Mesajı Okuyun
Old 08-09-2007, 17:03   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/3589
K. 2002/7755
T. 16.9.2002
• DEPREM SİGORTASI ( Gerçek Zararın Belirlenmesi - Konutta Deprem Öncesi İle Deprem Sonucu Uğradığı Hasarlı Durumun Arasındaki Fark )
• GERÇEK ZARARIN BELİRLENMESİ ( Deprem Sigortası - Konutta Deprem Öncesi İle Deprem Sonucu Uğradığı Hasarlı Durumun Arasındaki Fark )
• SİGORTA TEMİNATI KAPSAMI ( Deprem Sigortası - İmar Mevzuatı Uyarınca Konutta Yapılması Gereken Yeni Harcamaların Dahil Edilmesinin Mümkün Olmadığı )
6762/m.1269
ÖZET : Hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarında, davacının gerçek zararı hesaplanırken konutun depreme dayanıklı hale gelmesi için gerekli güçlendirme ve takviyelerin de yer aldığı güçlendirme projelerinin esas alındığı anlaşılmaktadır. Bu şartlarda bilirkişilerce belirlenen hasarın, gerçek zarar olduğu söylenemez. Davacının gerçek zararı belirlenirken, deprem öncesi hali ile deprem sonucu uğradığı hasarlı durumu arasındaki farkın saptanması gerekmektedir. İmar mevzuatı uyarınca konutta yapılması gereken yeni harcamaların sigorta teminatı kapsamına dahil edilmesi mümkün değildir. Mahkemece açıklanan esaslar dairesinde, poliçede yer alan müşterek sigorta ve muafiyetlerde dikkate alınarak, aralarında sigorta uygulamasından anlar bir uzman bulunan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada ( Kocaeli Asliye Dördüncü Hukuk Mahkemesi )'nce verilen 16.10.2001 tarih ve 2000/554-2001/792 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait konutun davalı şirket nezdinde deprem rizikosunu da kapsar biçimde sigortalı olduğunu 17.6.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucunda konutun hasarlandığını, davalı sigortaca meydana gelen hasar karşılığı sadece ( 1.575.503.000 )-lira ödeme yapıldığını ileri sürerek, tespit dosyası giderleri dahil ( 2.011.374.000 )-lira bakiye alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilince poliçede yer alan muafiyetler düşülerek gerçek zarar kapsamında ödeme yapıldığını savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, davacı konutunda deprem hasarı nedeniyle meydana gelen zararın toplam ( 3.478.000.000 )-lira olduğu davalı sigortaca yapılan ödemelerin mahsubu ile ( 1.962.497.000 )-lira bakiye zararının bulunduğu, ( 48.877.000 )-lira tespit dosyası gideriyle birlikte toplam ( 2.011.374.000 )-liranın 25.8.1999 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dava deprem sigortasında oluşan deprem rizikosu nedeniyle sigortalı binadaki hasar bedelinin istemine ilişkindir.

Hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarında, davacının gerçek zararı hesaplanırken konutun depreme dayanıklı hale gelmesi için gerekli güçlendirme ve takviyelerin de yer aldığı güçlendirme projelerinin esas alındığı anlaşılmaktadır. Bu şartlarda bilirkişilerce belirlenen hasarın, gerçek zarar olduğu söylenemez. Davacının gerçek zararı belirlenirken, deprem öncesi hali ile deprem sonucu uğradığı hasarlı durumu arasındaki farkın saptanması gerekmektedir. İmar mevzuatı uyarınca konutta yapılması gereken yeni harcamaların sigorta teminatı kapsamına dahil edilmesi mümkün değildir. Mahkemece açıklanan esaslar dairesinde, poliçede yer alan müşterek sigorta ve muafiyetlerde dikkate alınarak, aralarında sigorta uygulamasından anlar bir uzman bulunan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.

2- Yine, tespit dosyası giderlerinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesi gerekirken, müddeabih içine alınarak hüküm tesisi de hatalı olmuş ve kararın açıklanan nedenle dahi bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.9.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.