Mesajı Okuyun
Old 10-06-2008, 18:14   #12
halit pamuk

 
Varsayılan

Anladığım kadarıyla, yazılı olmayan kira sözleşmesinin iki sorunlu yönü var:

1- Davacı kiralayanı kira sözleşmesinin varlığını ispat yükü altında bırakan, kira sözleşmesine dayanan tahliye ve alacak davaları nedeniyle..


2- Davalı kiracıyı kira sözleşmesinin varlığı konusunda ispat yükü altında bırakan davalının fuzuli işgalci konumunda olması nedenine dayanan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları nedeniyle..

Şimdi kiralayan ne yapabilir? Arkadaşların bahsettiği gibi icra yoluna gider, itiraz edilmezse, sorun yok demektir.

İtiraz edilirse, sorun çıkacaktır, kira sözleşmesine dayandığı davalarda ispat ve delil sorunuyla karşılacaktır. (Davalının duruşmaya gelmediği durumlarda isticvap yolunun etkili olur, diye düşünüyorum.)

Ey kiracı,madem kira sözleşmesi yok; o zaman malımı neden işgal ediyorsun deyip, el atmanın önlenmesi davası yoluna da gidebilir.

Birisi çıkar, "ilk önce kira sözleşmesine dayanıp icra takibi yaptın şimdi de haksız yere işgal ediyor" diyorsun gibi bir itiraza karşı da şu içtihatlar belki gösterilebilir:

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 1989/4311
K. 1989/6254
T. 22.5.1989
DAVA : Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen karar yasal süre içerisinde davacılar tarafından temyiz edildiğinden dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, kayden maliki oldukları bağımsız bölümde oturan davalı hakında kira bedelinin tahsili için giriştikleri icra takibine karşı, davalı (eski malik yüklenicinin yer göstermesi, muvafakat etmesi üzerine bu daireye yerleştiğini davacılarla kendi arasında bir hukuki ilişki bulunmadığını) açıklayarak savunmuş, böylece icra takibi sonuçsuz kalmıştır.
Bu kez davacıların açtıkları temyize konu işbu elatmanın önlenmesi davasına karşı da davalı aynı savunmayı sürdürmekle beraber yüklenicinin kiracısı olduğunu bildirmiş fakat yazılı ya da sözlü bir kira sözleşmesinin varlığını, başka anlatımla "kiracılık sıfatını" hiç bir delille kanıtlayamadığı halde, mahkemece davacıların, davalıyı icra takibinde "kiracı" kabul ettikleri düşüncesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, geçerli bir kira aktinin varlığından söz edebilmek için tarafların iradelerinin birleşmesi zorunludur. Davalı icra takibi uğrayınca "kiracı olmadığını" elatmanın önlenmesi davasına maruz kalınca da "eski malikin kiracısı olduğunu" ileri sürmek suretiyle iyi niyetle davranmadığını açıkça ortaya koymuştur.
Bu durumda, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya içerisine ters düşecek biçimde reddedilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 22.5.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/4465
K. 2001/4563
T. 16.4.2001
DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, Mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi, ecrimisil isteğine ilişkindir. Toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, dava konusu taşınmazın tapuda davacı üzerine kayıtlı olduğu davacının davalı aleyhine Adana 2.Sulh Hukuk Mahkemesinde 1998/931 esas sayılı dosyasında tahliye davası açtığı, takip edilmemesi nedeniyle müracaata bırakıldığı ve açılmamış sayılmasına karar verildiği, daha sonra kira bedelinin tahsili yönünden icra takibatına giriştiği, ancak davalının kiracı olmadığını ve kira borcu bulunmadığı itirazı üzerine icra takibinin durduğu, bunun üzerine davacının eldeki davayı açtığı sabittir. Davalı savunmasında taşınmazın kendisine ait olduğunu,inançlı işlemle davacıya devrettiğini savunmuş, kiracılık iddiasında bulunmamıştır. Gerek icra takibine yaptığı itirazla, gerekse bu dosyadaki savunmasında davalı kiracı olmadığını kabul etmektedir.
Davacının yukarıda değinilen ve açılmamış sayılmasına karar verilen dosya ile davalı aleyhine tahliye davası açması, açıklanan somut deliller ve olgular karşısında sonuca etkili değildir.
SONUÇ : Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları doğrudur. Kabulüyle açıklanan nedenlerden ötürü hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 16.4.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.