmaktadır. O halde, davacının velisi Nuri'nin bononun tanzimini öğrendiği ve hasar miktarına göre de bunun 75.000 liralık bölümüne icazet verdiğinin kabulü gerekir. Bu miktardan da 4.000 lirasını davalıya peşin olarak ödendiği de sabit bulunmasına nazaran dava konusu bononun 29.000 liralık bölümünün açıklanan nedenlerle iptali ile bakiye 71.000 liralık bölümü hakkındaki davanın ise reddi gerekirken yazılı şekilde bono üzerinde davacının velisinin muvafakatine ilişkin imzasının bulunmadığından bononun tümünün iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki yazılara, Özel Daire bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından ikinci görüşmede 25.11.1981 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Selam,

Yorum yazacakken bu karar gözüme takıldı. Kararı okuyunce topicte tartışılan konulara açıklık getirilen tespitler yapılmış olduğunu gördüm. Karardaki hukuki gerekçeye katıldığım için ayrıca eklemede yapmadım. Umarım yardımcı olur. Ancak eklemden duramayacağım bir husus şudur ki; mümeyyiz küçük keşide tarihi itibariyle tam fiil ehliyetine sahip olmasa bile, bu imzaladığı kambiyo senedinin, kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği kanaatindeyim.

Bu arada eklemek gerekirki benzer bir olayda, mümeyyiz küçüğün müvekkilimizi iğfal ettiğini ve yaşını büyük göstererek inancını kötüye kullandığını belirterek açmış olduğumuz bir itirazın iptali davasında mahkemece mümeyyiz küçüğün görünüş itibariyle gösterdiği yaşının saptanması için adli tıp kurumundan rapor alınmasına karar verildi. Gelen raporda davalının fiziksel olarak 19 yaş özellikleri taşıdığı belirtilmesine rağmen mahkemece davamız reddedildi. Yargıtayca da bu karar onandı.

Saygılar...