Mesajı Okuyun
Old 28-10-2008, 19:20   #2
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2000/4-98

K. 2000/117

T. 23.2.2000

• KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI ( Hakaret Teşkil Eden Sözlerin Söylenip Söylenmediği Konusunda Tanık Dinlenmesi )

• TANIK DELİLİ ( Kişilik Haklarına Saldırı-Hakaret Teşkil Eden Sözlerin Söylenip Söylenmediğinin Tespiti )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Kişilik Haklarına Saldırı-Hakaret Teşkil Eden Sözlerin Söylenip Söylenmediği Konusunda Tanık Dinlenmesi )

• HAKARET ( Kişilik Haklarına Saldırı-Tanık Delili )

743/m.24

1086/m.440,442

ÖZET : Davacı, kat malikleri toplantısı sonrasında çıkan tartışma üzerine davalının kendisine “hayvan herif” diye nitelemede bulunduğunu iddia etmiştir. Bu sözlerin davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığının kanıtlanması ancak tanıkların beyanları ile açıklığa kavuşacaktır. Uyuşmazlığın çözümünde başkaca bir hukuki bir sorun bulunmamaktadır. Bundan dolayıdır ki, tanık beyanlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
DAVA : Taraflar arasındaki "Manevi Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ; Ankara Asliye 15. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 8.7.1998 gün ve 1997/456-1998/469 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21.6. 1999 gün ve 1999/4566-5996 sayılı ilamı ile; ( ...Dava, kişilik haklarına saldırı sonucu uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı, davalının hakaret teşkil eden sözlerinden dolayı kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek tazminat isteminde bulunmuştur.
Yerel mahkemece, davaya konu edilen sözlerin davalı tarafından söylendiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle istem reddedilmiştir. Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, kat malikleri toplantısı sonrasında çıkan tartışma üzerine davalının kendisine "hayvan herif diye nitelemede bulunduğunu iddia etmiştir. Bu sözlerin davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığının kanıtlanması ancak tanıkların beyanları ile açıklığa kavuşacaktır. Uyuşmazlığın çözümünde başkaca bir hukuki bir sorun bulunmamaktadır. Bundan dolayıdır ki, tanık beyanlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Konu ile ilgili olarak, yanların eşleri yeminsiz olarak dinlenmişler ve bu tanıklar eşlerinin iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklamada bulunmuşlardır. Bunun dışında davacı, Oğuz Kocabaş ile Harun Kargıner'i tanık göstermiştir. Bunlardan Oğuz Kocabaş olay sırasında sert tartışmalar ve bağrışmalar olduğunu, ancak davaya konu edilen sözlerin söylendiğini duymadığını, diğer tanık Harun Kargıner ise, toplantı sırasında karşılıklı sert tartışmalar olduğunu bunun üzerine davalının ayağa kalkarak, "Selçuk beye hitaben hayvanlaşmayın diye söyledi..."biçiminde açıklama yapmıştır. Yeniden sorulması üzerine bu beyanında ısrar etmiştir.
Davalı tarafından gösterilen tanıklardan Tülin Altıok, tartışma olduğunu, ancak davaya konu edilen sözün davalı tarafından kullanıldığını duymadığını, Oya Saylan, duymadığını ve ilaveten söylenmediğini belirtmiştir. Davalının gösterdiği diğer tanık Kamil Soysal ise, olayın meydana geldiği toplantıda bulunmadığını ancak davalı ile sonradan yaptığı görüşmede, davalının kendisine "... Ben toplantı sırasında Rasim Beye karşı dava konusu edilen sözleri söyledim, ancak o benim evladım yaşında, bunda ne var, niye dava açmış, sen gel tanıklık yap..." biçiminde açıklamada bulunmuştur.
Yukarıya ilgili kısmı ve özeti alınan tanık beyanlarından, davalının davacıya hitaben "hayvanlaşmayın" biçiminde kişilik haklarına saldırı teşkil edecek sözü kullandığı sonucuna varmak gerekir. Yanlarla hiç bir akrabalık ve yakınlığı saptanmayan ve ant verilmek suretiyle dinlenen tanık Harun Kargıner'in samimi beyanı uyarınca davalının sorumluluğu yönünde karar verilmesi gerekirken, dinlenen diğer tanıkların "duymadıkları" şeklinde soyut ifadelerine üstünlük tanımak ve iddiayı yeminli beyanları ile doğrulayan tanık beyanları yok sayılmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir ise de karar onanmış bulunduğundan davacının karar düzeltme isteği HUMK. nun 440 ve 442. Maddeleri uyarınca kabul edilmeli, onama kararı kaldırılmalı ve hüküm gösterilen nedenlerle bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı Bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.2.2000 gününde yapılan 2. Görüşmede oyçokluğu ile karar verildi .
4. CEZA DAİRESİ

