Mesajı Okuyun
Old 13-12-2004, 20:53   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Bu tartışmanın herhangi bir hukuki yanı yok. Tamamen siyasi ve
ideolojik(ki bu sözcüğü bilimsel anlamı ile kullanıyorum) olan bir
tartışmada "hukukçular şunu yapsın, bunu yapsın" demenin hiç bir
tutarlı açıklaması yoktur.

Kamu görevi, devlet hizmeti değildir. Kamu ile devleti eşitleyen bir
anlayış o zaman vatandaşlık kavramını öne çıkarmamalıdır, çünkü bu
durumda artık ortada insanlar değil sadece bir "kutsal devlet" sanrısı
kalmaktadır. Günümüzde devletin artık Soğuk Savaş Dönemi'ne göre
tanımlanmadığı, yeni arayışların yaşandığı bir dönemde insanların
ortaklığı ile devleti eşitlemek çok gerilerde kalmış bir anlayıştır.
Barolar adalet mekanizmasının önemli bir çarkı olarak hizmet verirler,
dolayısıyla görevleri toplumsal ve dolayısıyla kamusaldır. Ancak
barolar birer devlet organı değildir, çünkü barolar bağımsız bir
kurumun üyeleri olan avukatlar tarafından oluşturulur.

Ayrıca ortadaki sorun, AB fonları ise o zaman İzmir Barosu'nun yapması
gereken, işkence izleme grubunu dağıtmak değil, bundan sonra AB
fonlarının kullanılmayacağını açıklamak olmalıydı. Eğer siz doğrudan
faaliyete karşı bir önlem alıyorsanız, ondan sonra fonlardı,
emperyalizmdi, vesaireydi diye yönteme ilişkin tartışmalarla bu kararı
avunamazsınız.

Olan çok vahimdir. İşkenceyi önleme konusunda barolara önemli görevler
düşmektedir, çünkü kamu görevi yaptıkları için ve CMUK ile müdafi
tayini yolu ile doğrudan karakol ve cezaevlerine müdahil olduklarından
buralarda yaşananların doğal denetçisi konumundadırlar ve bu görevi
yerine getirmemezlik yapmaları halinde hem kurum olarak doğrudan he de
adalet mekanizmasının uğradığı zararlardan dolayı yıpranacaktır.

Son söz, tarih ve sosyolojiyi doğru bilmek ve kullanmak gerekir. Yoksa
ortaya anlamsız birbirine uygulanamaz sonuçlar çıkar. Yugoslavya Tito
önderliğinde bir araya gelmiş bir federasyondu. Onun ölümünden sonra
hepsi tekrar kendi yollarını çizme kararı aldı ve bu arada bu bağımsız
devletler arasında bir savaş yaşandı. Şu anda Ukrayna'da ayrılıkçı olan
sadece Rusça konuşup, Ukraynaca konuşmayı reddeden Başbakan Yanukovic'e
oy veren Ruslar. Gürcistan'da seçimi Rusya'nın desteklediği adaya karşı
kazanan Saakasvili ise ülkenin bütünlüğünü korumaya çalışıyor. Irak'da
ise ABD var ve yanında İngiltere dışında AB'nin önde gelen hiç bir
üyesi yok. Dolayısıyla bu örneklerin hiç biri geçerli ve uygulanabilir
değildir.

Biraz uzun oldu. Ama sanırım daha da kısaltmak pek mümkün değildir.


Sağlıkla.
H. Murat Yurttaş.


Mesaj Hukuk Yazışma grubundan alana taşınmıştır.