E. 1996/8295

K. 1996/9884

T. 23.12.1996

• BASIN YOLUYLA HAKARET ( Hukuk Mahkemesindeki Tazminat Davası Sonucunun Etkisi )

• HUKUK MAHKEMESİNDEKİ TAZMİNAT DAVASININ CEZA DAVASINA ETKİSİ ( Basın Yoluyla Hakaret )

• HABERİN HALK TARAFINDAN BİLİNMESİNDE KAMU YARARI BULUNUP BULUNMADIĞI ( Basın Yoluyla Hakaret )

• KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ DEĞER YARGILARI ( Basın Yoluyla Hakaret )

765/m.480/4

647/m.4

ÖZET : Yakınan hakkında çıkan haberin içeriği karşısında;
1- Bu konuda yakınanın dinlenmesi,
2- Savunmaya ilişkin kanıtların belirlenip, toplanması,
3- Hukuk mahkemesindeki ödence davasında dinlenen tanıkların anlatımlarının belirlenmesi,
4- Hukuk davası hükmünün "kesin kanıt" değil, değerlendirilebilir kanıt olduğu ve re'sen araştırma gerektiği gözetilerek haberin gerçeklik derecesinin saptanması,
5- Haberin gerçek olduğu anlaşılırsa, okurların gereksiz merak duygularını doyurma yerine, bu haberin halk tarafından bilinmesinde kamu yararı bulunup bulunmadığının araştırılması,
6- Bulunduğu kabul edildiğinde ise küçük düşürücü değer yargılarının habere eklenip eklenmediğinin incelenmesi gerektiğinde bu konuda bilirkişiden görüş alınarak karar verilmesi,
Gerekir.
DAVA : Basın yoluyla hakaret suçundan sanıklar Fehmi ile Servet hakkında, TCY. nın 480/4; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca sanıkları 3.900.000'er lira ağır para cezalarıyla hükümlülüklerine ilişkin ( Ankara Asliye ikinci Ceza Mahkemesi )'nden verilen 1994/536 esas,1995/887 karar sayılı ve 5.10.1995 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanıklar Fehmi ile Servet müdafii tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 17.6.1996 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 25.11.1 996 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü.
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; yakınan hakkında çıkan haberin içeriği karşısında,
1- Hakaret eylemine esas alınan olayla ilgili olarak yakınanın dinlenmesi,
2- Sanık müdafiinin 25.11.1992 tarihli dilekçesinde sözünü ettiği kanıtların belirlenip toplanması,
3- Hukuk mahkemesindeki ödence davasında dinlenen tanıkların anlatımlarının belirlenmesi,
4- Hukuk davasında kurulan hükmün kesin kanıt değil, değerlendirilebilir kanıt bulunduğu, ceza yargıcının kanıtları kendiliğinden araştırması gerektiği de gözetilerek, hukuka uygun kalıcılık açısından, haberin gerçeklik derecesinin saptanması,
5- Haberin gerçek olduğu ortaya çıktığı takdirde okurların gereksiz merak duygularını doyurma yerine, bu haberin halk tarafından bilinmesinde kamu yararı bulunup bulunmadığının araştırılması,
6- Bulunduğu kabul edildiğinde ise küçük düşürücü değer yargılarının habere eklenip eklenmediğinin incelenmesi ve bu konulardan, gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınarak karar verilmesi,
Gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanıklar Fehmi ve Servet müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden ( HÜKÜMLERİN BOZULMASINA ), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23.12.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.